Cumhurbaşkanlığı sisteminin kazanmak için %51 alma zorunluluğu tüm partileri ittifak yapmaya mecbur bıraktı. Mevcut koşullarda hiçbir parti ve ittifak tek başına %51 oy oranına ulaşamıyor. Anketlere bakıldığında Cumhur ve Millet ittifakı dışında kalan partilerin oyu seçimin kaderini belirleyecek gibi görünüyor. Bu anlamda en kilit parti de HDP.
Üzerinde en çok siyasi operasyon yapılan, en çok baskılanan, en çok cezalandırılan, en çok itham edilen, hazine yardımı bile bloke edilen, kapatma tehdidi altında tutulan. Genel başkanı, vekilleri, belediye başkanları, teşkilat yöneticileri cezaevine atılan. Üzerinde en çok siyasi plan yapılan, seçmeni üzerinde en çok hesap yapılan parti. Ama en politize, en bilinçli, en farkında seçmen de yine HDP seçmeni. Onlarda mevcut koşullarda seçimin kilit partisi olduklarını, sonucu onların tercihlerinin belirleyeceğinin biliyorlar. Cumhur ittifakı HDP’yi cezalandırarak uzlaşma masasına zorluyor. Millet ittifakı ise AK Parti ve MHP’nin ithamlarından çekindiği için HDP’ye mesafeli duruyor. Alenen bir uzlaşma içerisine girmiyor. Bu arada yerli yersiz açıklamalar yüzünden HDP seçmeni Millet ittifakına karşıda mesafelenmeye başladı. Tam da AK Partinin istediği durum bu. HDP bizimle olmuyorsa, hiç kimseyle olmasın politikası.
MHP son günlerde yaşanan Sinan Ateş suikastı ile çalkalanıyor. Teşkilatlardan parti genel merkezine çok ciddi tepkiler var. Genel merkez temsilcilerinin yaptığı açıklamalar teselli etmek yerine tabanı iyiden iyiye öfkelendirmiş görünüyor. MHP’den ciddi kopmalar bekleniyor. Bu gelişmeler siyasi dengeleri derinden sarsıyor. MHP’nin durumu AK Parti’yi de yeni partnerler arayışlarına zorluyor. HDP ve İyi parti yoklamaları da biraz buradan kaynaklanıyor.
İyi Parti HDP’nin kilit partisi olmasını istemiyor.Tüm çıkışları, açıklamaları bundan. Kendisinin de kilit parti olabileceğini hissettirmek istiyor. Bunun için de arada bir 6’lı ittifak içerisinde kafaları karıştıracak açıklamalarda bulunuyorlar. Böylece karşı tarafa da sinyal çakıyorlar. Bir yere gideceğinden değil, masadan kalkan hiçbir parti beraberinde seçmeni taşıma imkânına sahip değil. Çünkü 6’lı masadaki partiler arasında Cumhur ittifakına karşı en net tavır İyi parti seçmenin tavrı. İyi Parti sadece kendi pozisyonunun önemini hissettirmeye çalışıyor. Yani “ben olmasam” demeye çalışıyor. Haklı. Ama herkes haklı. Mesela CHP olmasa da olmaz! Bence partiler bir şeyi unutuyorlar. Buradaki konu partiler değil, memleket. İşi kayıkçı kavgasına çevirmek seçmeni fena halde öfkelendiriyor. Çünkü seçmen 6’lı masaya güvendiğinden yönelmiyor. Aksine güvenmiyorlar bile. Sadece çaresizlikte oy verecek gibiler. Ama böyle devam ederlerse seçmen gemileri yakabilir. Tepkisini sandığa taşıyabilir. Tüm muhalif partileri cezalandırıp siyaset sahnesinin dışına itebilir.
Muhalif partilerin tamamının bir an önce bir uzlaşma noktası bulup tek bir ses olarak hareket etmeyi becermeleri gerekiyor. Şu ana kadar bu konuda pek te başarılı olduklarını söylemek zor. Bu saatten sonra kimin aday olacağının da bir önemi yok. Bu kısır çekişmelerden kurtulup, kalan süreyi, kısıtlı medya desteği ile dolu dolu geçirmeleri şart. Cumhur ittifakı kendi derdine düşmüşken muhalefetin hoyrat ve şımarık davranışlardan sıyrılması gerekiyor. Yoksa yok…
Saygılarımla.