Ben Mustafa Fehmi KUBİLAY. Bir zamanlar bende bu topraklara basıyordum, kokusunu hissediyordum. İzlerimi bırakıyordum. Bu sırada vatani görevimi yapıyordum Menemen’de.
Bir sabah kızgın bakışlı isyancılar geldi. Cumhuriyet’e kızgın, Atatürk’e kızgın…Çünkü dinlerinin yok olduğunu düşünüyorlardı. Bir şeyler yapmalıydılar. Kendimi bu isyancıların karşısında bulacağımı nereden bilebilirdim? Ama korktuğum başıma geldi. İyi niyetim onlara silah olamadı. Beni yaraladılar, aniden başımı soğuk bir taşa koydular. Başımı bedenimden ayırdılar. Gözlerim karardı. Kollarım salındı. Son nefesimi ülkem için vermiştim. Seve seve.
Ülkem için herşeyi yapardım. Binlerce insan ölmesin diye ölürdüm. Bu topraklar kolay kazanılmadı. Benim iki hayalim vardı. Öğretmenliğimi kaybetmemek ve topraklarımı kaybetmemek. Öğretmen olduğumda bilinçli, nice büyük insanlar yetiştirmeye devam ediyordum. Bu insanlar vatanımın en güçlü sahipleri olacaktı.
Şimdi ben bu topraklarda değil, gönüllerdeyim. Arkama baktığımda benim başımı bedenimden ayıran gururlu, acımasız insanlar var. Etmeyin! O kibirli isyancılar gibi olmayın.
Benim Menemen’de şehit olduğum gibi yazık olmasın bu topraklara. Sizin de başınız bedeninizden ayrılmasın. Çünkü şöyle bir gerçek var ki: Hiçbir insanın kafası kesilmeyi hak etmiyor!
Evet ulu önderimizin dediği gibi: Benim naçiz vücudum toprak oldu. Ama ben, her öğrencide her öğretmende doğan Mustafa Fehmi Kubilay’ım.
Eylül Gülbeyaz
Kubilay İlkokulu 3-İ sınıfı