MENÜ
İzmir 23°
Menemen'in Sesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Cumhuriyet Çınarları (S. Derya BOSUT & Melek BALSEVEN)
Güncel
6 Nisan 2018 Cuma 12:36

Cumhuriyet Çınarları (S. Derya BOSUT & Melek BALSEVEN)

Cumhuriyet Çınarları köşemizde bu hafta, Menemen´deki yorgancıların ustası diye bilinen Hamdi Gültekin (94) ile söyleşimizi sayfalarımıza taşıdık.

S.D.B: Öncelikle Hamdi Amca kaç doğumlusunuz ve kısaca sizi tanıyabilir miyiz

Hamdi Gültekin: 1924 doğumluyum. Trabzon-Maçka-Yeniköy´de doğmuşum. Aşağı yukarı 10 yaşlarına kadar oradaydım. Okula gidemedim. Köyümüzde okul yoktu. Ben köyden çıktıktan sonra köye okul geldi. O nedenle cahil kaldık. Sonradan senden benden ondan öğrendim harfleri azıcık yazmayı, hesap yapmayı.

 

S.D.B: Küçük yaşta anne ve babadan ayrı büyümüşsünüz değil mi?

Hamdi Gültekin: Anamdan (Havva) 10 yaşında iken ayrıldım. Babam öncesinde ben doğmadan bizi bırakmış zaten. Önce Yeniköy´de dayımızın yanında kaldık. Sonra dayım 10 yaşında beni Zonguldak´a gönderdi. Onun oğlu vardı orada, kömür ocağında çalışıyordu. Kömür madeninde çalıştım ama yaşım müsait olmadığı için dayımın oğlunun ismi ile çalıştım. Yaşım 15-16´ydı. Kömür ocağı dışında Zonguldak´ta karayollarında, devlet demiryollarında, müteahhit yanında çalıştım. Devlet demiryollarında çalışırken babamla tanıştım. Babamı tanımıyordum. Hiç görmemiştim.

 

M.B: Bir sürü iş yapmışsınız. Peki yorgancılığı ne zaman öğrendiniz?

Hamdi Gültekin: Askerden evvel yorgancılığı burada öğrendim.

 

S.D.B: Menemen´e gelişiniz nasıl oldu?

Hamdi Gültekin: Zonguldak Devlet Demiryolları´nda çalışırken memlekete gidecek mahalle komşumuz vardı. O memlekete giderken ona mektup yazdırdım. Amcama gönderdim o mektubu. Amcamla da babam mektuplaşıyorlarmış. 

 

S.D.B: Babanız o zaman Trabzon´da mıydı?

Hamdi Gültekin: Hayır, babam İzmit´te dükkan açmış. Orada analığı buluyor. İmam nikahı kıyıyorlar. Bir kızı ve anası varmış. Onunla anlaştıklarında babama oğlun memlekette dünyaya geldi diye haber gelmiş. Yıl 1924. Bana söylenen buydu. Dükkanı kalfasına devretmiş ve gelmiş İzmir´e. Önce İzmir´de tutunamamış. Köylerde seyyar yorgancılık yapmaya başlamış. Yani meslek babadan kalma. Amcama mektup yazdığım dönem babam da buraya gelip yerleşmiş. Amcam aracılığıyla babamla da mektuplaştık. Beni buraya çağırdı. Babamı gördüğümde büyüktüm. Yaklaşık 18 yaşımdaydım. Babamı görmek için Menemen´e geldim. O şekilde kaldım burada. Ablam Trabzon´da kaldı ve orada evlendi.

 

S.D.B: Babanız nasıl karşıladı sizi?

Hamdi Gültekin: İyi karşıladı. Koca delikanlı gelmiş, bulmuş onu. Kendini kurtarmış. Büyük bir merakla buraya geldim. Nasıl bir adamdır, bizi terk etti, aramadı sormadı, ilgilenmedi. Bunları merak ediyordum.

Bu arada söze giren Ergun Özer: Ustamın babasının adı Hüseyin´di. Ben onla da çalıştım. Ustamızın babası genelde pamuk atmaya giderdi. Yaş geçince yanına birini alma ihtiyacı duyunca, beni alırdı yanına.

 

S.D.B: Yorgancılığı babanızdan öğrendiniz herhalde?

Hamdi Gültekin: Hiç yorgancığı bilmiyordum. Burada mesleği babamdan öğrendim. Babam seyyar çalışırdı, köylere, evlere gidiyordu. Ben de buraya babamın yanına yerleştim. Babamdan iyi kötü bir şeyler öğrendim. Ama analıkla geçinemedik. Ayrı ev ararken dükkan rast geldi. Çınarlı Camiinin karşısındaki iki dükkandan birini tuttum. Yıl 44-45´di. Hem ev hem dükkan olarak kullandım. Köylere gittim. Geceleri dükkanda çalıştım. Öyle öyle ilerlettim işi. 49 senesinde askere gitmeden mahalle sakinleri dürüst olduğum için beni sevdiler ve yuvası olsun diyerek bana hanım buldular ve evlendim.  Aşağı yukarı 52´ye kadar o dükkandaydım. Sonra askere gittim.

 

M.B: İlk yorgancılığa başlaman nasıl oldu. Baban mı dedi gel sana bu mesleği öğreteyim başkalarının yanında çalışma diye, yoksa sen mi dedin?

Hamdi Gültekin: Buraya gelmişsin. Nereye gideceğim. Başka gidecek yerim yoktu. Babamın mesleği de yorgancılık olduğu için, köylere giderken yanında giderek işe başladım.

 

S.D.B: Kaç çocuğunuz oldu?

Hamdi Gültekin: 51´li kızım ve 59´lu oğlum var. 2 çocuğum oldu. Evlenince dükkanda yatıp kalkamazdım mecburen ev tuttum. 52-54 arası askerdeydim. Dönünce tekrar dükkan açtım Menemen´de.

 

S.D.B. Bu arada yorgancılığı sevdin mi?

Hamdi Gültekin: Sevmesem zaten yapamazdım ki. Mecburen seviyorsun. Sevmezsem mesleğimde ilerleyemezdim.

 

M.B: Dükkan açarken babam sana ön ayak oldu mu?

Hamdi Gültekin: Hiç kimse bana ön ayak olmadı. Kendi kendime dükkan açtım. Hep tek başıma idim. Kendi emeğim ile yaptım ne yaptıysam. Çok zorluklarla karşılaştım. Kıtlık senelerini gördük. Hayatım bu şekilde geçti.

Oğlu Feridun Gültekin söz aldı bu arada: Benim de mesleğim yorgancılık. 92´de emekli oldum ve işi bıraktım.

 

M.B: Birçok çırak yetiştirdiniz sanırım? Babam (Haydar Balseven) da bunlardan biriydi değil mi?

Hamdi Gültekin: Haydar Balseven, Turan Muşlu bunlar benim ilk çıraklarım, ikisi de aynı dönemde geldi yanıma. Askerden önceydi. Sonra Ergün da ilkokul bitmeden geldi çırak olarak. İlk geldiğinde gazete okuturdum ona. Ben dinlerdim.

 

S.D.B: Kaç sene yorgancılık yaptınız?

Ergun Özer: 10 sene öncesine kadar çalıştı.

Feridun Gültekin: 85´te bıraktı emekli oldu.  İşi ben devir aldım. Hem meşgale hem de bana yardım etmek için evde yorgan dikti.

 

S.D.B: Sizi üzmeyelim ama annenizle ne zaman görüştünüz tekrar?

Feridun Gültekin: Aşağı yukarı babam ayrıldıklarında 10 yaşında dersek 40-50 sene sonra. Babaannem geldi bizi buldu. Yaklaşık 50 yıl önce. Son o zaman gördük. Yine memlekete döndü.

Hamdi Gültekin: Feridun yeni okula gidiyordu, 7-8 yaşında idi.

 

M.B: Şimdi nasıl geçiyor günleriniz? Sağlığınız nasıl?

Hamdi Gültekin: Oğlum, gelinim ile oturuyorum. Önce buranın arsasını aldım. Sonra buraya ev yapıldı. 80´den beri buradayım.

Feridun Gültekin: 4. veya 5.  evdi burada. Şimdi iki mahalle oldu ve neredeyse 50 bin nüfusa yaklaştı. Evimiz düz ayak. Üç tarafı bahçeli. Arabamız olmadığı için dışarı çıkaramıyoruz babamı. Ayakları çok tutmuyor zaten. Yürüteçle tuvalete kadar gidip geliyor. Nefes darlığı ve tansiyon var. Onun dışında başka bir şikayeti yok Allah´a çok şükür.

Hamdi Gültekin: Mesleğimizin tozu yün, pamuk tozları bizi mahvetti, korumadık kendimizi, koruyamadık.

 

S.D.B: Peki anneniz ne zaman vefat etti?

Feridun Gültekin: 2008. 8-9 sene oluyor.

 

M.B: Yeme içme alışkanlığınız nasıl?

Ergun Özer: Ustam boğazına bakar. Sigara, alkol, kahve kültürü yok.

Hamdi Gültekin:  Öyle şeyler hayatımıza girmedi. Hayatımız iyi geçti. Fena değil. Yalnız iş sıkıntısı çektik o başka. Kimseye muhtaç olmamak için köylere koşturuyordum. Yeni evlenmişim, hayatımı kurmuşum, dükkan açmışım. Allah´a çok şükür başardık. En evvela dürüst olmaları gerek. Allah sizlere de hayırlı ömürler versin.

 

S.D.B: Peki babanız ne zaman vefat etti?

Feridun Gültekin: Ben askerde iken vefat etti dedem. 78´de dedemi memlekete Trabzon-Maçka´ya götürdüm delikanlıyken. Halamla birlikte oradan buraya geri dönüşte vefat etti dedem. Orada gömüldü.

Ergun Özer: Bu arada yeri geldi ustamın bir ablası vardı çok demokrat kadındı. Babası köyde onları bırakıp gitmiş oysa. Allah´ın işine bak son nefesini kızının elinde vermiş. Babasına; babamsın, seni ölünceye kadar bakarım ama ölürken bana hakkını helal et deme demiş. Ustamın hanımı da tam bir Osmanlı kadınıydı. Ustamı çok güzel idare etti. Önce Seydinasrullah Mahallesi´nde ev aldılar. Sonra orayı satıp bu evin arsasını almışlar. Şimdi içinde bulunduğumuz bu ev 60 yıllık emeğin karşılığı.

 

BİZDE KALANLAR

Beyaz ferforje kapıdan bahçe içerisindeki müstakil eve girdiğimizde, koltuğunda oturmuş bizi bekliyordu Hamdi Amca. Dimdik oturduğu koltuğunda bize baktı ve Haydar´ın kızı hanginizsiniz diye sordu. O an anladık duygusal yoğunluğu yüksek bir sohbet olacaktı. Oğlu Feridun Bey ve oğlu gibi sevdiği eski çırağı Ergun Bey´le birlikte dünden, bu günden konuştuk bol bol. 1924 yılında Trabzon´da başlayan hayat hikayesini, Zonguldak kömür ocaklarında geçen ilk gençlik yıllarını ve Menemen anılarını dinledik Hamdi Amca´nın. Zor bir hayatı inandığı gibi yaşamış, eşini ve işini seçerken tesadüflerin onu nasıl yönlendirdiğini ancak sevgi ile yaşadığı aile hayatı ve severek yaptığı işi sayesinde geçmişe bakarken birçok iyiki ve şükürler içerisinde olduğuna tanıklık ettik. Hayatım iyi geçti diyordu, iyi derken kolay değildi ama demeyi de ihmal etmiyordu. Kendisine sağlıkla yaşayacağı yılları, çocukları ve torunları ile paylaşacağı hayatı şükredeceği güzelliklerle yaşamasını diliyor saygıyla ellerinden öpüyoruz.

 

Resim Altı

 

(SAĞDA) Yorgancı Haydar Balseven

(SOLDA) Yorgancı Hamdi Gültekin

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2025 Menemen'in Sesi