MENÜ
İzmir 15°
Menemen'in Sesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sezgisel beslenme
İrem Yorgancı
YAZARLAR
14 Ağustos 2021 Cumartesi

Sezgisel beslenme

Yılın her döneminde ama özellikle düğün sezonu diye tabir edebileceğimiz yaz aylarında hızlı kilo verdiren diyetler ve vücudumuzu kısa sürede şekle sokabilecek egzersiz programları konusundaki bir arayış artış gösteriyor. Hepimiz yılın bu zamanlarını, sosyal medyada gördüğümüz ‘mükemmel’ vücutlara kavuşmanın ve zayıflamanın yollarını arayarak geçiriyoruz. Yapılan araştırmalar, özellikle kadınların 3’te ikisinin yaşamları boyunca katı bir diyet programı uygulamaya çalıştığını, yarısından fazlasınınsa bu katı programların eşliğinde yeme davranış bozukluğu semptomları yaşadığını belirtiyor. Katı diyetler uygulayarak ve yeme davranışları konusunda takıntılı bir tutum benimseyerek kilo vermeye çalışan kadınların %80’inden fazlası verdiği kiloları en fazla 5 yıl içinde tekrar geri alıyor.

Bedenimizle barışabilmek, kendimizi fazlalıklarımızla ya da eksiklerimizle kabul edebilmek günümüz koşullarında en az irademizi kontrol edebilmek kadar zorlayıcı. Peki, katı diyetler yapmadan, bedenimizi ve irademizi kısıtlamadan, sporu ceza yiyecekleri de spor sonrası ödül olarak görmeden sadece tutumumuzu değiştirerek daha sağlıklı ve daha fit olabilmemiz mümkün mü?

Son yıllarda sağlıklı beslenmeyle ilgili en öne çıkan başlıklardan biri olan sezgisel beslenme, diyet listelerinden, yeme planlarından, iradeyi baskılama ve disipline sokma çabasından tamamen uzaklaşarak sağlıklı beslenme ve beden algısı konularında bizlere yepyeni bir bakış açısı sunuyor. Yeme seçimlerimiz konusunda bedenimizin sezgilerine ve ihtiyaçlarına güvenmeyi odağına alan sezgisel beslenme; açlık, tokluk ve yediklerimizden tatmin olma gibi beden sinyalleriyle yönlenerek beslenebilmemiz üzerinde duruyor. Sezgisel beslenme, bedeninizin verdiği tüm sinyalleri daha iyi duymanıza, kronikleşmiş hale gelen diyet döngülerini ve diyet zihniyetini kırmanıza ve yiyeceklerle olan ilişkinizi iyileştirmenize yardımcı olan, sağlıklı ve iyi bir yaşam için ‘diyetsiz yaşam tarzı’nı odağına alan bir yaklaşım.

Yiyeceklerle ve beslenmeyle olan ilk deneyimlerimizde, açken ağlama, ihtiyacımız kadarını yeme ve doyma noktasına ulaştığımızda tatmin olmuş bir şekilde yemeyi bırakma davranışları sergiliyoruz. Bu aslında doğamız gereği sezgisel yiyiciler olduğumuzun bir kanıtı. Çocukluk yıllarımızda da fazlasıyla acıktığımız ya da enerji harcadığımız zamanlarda içgüdüsel olarak daha fazla yiyip, sevmediğimiz yiyecekler olduğunda ya da kendimizi aç hissetmediğimiz anlarda yemek yemeyerek yaşamımızı sürdürüyoruz. Ancak yaşımız ilerledikçe yiyeceklerle ilgili katı kurallar ve kısıtlamalar yaşamlarımıza dahil oluyor ve artık kullanmadığımız sezgisel yeme becerimizi yavaş yavaş körelmeye başlıyor. Tabağımızdaki her şeyin bitmesi gerektiğini, tatlının bir ödül olduğunu, bazı yiyeceklerin ‘iyi ve faydalı’ bazı yiyeceklerinse ‘kötü ve zararlı’ olduğunu öğrendikten sonra, iyi olduğu söylenen yiyecekleri tüketirken kendimizi daha mutlu, kötü olduğu söylenen yiyecekleri tüketirken ise suçlu, mutsuz, rahatsız hissediyoruz.

 Sezgisel beslenme ya da sezgisel yeme, diyetin tam tersine kalori hesabı, yiyecek kısıtlamaları, porsiyon kontrolü, beslenme listeleri gibi tüm kavramları dışarıda bırakan; diyet zihniyetini dönüştürerek yemek yemeyi yeniden öğrenmeyi; açlık, tokluk ve haz gibi içgüdüsel tepkileri odağına alan bir yaklaşım. Tabi yıllarca yasak kültürünü benimsemiş bir toplum olarak bir anda sezgisel beslenmeye çalışmak zor olabilir ama denemekten ne zarar gelir? Benimseyeceğiniz cümle şu olmalı ‘ Bedenini dinle; acıkınca ye, doyunca bırak’

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Menemen'in Sesi