Başbakan Ahmet Davutoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 2828 Sayılı kanun kapsamında sosyal hizmet modellerinden yararlananların istihdamına ilişkin ATO Congressium düzenlenen kura törenine katıldı.
Başbakan Davutoğlu, yaptığı konuşmada, Başbakanlık görevine geldiği 4 ayı aşan sürede katıldığı en anlamlı tören olduğunu belirterek, bu törenin insani, ahlaki ve sosyal boyutu olduğunu ve siyaset felsefelerini doğrudan yansıttığını söyledi.
Hayatın her safhasında, her alanında bütün faaliyetlerin esasının insan olduğuna vurgu yapan Davutoğlu, “İnsan, eşrefi mahlukat olma özelliğiyle her şeyin en güzeline layık bir varlıktır. Bu çerçevede bugün gençlerimizle kaderin bir cilvesi olarak, ellerinde olmayan sebeplerle diğer yaşıtlarından, benzer arkadaşlarından farklı hayat çizgisine sahip olan gençlerimizle bu insani boyutu yaşıyoruz. Bütün gençlerimiz hangi geçmişten gelmiş olursa olsun, hangi zorluklarla hayatın içinde olmuşlarsa olsun bizim nezdimizde eşittirler. Bu tören, insani boyutu olan tören. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Gençlerin, sosyal hayatta zorlukları aşarak en kısa sürede doğru yöntemlerle kazandırılmasının, sosyal barış açısından büyük önem taşıdığının altını çizen Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Birçoğumuz belki fark etmiyoruz, gençlerle karşı karşıya geldiğinizde istisnai olgular olduğunu düşünüyoruz. Hayır. Sosyal hayat içinde bütün gençlerimiz, bahsi geçen zorluklarla karşı karşıya kalma gerekçeleri ne olursa olsun sosyal hayatımızın ve geleceğimizin teminatlarıdır. Bu açıdan toplumumuzun her kesimini bu gençlerimize sahip çıkmak noktasında toplumsal duyarlığı artırmaya çağırıyorum. Yine devlet sorumluluğu itibarıyla, devlet o devlettir ki vatandaşlarına şefkat, merhametle, kudretle bakabilsin. Şefkatin, kudretin birleşmediği devlet, şefkatin ve merhametin buluşmadığı siyaset anlayışı meşru olamaz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın şiarını her gün tekrar ediyoruz. Aslında insanı yaşatmak şefkatle olur ve merhametle olur. Sadece şefkat ve merhamet de yetmez, kudretle olur. Eğer bir devlet şefkat ve merhamet sahibi, kudret sahibi değilse acizleşir, eğer devlet kudret sahibi olur da şefkat ve merhametini yitirirse tiranlaşır, zorbalaşır. İşte çevremizde birçok ülkede gördüğümüz tablo. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve bizim devlet geleneğimizin en önemli vasfı şefkatle ve kudreti birleştirmiş olmasıdır. Bu tören vesilesiyle 77 milyona seslenerek diyorum ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir şefkati devletidir. Her gün vatandaşına şefkat eli uzanmaktadır, uzanacaktır. Eğer ekonomik kriz içindeyseniz kudretiniz yoksa sadece şefkatiniz varsa her gün bu gençlerimiz ve benzer zorluklarla karşılaşan o aziz vatandaşlarımız konusunda acı ıstırap hissedersiniz ama çözüm bulamazsınız.”
“Sosyal harcamaların toplamı, 33 milyar Türk lirasıdır”
Davutoğlu, son 12 yıldır kudretli devletin gereği olarak, kimsesiz, sosyal hayatta bir şekilde zorluklarla karşılaşmış, koruma ihtiyacı olduğu halde korumayı görememiş çocuklar ve gençlere ulaşmayı görev bildiklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
“Ben il ziyaretlerimin birçoğunda mutlaka yurtlarımıza gider oradaki gençlerimizle buluşurum. Burada gördüğüm tablo, o gençlerimizin devletin kudretini, şefkatini yanlarında hissettiğinde nasıl geleceğe özgüvenle baktığıdır. Elhamdulillah krizleri aşmış olduk. Artık borç talep etme durumda kalmayıp sadece kendi gençlerine değil Somali’deki gençlere, Afrika’daki zor şartlar altındaki gençlere de Afganistan’a, Balkanlar’a da dağıttığı burslarla sahip çıkma kudretinde bir devlet var. Onun için bizim tüm istatistiklere bu yansıdı. Şu anda Meclis’ten geçmiş olan bütçemizde sosyal harcamaların toplamı 33 milyar Türk lirasıdır. 2002 gayri safi milli hasılada sosyal harcamaların oranı yüzde 0,5 iken, şimdi 1,5 ve bu oran gittikçe artıyor ve artacak.”
Sosyal harcamaların, 2002`den bu yana 20 kat arttığına işaret eden Davutoğlu, iktidarları döneminde gerek engelli atamaları gerekse şehit ve gazi yakınlarını atamalarında da rakamların üst düzeye çıkarıldığını anlattı.
Koruma ihtiyacı hisseden gençlerin devletin kudretli ve şefkatli elini hissettiğini dile getiren Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir kez daha bu atamaları planlayan Bakanlarımıza ve çalışanlarına teşekkür ediyorum, minnetlerimi ifade ediyorum. Gençlerimizin hayatlarının her aşamasında onlara merhamet gösteren her bir vatandaşımıza da teşekkür ediyorum. Aileye dönüş ve aile yanında destek programı, koruyucu aile programı, gönüllü elçiler programıyla bu gençlerimize ulaştık, ulaşmaya devam edeceğiz.”
“Kimsesiz değilsiniz, sizin kimseniz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir”
Davutoğlu, topluma üç mesaj iletmek istediğini, birinci mesajının gençlere yönelik olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Siz kimsesiz değilsiniz, sizin kimseniz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Başta ben olmak üzere bütün devlet kademeleri, sizin kimseniz olmak için gece gündüz çalışacaktır. Tek bir çocuğumuzun, tek bir gencimizin kendisini sahipsiz hissetmesine tahammülümüz yoktur. Başınızı dik tutun. Siz eğer bazı zorluklarla karşılaşmışsanız, bu sizin elinizden veya sizin kudretiniz içinde olan hususla ilgili değildir. Ben de annemi 4 yaşında kaybetmiştim. Eğer babamın dirayeti, şefkati ve beni büyüten ikinci annemin merhameti olmasaydı belki ben de sizlerin arasında olacaktım. Hiç kimse kendi kaderini tayin edemez. Dolayısıyla sakın ola ki bu zorluklar dolayısıyla kendinizi suçlamayın. Sizin bu zorluklar sebebiyle hiçbir kabahatiniz yoktur. Başınızı önünüze eğmenizi gerektiren hiçbir gerekçe yoktur. Onun için başınızı dik tutun. Bu atamalar sonrasında göreve başladığınızda sizinle aynı oda, aynı makamda çalışanlar arasında fark yoktur. Çalışmalarınızı, faaliyetlerinizi yaparken, Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşları olma yanında pozitif ayrımcılığı hak eden kişiler olarak, her türlü görüşünüzü, kanaatinizi, talebinizi iletmekte tereddüt etmeyin. Bizim vazifemiz sizlere ulaşmaktır, sizlere destek olmaktır."
"Başınızı dik tutun"
Gençler ve çocuklardan eğitimlerine önem vermelerini isteyen Başbakan Davutoğlu, şöyle dedi:
"Birçok yurdu ziyaret ettiğimde maalesef motivasyonun istenilen ölçüde olmayabileceğini görüyorum. Birçok faaliyet, şahsi motivasyon ve çevre etkisiyle taçlanır. Bu konudaki zorluklarınızın, olabilecek psikolojik bazı zorlukların farkındayız. Sizler arasından çok büyük bilim adamları, devlet adamları, sanatkarların çıkacağına ben kesinlikle inanıyorum. Bu salona girmeden ziyaret ettiğimiz sergide değişik yurtlarımızda yapılan sanat eserlerini gördüğümde ne ince zarif bir ruh dünyasına sahip bu gençlerimiz dedim. Başınızı dik tutun, imkanlarınızı, kabiliyetlerinizi en iyi şekilde değerlendirin. Herkese gösterin ki kendine güvenenlerin aşamayacağı engel yoktur. Yeter ki her şeyimizi kaybedebiliriz ama özgüvenimizi kaybetmemeliyiz. Özgüveniniz olduğu zaman sosyal çevrede hak ettiğinizi alma ve devlet kademesinde en üst düzeyde görev alma imkanınız olacaktır."
"Her bir aile, bir kardeşimizi sahiplense"
Bütün vatandaşlara, sosyal ve sivil toplum kesimlerine seslenmek istediğini belirten Başbakan Davutoğlu, "Bu mesele tabiki devletin kudret ve şefkatiyle yürüyecektir. Ama devletin kudret ve şefkati dışında, sosyal barışı temin edecek olan en önemli maya, sosyal hayatta ortak değerler üzerinde yükselen sosyal merhamet duygusudur" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, koruyucu aile ve gönüllü elçi konumundaki bütün vatandaşlara teşekkür etti.
Mersin`de bir koruyucu aileye yaptığı ziyareti anlatan Davutoğlu, ailenin, kendi çocuklarıyla koruyucu ailelik yaptıkları çocuk arasında hiçbir ayrım yapmadıklarını ve bu yüzden de çok büyük bir mutluluk hissettiğini aktardı.
Başbakan Davutoğlu, insanlığın kıymetinin kendi evladına gösterdiği sevgiyle ölçülemeyeceğini vurgulayarak, "Kendi evladınıza göstereceğiniz sevgi, zaten doğanızdan gelen ve olmazsa olmaz bir hususiyettir. Esas merhamet, esas şefkat sosyal hayatta bu tür zorluklarla karşılaşmış olan diğer çocuklarımıza, kendi çocuğumuz gibi muamele etmekten kaynaklanır" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, koruyucu aile ve gönül elçileri olarak ailelerin mutlaka kendi çocuklarıyla değerlendirdikleri bu gençlere sahip çıkmaları tavsiyesinde bulundu.
"Mümkün olduğu kadar her bir aile, bu şekilde bir kardeşimizi sahiplense aslında toprağa öyle bir tohum atılmış olur ki bu tohum büyür, çınar olur. O aileyi de diğer aileleri de kuşatacak merhamet timsali haline dönüşür" diyen Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"İki gün önce bana tevdi edilen güzel bir hediyeyi naklederek onlara da teşekkürü bir borç biliyorum. Makedonya-Türkiye Ticaret Odası üyeleri, toplantımızda hediye takdimi söz konusu olduğunda `Türkiye`de hediye yerine fidan demiştiniz Sayın Başbakanım. Ama biz, burada fidanın da ötesine geçerek her bir işadamı için bir yetim bursu, Makedonya`daki kardeşlerimize verdik` dediler. 30 yetim bursunu ilan ettiler, ben de 30`un 50 olmasını rica ettim bunu da kabul ettiler."
"En güzel hediye, bir yetimin başını okşamaktır"
Başbakan Davutoğlu, yurtdışında yetimhane açılmasına büyük önem verdiklerine dikkati çekerek, birkaç ay önce Tanzanya`ya gittiğinde TİKA imkanlarıyla açılan bir yetimhaneyi ziyaret ettiğine değindi.
Herkesin, yetimhanedeki çocukların gözlerindeki ışıltıyı görmesini istediğini kaydeden Davutoğlu, şunları söyledi:
"Dünyada hiçbir şey bir tek yetimin ışıltılı gözünden daha derin ve daha güzel değildir. Hz. Peygamberimiz onun için `yetim, yetim, yetim` demiştir. Kendisi de yetim ve öksüzdü. Yine de kardeşlerimize seslenerek diyorum, `Siz, yetim ve öksüz bir peygamberin yolundasınız. Dolayısıyla hiçbir zaman özgüveninizi kaybetmeyin. Bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum. Bu yetimlere ve öksüzlere sahip çıkmak, kimsesizlere sahip çıkmak konusunda lütfen sağınıza, solunuza bakmayın. Kendi kalbinizden gelen sesle bayramlarda, özel günlerde onlara sahip çıkmanın yanında hayatları boyunca karşılaşacakları güçlüklerde yanlarında olmak için gönül elçileri, koruyucu aile kavramını genişletelim. Hediyeleşirken bir fidan yanında, bir yetim bakma konusunda da hediye kavramımızı geliştirelim. En güzel hediye, bir yetimin başını okşamaktır, ona merhamet göstermektir, ona muhabbetle bakmaktır, ona yalnızlığını unutturmaktır, ona kimsesizliğini unutturmaktır."
"Merhameti, rutin bir devlet görevi olarak görmüyoruz"
Başbakan Davutoğlu, devlet kademesindekilere ve yurtlarda görev alanlara da seslenerek, şunları kaydetti:
"Bütün memuriyet hizmeti bağlamında önemlidir, kutsaldır. Ama hiçbir memuriyet insani öz bakımından, bu çocuklarımızla, gençlerimizle ilgilenmek kadar kutsal ve ulvi değildir. Bunu memur mantığıyla yapmayın, bunu insani özünüze dayanarak yapın. Gece gündüz zor şartlarda kendi evladınıza gösterdiğiniz merhameti, bu çocuklarımıza gösterdiğiniz için teşekkür ediyoruz. Ama daha fazlasını yapmak durumundayız. Başlarını okşamak, bağrımıza basmak, ellerini tutmak, gözlerinin içine bakarak dilinizle değil gözünüzle `Biz, sizi seviyoruz` demek durumundasınız. İşte o zaman muhatabınız olan o çocuk kimsesizliğini, yalnızlığını unutacak ve devletin bütün şefkatini yanında görecek. Biz, rutin bir devlet görevi olarak görmüyoruz bu vazifeleri. Ulvi bir görev, insani bir sorumluluk olarak görüyoruz."
"En geç nisan ayında"
Sosyal hizmetler kapsamında istihdam hakkından yararlanacak gençler için 10-22 Aralık arasında müracaatların alındığını hatırlatan Davutoğlu, 2 bin 375 kişinin müracaat ettiğini söyledi.
Başbakan Davutoğlu, Nisan 2015`e kadar yeniden alım yapılacağını da bildirerek, "En geç Nisan ayında, inşallah çok daha fazla gencimizi mutlaka bu görevlendirmelerle hayatla barışık şekilde, hayata özgüvenle atılmalarını sağlayalım" dedi.
Meselenin bir bebeği 18 yaşına getirmek olmadığını vurgulayan Davutoğlu, onları 18 yaşında yeni bir hayata başlatmanın daha önemli olduğunu dile getirdi.
Başbakan Davutoğlu, hedeflerinin bütün gençlerin iş sahibi olmaları olduğuna dikkati çekerek, "Burada işadamlarımıza, sosyal sorumluluk gereği onlara da sesleniyorum, ne olur, devletle birlikte el ele bu iş imkanlarını genişletelim. Hiçbir gencimiz bu gerekçeyle sahipsiz ve kimsesiz kalmasın. Bu atamalar inşallah her yere yayılacak, işsiz hiçbir gencimiz kalmayacak" şeklinde konuştu.
Gençlere yeni hayatlarında başarılar dileyen, destek sağlayanlara da teşekkür eden Davutoğlu, "Siz kimsesiz değilsiniz, sizin kimseniz Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Kudretli ve şefkatli Türkiye Cumhuriyeti devletidir" diyerek konuşmasını bitirdi.
Davutoğlu, daha sonra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile butona basarak, kurayla ataması yapılan gençlerin görev yerlerini belirledi.
"Onların korunması, bakımı hepimizin ortak sorumluluğumuz"
Törende konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam da kamu kurum ve kuruluşlar, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının varlık sebebinin, toplumun rahatını ve refahını sağlamak olduğunu ifade ederek, toplumun geleceği olan çocuklara karşı herkesin ciddi sorumlulukları olduğunu belirtti.
İslam, ``Onların korunması, bakımı, ahlaki değerlere sahip, yüksek donanımlı, meslek sahibi olarak yetiştirilmesi hepimizin ortak sorumluluğundadır`` dedi.
Çocukları mutlu olmayan toplumların da mutlu olamayacağını ifade eden İslam, ailede yaşanan sorunlardan en fazla çocukların etkilendiğini, ailenin sorumluluğunu yerine getiremediği durumlarda devreye devletin girdiğini kaydetti.
``Bu ağır bir görev, ağır sorumluluklar yüklendiğimiz bir görev`` diyen İslam, bunun kanuni, vicdani, dini ve bireysel sorumluluklar olduğunu da ifade etti.
Devletin koruma bakımı altına alınan çocuklara, aile odaklı bir bakış açısıyla hizmet sunduklarını belirten İslam, çocuklara aile ortamına yakın kurumlarda bakılarak yarınlara yetiştirdiklerini kaydetti.
Bunun çok güzel geri dönüşlerini aldıklarına dikkat çeken İslam, bu yıl kurumlarda bakım altındaki çocuklardan yüzde 67`sinin üniversiteye girdiğini, lise başarı oranlarının ise yüzde 93 olduğu bilgisini verdi.
``Beklemeler ortadan kalkacak``
Bakan İslam, ``Çocukları sadece koruyup bakmakla, eğitimlerine yardım etmekle kalmıyoruz onlar reşit olduktan sonraki hayatlarında da mihmandarlık yapmak, onları sahipsiz bırakmamak bizim görevimizdir. Çocukların iyilik halinin sürdürülebilirliği açısından onların iş sahibi olmaları son derece önemli. İşte bugün buradaki toplantıda çocuklarımızın reşit olduktan sonraki hayatlarında birer iş sahibi olabilmeleri için güzel bir adım atıyoruz`` diye konuştu.
Bu yıl çıkan kanunla yeni uygulamada, atama şartı taşıyan çocukların beklemeksizin atamalarının tek bir elden yapma kararı aldıklarını hatırlatan İslam, ``Bu, inşallah daha önceki yıllarda meydana gelen beklemeleri ortadan kaldıracak. Bugüne kadar iş bulma konusunda bekleyen çocuklarımızı da 2 yıl içerisinde yerleştirmiş olacağız`` dedi.
Devlet korumasındaki çocuklardan bir ricası olduğunu belirten İslam, şöyle konuştu:
``Birincisi, atama süreçlerini çok iyi takip etmelerini rica ediyorum. Onlara düşen birtakım vazifeler var. Mesela KPSS`ye girmezseniz atama zincirine giremiyorsunuz. Bu süreci sizin takip etmeniz lazım. Çünkü bu sizin istikbaliniz. Kendinize düşen iş ve işlemleri de zamanında yerine getirmeniz lazım.
Bir diğeri ve daha önemli ricam ise şu, `Nasılsa bir istihdam hakkımız var. Nasıl olsa reşit olduktan sonra devletimiz bizi uygun bir yere atayacak` garantisi ile eğitiminizi ihmal etmeyin. Bizim sizler için hazırladığımız atama zincirinde bile nasıl bir eğitim aldığınızın önemi var. Birinci öncelikli atananlar lisans mezunları, ondan sonra ön lisans, daha sonra da lise mezunları. Demek ki kendinizi ne kadar iyi yetiştirirseniz o kadar öncelikli olacaksınız. Biz devlet olarak sizlere eğitiminizi en iyi derecede tamamlayabilmeniz için bütün imkanları seferber ediyoruz. Sizden beklediğimiz bu imkanları kullanmanız.``
Bakan İslam, bugünün çok mutlu bir gün olduğunu ifade ederek, gençlere yeni işlerinin hayırlı olması temennisinde bulundu.
``Bir insan yetiştir, dünyayı değiştir``
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ise yetiştirme yurtlarında yetişen gençlerin ataması vesilesiyle birarada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
``İnsanın çok ama insanlığın kıt olduğu bir çağda yaşıyoruz`` diyen Çelik, ``Bir insan yetiştir, dünyayı değiştir`` anlayışıyla geleceğe yürüdüklerini söyledi.
Dünyaya ve yaşanan olaylara çıkar odaklı değil, insan merkezli baktıklarını ifade eden Çelik, ``Bize göre sosyal devlet, Ankara`da çakılıp kalan devlet değil, aksine 77 milyona kol kanat geren, dünyanın dört bir yanındaki mazlumlara el uzatan ve kimsesizlerin kimsesi olan devlettir`` diye konuştu.
Bu anlayış çerçevesinde bugüne kadar kamuya pek çok atama yaptıklarını vurgulayan Çelik, son 12 yılda 16 bin 474 şehit yakını ve gazinin, 32 bin 301 engelli vatandaşın, 16 bin 792 devlet korumasındaki gencin istihdamını gerçekleştirdiklerini söyledi.
Bakan Çelik, 12 yılda 458 bini öğretmen olmak üzere toplam 1 milyon 440 bin kişinin kamuya yerleştirildiğini belirterek, ``Bu yerleştirmelerden en önemlisini bugün icra ediyoruz. Bütün gençlere hayırlı olmasını temenni ediyorum. 2 bin 375 gencimiz işe başlayacak`` dedi.
Bakan İslam`ın gençlerden ricasına değinen Bakan Çelik de gençlerin KPSS`ye girmeyi ihmal etmemeleri gerektiğine dikkat çekti. Çelik, sosyal devletin gereği olarak bu atamaların gelecek yıllarda da devam edeceğini kaydetti.
Lisans mezunları KPSS sonucuna göre atanacak
Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali Kumbuzoğlu, yapılan atamaların önemine değinerek, kamuya böylesine istihdamlar yapılmasının, yarının emin ellerde bulunduğunun kanıtı olduğunu ifade etti.
Yapılan yasal düzenlemeyle sosyal hizmetler modellerinden yararlanan gençlerin istihdamında merkezi yerleştirme sisteminin geliştirildiğini belirten Kumbuzoğlu, lise ve üzeri öğrenim görenlerin KPSS sonuçlarına göre, ilköğretim mezunlarının ise kura yöntemiyle atanacağını söyledi.
Konuşmaların ardından Başbakan Davutoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı İslam ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik ile kurayı başlattı.
Kura sonucunda isimlerini gören gençleri yanına çağıran Başbakan Davutoğlu, onlarla sohbet etti, fotoğraf çektirdi.
Kura sonucunda, ilköğretim ve ilkokul mezunu olarak istihdam için başvurun bin 750 kişiden bin 730`unun ataması yapıldı. Atama sonuçlarına Devlet Personel Başkanlığı`nın internet sitesinden ulaşılabilecek.