Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının verildiği tarih olan 5 Aralık 1934’ün 80. yıldönümü nedeniyle yazılı açıklamada bulunan Menemen Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Nurgül Uysal, “ Genç Cumhuriyet henüz yeni kurulmuş, Mustafa Kemal Paşa Cumhuriyetle birlikte Türk milletini daha çağdaş, daha laik ve daha ileriye götürmek için Cumhuriyeti kuran ve yön veren iradeyle birlikte var güçleriyle çalışmaktadır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1926-1934 yılları arasında Atatürk’ün gerçekleştirdiği devrimlerin bir kısmı kadınlarımıza ayrılmıştır. Kadınlarımızın sosyal ve kültürel alanda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olması hedeflenmiştir. Atatürk Türk kadınına büyük önem veriyor, ülkenin çağdaşlaşma ve kalkınma hamlelerinde kadınların mutlaka yer almasını istiyor, kadınların dışlandığı, kadınların katılmadığı hiçbir yatırım ve atılımın başarıya ulaşamayacağını ise çok iyi görüyordu.5 Aralık 1934 tarihinde düzenlenen bir yasayla kadınlarımıza ‘seçme ve seçilme’ hakkı da işte bu çabaların ürünüydü. Atatürk’ün Türk kadınları ile ilgili önemsediği ve söylediği o kadar çok söz vardır ki; bu sözlerin tamamını bu sayfalara sığdırmak mümkün değildir. Ancak O’nun kadınlar hakkında söylediği en vurgulayıcı cümlesi; Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın diyerek, yaptıklarının gerekçesini az, öz ve muhteşem bir ifade ile belirtmiştir. Kadın haklarının birçok Avrupa ülkesinde Türkiye’den sonra verilmesi, Genç Cumhuriyetin Türk kadınına ve kadınlarımızın demokrasiye katılmalarına ne kadar büyük önem verdiğinin bir göstergesi olmuştur. Avrupa ülkelerinden Fransa 1944, İtalya 1946 ve İsviçre 1971 yıllarında bu hakları kadınlarına vermesi dikkate alındığında, Genç Cumhuriyetimizin henüz 11. yılındaki demokratik miladın farkı daha iyi anlaşılacaktır” sözleriyle Atatürk’ün kadına verdiği önemi anlattı.
Maalesef kadın hala vitrin
Uysal sözlerini şöyle sürdürdü, “Geçmişte yeri gelince cephelere mermi taşımış, yeri gelince erkeğiyle birlikte cephede düşmanla çarpışmış, yeri gelince de evinde anne olmuş, üretim sürecine aktif olarak katılmış kadınlarımız bugün hala; şiddete ve cinsel tacize uğramakta; töre cinayetlerine kurban edilmekte, kara çarşafa ve türbana sarılmakta, siyasi haklarını 1934’de almasına rağmen siyasi partilerimizin birçoğunda maalesef ‘vitrin’ olarak kullanılmakta. Siyasi partilerimiz kadın kontenjanlarını arttırmakta, kamuda üst bürokrasi makamlarında kadınlarımıza çeşitli gerekçelerle yeteri kadar yer verilmemektedir. 21. Yüzyıla girdiğimiz bu çağda hala çocuk yaşta gelinlerimiz varsa ve hala kadınlarımız çalıştığı ortamlarda birer cinsel obje olarak görülüyorsa ve bu sorunlar bir türlü çözülemiyorsa, kadınlarımızı bizi yönetenler sadece; Anneler Gününde, Dünya Kadınlar Gününde ve kadınlara seçme ve seçilme günlerinde hatırlıyorsa bu yolda daha çok yol alınması gerekeceği de acı bir gerçektir. Ulusumuzu, ailemizi var etmek için var gücümüzle çalışırken bireyselliğimizin yok sayılması, temsil gücümüzün yok denecek kadar az olması canımızı, onurumuzu yaralıyor.
Başta hükümetimiz olmak üzere tüm siyasi parti temsilcilerine sesleniyoruz; yerel ve genel seçimlerde kadınlarımıza hak ettiği yerleri vererek süregelen haksızlıkları durdurmak sizlerin elinde diyoruz. Daha çok kadın vekiller daha çok kadın belediye başkanları çıkararak ülkemizin yönetiminde yer almak istiyoruz.
İnanıyoruz ki; kadın-erkek birlikte görev aldığımızda ülkemiz daha aydınlık, daha güçlü olacaktır. Kadınlarımızın hak ettikleri değerlere ulaşabilmesi, kadına insan olduğu ve toplumların eşit vatandaşı olduğu ve değerlerinin kazanılması dileklerimle Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 80. yıldönümünü kutluyorum.” dedi.
Haber: S. Derya BOSUT