Çözüm sürecine destek amacıyla başlatılan ve bazı akademisyen, gazeteci, yazar, aktivist ve sanatçıların destek verdiği "Her şeyi bırak, barışa bak" Kampanyasının çağrıcılarından Cengiz Alğan, "Çözüm sürecine karşı bir propaganda yürütülüyor. Bunun hangi merkezden geldiğini tartışacak değiliz ama hepinizin izlediği gibi hem yurt dışı basında hem Türkiye`deki merkez medyada sürece karşı olumsuz bir tavır var. Bu olumsuz tavrı olumluya çevirmek, negatiften pozitife yönlendirmeye çalışmayı istiyoruz" dedi.
Alğan öncülüğünde başlatılan ve 70 kadar yazar, akademisyen, aktivist ve sanatçının desteklediği "Her şeyi bırak, barışa bak" Kampanyası, Taxim Hill Otel`de düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı.
Cengiz Alğan, yaptığı konuşmada amaçlarının çözüm sürecinin sağlıklı ilerlemesine katkıda bulunmak, "müzakere yürüten tarafların elini rahatlatmak", çözüm sürecine olan ilgiyi pozitif yönde etkilemeye çalışmak olduğunu belirtti.
Kapılarının herkese açık olduğunu belirten Alğan, çözüm sürecine destek veren herkesi yanlarında görmek istediklerini dile getirdi.
Alğan, çözüm sürecinin "adeta bir avuç insanın sırtında" olduğunu savunarak, "Dünyadaki örneklerinden biliyoruz ki çözüm süreçleri, çatışma çözümlerinde toplumun sadece müzakereleri yürüten tarafları değil, muhalefetin ve medyanın çok önemli bir rolü ve desteği var. Türkiye`de ise bunun tam tersi yaşanıyor. Çözüm sürecine karşı bir propaganda yürütülüyor. Bunun hangi merkezden geldiğini tartışacak değiliz ama hepinizin izlediği gibi hem yurt dışı basında hem Türkiye`deki merkez medyada sürece karşı olumsuz bir tavır var. Bu olumsuz tavrı olumluya çevirmek, negatiften pozitife yönlendirmeye çalışmayı istiyoruz" dedi.
Terör örgütü IŞİD`in Kobani`ye (Ayn el Arap) saldırıları bahane edilerek yapılan izinsiz gösterilere değinen Alğan, bu olayların ardından sürece olan destekte yüzde 10`a varan düşüşün gözlendiğini kaydetti.
Alğan, şöyle devam etti:
"Bunun yeniden yükseltilmesi mümkündür hem Türk, hem Kürt tarafında. Çünkü bugüne kadar yapılan barış denemelerinin hiçbirisinde olmayan bir şeye sahibiz. Bu bizim için şans. Büyük bir toplum desteği. Bu ülkenin toplumu bu barıştan vazgeçmek istemiyor. Çünkü her türlü provokasyona rağmen yüzde 60`ların üzerinde bir destek söz konusu. Bu bizim güvencemizdir."
Kampanya çerçevesinde bir dizi çalışma yapacaklarını da aktaran Alğan, şunları söyledi:
"Meclis`e gidip 4 siyasi parti ile de görüşeceğiz. Sivil toplumun bu konuya desteği olduğunu, biraz esprili gibi olsun ama kendilerine biraz çekidüzen vermelerini söylemek istiyoruz. Çünkü toplum, barış konusunda siyasetçilerden daha ileride duruyor. Seçimlere kadar toplumun kafasında çözüm süreciyle ilgili oluşmuş olan en temel sorulara cevaplar aramaya çalışacağız. Bu cevapları da her ay bir toplantıyla, panel ve benzeri forumlarla çözmeye cevaplar aramaya çalışacağız. Bahar aylarında, seçim öncesinde bir büyük barış konseri ve mitingi planımız var. Bahar aylarının sonlarında `barış treni` projemiz var. İstanbul Haydarpaşa`dan kalkan trenle Diyarbakır`a kadar gidip tekrar İstanbul`da bitirmek üzere imzacılarımız ve toplumun çeşitli kesimleriyle yola çıkacağız. Gittiğimiz şehirlerde sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeler yürüteceğiz."
Açtıkları imza metnini 70 kadar kişinin imzaladığını ifade eden Alğan, bunun bir sivil toplum kuruluşu mu platform mu olarak devam edeceğine ileride karar vereceklerini aktardı.
Cengiz Alğan, "Cemil Bayık`ın `çözüm sürecine ABD gözlemci olsun şeklindeki sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?` sorusu üzerine, çözüm sürecinin milli bir proje olduğunu kaydederek, ABD`nin ya da başka ülkenin gözlemci olmasının sürecin ruhuna uygun olmayacağı ifade etti.
İmzacıların görüşleri
Toplantıda, "Herşeyi bırak, barışa bak" metninin imzacılarından Nagehan Alçı, Prof. Dr, Atilla Yayla, Haşmet Babaoğlu, İlhami Işık ve Gülçin Avşar görüşlerini aktardı.
Gazeteci Nagehan Alçı, kampanyanın mesajının çok net olduğunu ve herkesin destek olması gerektiğini vurgulayarak, "Türkiye`de gelmiş geçmiş en önemli süreç devam ediyor. Bu süreci ısrarla birileri siyasetin içine katmaya çalışıyor. Barışı canı gönülden destekleyen herkesin tek bir amacı olması lazım: Bu işi siyasetin üzerine çekmek. Evet; siyasetin içinden başladı ama taraf tutar gibi çözüm sürecini siyasi pozisyon aracı haline getirirseniz hiçbir zaman tünelin ucundaki ışığı göremezsiniz. Hangi görüşten olursa olsun Türkiye`de gerçek anlamda `biz` olmayı isteyen herkesin bu sürece destek vermesi için buradayım" dedi.
Prof. Dr. Atilla Yayla, Türkiye`nin 30 yıl boyunca savaşı sona erdirmek, barışı tesis ettirmek fırsatını yakaladığını kaydederek, "Toplum bu savaştan yoruldu. Bu işin bitirilmesini istiyor" değerlendirmesini yaptı. Yayla, bu oluşuma, çözüm sürecinde umutsuzluğa düşülmemesi amacıyla katıldığını belirterek, çalışmaları dolayısıyla Alğan`a teşekkür etti.
İlhami Işık ise çözüm sürecinin çok zorlu bir süreç olduğunu ancak barışın mümkün olduğunu kaydetti. Barışı sadece bir nefes alma veya bazı sorunları çözme olarak görülmesinin bu durumu küçümsemek olacağını kaydeden Işık, bunun için herkesin "aşkla" bu konuda çaba harcaması gerektiğini dile getirdi.
Gazeteci Haşmet Babaoğlu da "Barışı savunmak ve bunun için çaba harcıyor olmamız bile zor bir durumda olduğumuzu görüyoruz. `Barışa Bak!` bir platform olacaksa görevi barışın güzelliğini anlatmak olamaz. Siyasetçileri utanmaya sevk edecek bir yol bulmak durumundayız. Bütün barış isteyenlerin barışın siyaset işi olduğunu bilmeleri ve barışa yan çizen siyasetçileri utandırmaları lazım" ifadelerini kullandı.
Avukat Gülçin Avşar, çözüm süreci başladığından bu yana en büyük eksikliğin sivil toplum desteği olduğunu ifade ederek, kampanyanın buna katkı sağlayacağına inandığını dile getirdi.