Menemen'in Sesi Gazetesi olarak Birlik başkanları ile başlattığımız Birliğinizin Sesi” söyleşilerimizin ilkini Sol Sahil Sulama Birliği Başkanı Recai Önal'la yaptık. Söyleşimizi suyun memba olan Emiralem Gölet'te gerçekleştirdik.
S.D.B: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
R.Ö: 1963 doğumlu, evli ve iki çocuk babasıyım. İlköğrenimimi Seyrek İlkokulu, ortaöğrenimimi Çiğli Ortaokulu ve liseyi de Buca Lisesinde tamamladım. Yerel yönetimlerde 1992'den 2009'a kadar 17 yıl Seyrek Belediye Meclis Üyeliği, bu çerçevede Büyükşehir yasasıyla kontenjan meclis üyeliği için tarif edildiğimiz için 1 dönem (5 yıl) İzmir Büyükşehir Belediyesinde Meclis Üyeliği ve Tarım Komisyonu başkanlığı yaptım. 2009-2014 yılları arasında da Menemen'de Belediye Meclis Üyeliği yaptım. Toplam 23 yıl yerel yönetimlerde görev aldım. Şu an Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığı görevini devam ettiriyorum.
S.D.B: Kaç dönemdir bu görevi yürütüyorsunuz? Bu yoğun tempoda çalışırken işinizi severek yapıyor musunuz?
R.Ö: Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığı'nda üçüncü dönemim. İşimi gerçekten severek yapıyorum. Bunun da başarıyı getirdiğine inanıyorum. Buraya çok çalışıp emek vererek geldim.
S.D.B: Bize biraz birliğinizin çalışmalarından, ne zaman, kimlerin girişimiyle kurulduğundan bahseder misiniz?
R.Ö: Birliğimiz 1995 yılında belediye kanunu, köy kanunu ve il özel idare kanununa atıfta bulunarak kuruldu. Birliğimizin görevi, membadan mansaba kadar olan suyu vatandaşa iletmektir. 1995 yılında kurulan birliğimizin kurucu üyelerindenim. Daha önce bu işi DSİ yapıyordu. 95'den sonra DSİ sulama birliklerini kurdurdu. Suyu kullananın yönetmesi düşüncesiyle Türkiye genelinde 400 tane birlik kuruldu.
S.D.B: Bu göreve başlarken hedefleriniz neydi? Bugün dönüp baktığınızda bu hedeflerinizin neresindesiniz?
R.Ö: Suyu kullananın yönetmesi kadar güzel bir şey yok. 5393 sayılı Belediye Yasası, daha sonra 5355 sayılı Mahalli İdari Birlikler Yasası, 2011'de de 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu ile yasal statüye kavuştuk. Tabii bazı eksiklikler de oluştu. 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu oluşurken bu işin mutfağında yer aldım. Buradaki bizim temel sıkıntımız suyu membadan mansaba ulaştırırken tesislerimizin çok eski olması. Şu an 45 yaşında olan tesislerimiz ekonomik ömrünü yitirmiş vaziyette. Temel hedefimiz mevcut suyun iletimini sağlarken kanalların bakım onarımını da gerçekleştirmek. Bu işi de mevcut personel ve hizmet alımıyla yapıyoruz.
S.D.B: Şu an halihazırda devam eden çalışmalarınız nelerdir?
R.Ö: Membadan mansaba kadar giden 87 km. ana kanalımız var. 400 km. su taşıyıcı kanalımız var. Tersiyer kanal içerisinde 120 km. DSİ'nin yaptığı tesisler var. 280 km. Köy Hizmetleri'nin yaptığı tesisler var. Mevcut alanda 100 km. kadar drenaj kanalları var. Kendi birliğimizin gücüyle gerçekleştirdiğimiz drenaj kanallarını her 10 yılda bir DSİ'ye temizletiyoruz. Bu çerçevede betonlar da ekonomik ömrünü yitirdiği için mevcut olan tesisin şu anda rehabilitasyonunu yapıyoruz. 13 yıllık başkanlık ve geçmişe dönersek 9 yıllık encümen üyeliği ile birlikte, birlikteki 20 yıllık tecrübeme dayanarak ifade etmek isterim ki, artık bu sulama tesislerinin, kapalı sisteme geçmesi şart oldu. Nehir yatağına su bırakılarak saldım çayıra mevlam kayıra sulamasının bitmesi gerekli. Bilindiği gibi dünyada ve ülkemizde küresel ısınmanın etkileri hissediliyor. Küresel ısınma sadece kuraklık değildir, aşırı yağış şeklinde de seyreder. Haziran ayında yaşadığımız bu yağmurlar da küresel ısınmaya bir işaret diye düşünüyorum.
S.D.B: Bu sorumluluğunuzu sürdürürken en çok karşılaştığınız sorunlar nelerdir?
R.Ö: Ekonomik ömrünü yitirmiş mevcut kanallarda sızmayı önlemek adına yaptığımız bakım onarımla su iletimini sağlarken görevimiz olmamasına rağmen işsizlik sorunu ile karşı karşıya kalıyoruz. Bizim görevimiz vatandaşa iş vermek değil, vatandaştan topladığımız tahsilatla mevcut tesisin rehabilitesini gerçekleştirmektir. Bütçemizin yüzde 30'unu personel giderine ayırabiliyoruz. Şu an 27 personelim var. Hatta bu sayı 34'tü 27'ye indi. Bugüne kadar popülist politika ve fiyat tarifesiyle birlikler maalesef ekonomik gücünü yitirmiş vaziyette. Biz de şu anda Türkiye'de gerçekten örnek gösterilen birlikler arasındayız. İlk beşin içindeyiz. Hiçbir kamu kurum ve kuruluşuna borcu olmayan ve şu ana kadar da yapmış olduğumuz mevcut çalışmalarla son 10 yılda tam 40 bin m3 beton atımı gerçekleştirdik. Türkiye'de de benim kadar bakım onarım yapan birlik yok diye düşünüyorum.
S.D.B: Kuruluşundan itibaren içerisinde yer aldığınız ve her aşamasını yaşadığınız birlik çalışma koşullarınızı bugünle kıyasladığınızda sizce süreç nasıl ilerliyor?
R:Ö: 1995 yılında DSİ bu işi gerçekleştirirken kanallarımız 27 yaşındaydı. Geldiğimiz noktada şimdi 45 yaşında. Tesisler tamamen eskimiş vaziyette. Mevcut kanalların bakım onarımının yüzde ellisini gerçekleştirdim. Diğer yüzde ellisi de 10 yıl içinde gerçekleştirilirse birliğimizin su iletimi konusunda bir sıkıntısı olmaz. Bilindiği gibi suyumuzun membası Salihli Demirköprü Barajı ve Göl Marmara'dır. 140 km. nehir yatağına su deşarjı bırakılarak su gelmektedir. Salihli'de Adalar Regülatörü, Manisa'da Ahmetli Regülatörü, Menemen'de Emiralem Regülatörü ki aynı zamanda bu sistemin bir sigortasıdır. Bu vesileyle bu bölgeyi kapsayan 10 birlik başkanı uyum içerisinde çalışmaktayız. Suyun başında olan suyu alır diye bir kavram yok. Mevcut suyu eşit bir şekilde paylaşıp bitkinin su ihtiyacı talebini bildirerek sulamayı gerçekleştirmekteyiz. Mevcut olan sulama kaynaklarımız 100 bin hektarı sulamakta. 22 bin hektarı Menemen Ovasında, 40 bin hektarı Ahmetli sulamaları Manisa, 20 bin hektarı da Salihli sulamaları. Suyun az olduğu yıllarda kuraklığı çok yaşayan bir birlik başkanıyım. 2007-2008'de bu ovada 25-30 günlük sular verildi. Gerçekten çiftçi zarar gördü. Bu sebeple 10 birlik başkanı da suyu en ekonomik şekilde kullanma bilincindeyiz. Geldiğimiz noktada geçmiş yıldan devirle bir sonraki yıla barajda su bırakıyoruz. En az suyla en fazla tarım alanı sulamaya gayret ediyoruz.
S.D.B: Birliğinizin bağlı olduğu bir üst temsilcilik var mı?
R.Ö: Üst temsilciliğimizin olmaması zaten temel eksiğimiz. Odaların bir üst birliği ve konfederasyonu var. Maalesef sulama birliklerinin bir üst temsilciliği olmadığı için biz de bir dernek kurduk. Sulama Birlikleri Derneği (SUBİDER)dediğimiz bu çatı altında örgütlenme modelini gerçekleştirdik. Bu dernekte iki dönem genel başkan yardımcılığı yaptım. Bu dönem artık görev almadım. Diğer arkadaşlara görev verdik. Bu dernekte görev yaparken doğusu-batısı, kuzeyi-güneyi ile her bölgeden katılan başkan arkadaşlarımız vardı. Bu derneğin amacı bizim gibi sulamalarda kapalı sisteme geçilmesi, tesislerin rehabilitasyonu, TBMM'ye daha çabuk ulaşabilmek, süreci hızlandırmak ve lobi yapabilmek.
S.D.B: 2011'de çıkan sulama birlikleri kanunu bugün ihtiyaca cevap verebiliyor mu?
R.Ö: Bence veremiyor. Neden derseniz? 2011 yılında bu kanun çıktığında 2012-2013-2014 yılındaki denetim mekanizmasında uygulamadan doyan bir takım aksaklıklar çıktı. Keşke bu denetim birlikler ilk kurulduğu günlerde olsaydı. O zaman belki diğer birlikler de zor duruma düşmeyecekti. Türkiye'de ne acıdır ki ülke genelinde 400 sulama birliğinden 250 tanesi zor durumda. 150 tanesi bizim gibi işi profesyonelce yürüten, denk bütçe yapan birlikler ayakta kalabilmektedir. Uygulamadan doyan bu aksaklıklar dilerim kanunda yapılacak bir iki düzeltme ile hükümet tarafından giderilir.
Su Zengini Bir Ülke Değiliz”
S.D.B: Bilindiği gibi tarımsal sulama sizin ana konunuz. Ülkemiz coğrafyasında suyun tarımdaki değeri ve önemi için neler söyleyebilirsiniz?
R.Ö: Can alıcı bir konu bu. Küresel ısınma, hızla artan nüfus ve kirlenme nedeniyle kullanılabilir su kaynaklarımızın azaldığı günümüzde suyun yönetiminde söz sahibi olan Sulama Birliklerine önemli görevler düşmektedir. Ülkemizdeki var olan 400 sulama birliği tarımsal sulamanın yüzde 90'ını gerçekleştirirken, geriye kalan yüzde 4'ünü belediyeler, yüzde 6'sını de kooperatifler gerçekleştiriyor. Ülkemizde şu an kullanılabilir 112 milyar m3 tatlı su potansiyelimiz var. Bunun 44 milyar m3'ünü fiilen kullanmaktayız. Ülkemizde 8,5 milyon hektar sulanabilir arazimizin 5.9 milyon hektarı DSİ tarafından sulamaya kavuşturulmuştur. Şu anda sulamaya kavuşturulacak olan 2.5 milyon hektar arazimiz daha var. Bunun için de kendine en az 25 yıllık bir hedef belirlemiş. Şimdiki tesislerimiz 45 yaşında ise 20 yıl sonra 65 yaşına girecek. Bu vesileyle bizim hızla kapalı sisteme geçmemiz lazım. Bugün itibari ile sulamada en büyük payı tarımsal sulama almakta. 44 milyar m3 suyun 34 milyar m3'ü tarımda, 6 milyar m3'ü içme suyunda ve 4 milyar m3'ü sanayide kullanılmakta. 2023 yılına kadar da 72 milyar m3 tarım, 18 milyar m3 içme suyu, 22 milyar m3 sanayi olmak üzere toplam 112 milyar m3 suya ihtiyaç olacağı hedeflenmektedir. Biz aslında şu anda su fakiri bir ülkeyiz. Tarımda kullanılan bu kadar yüksek oranda su, açık sistemle yarı yarıya düşmektedir. Dünyadaki toplam su miktarının yüzde 97.50'si okyanus ve denizlerde tuzlu, geriye kalan yüzde 2.5'i de tatlı suya karşılık gelmektedir. Uzmanlara göre: suyun azı nimet, çoğu afet, yokluğu da felaket olarak tanımlanır. Bu nedenle hepimiz çok dikkatli davranmalıyız. Bugün kişi başına düşen su miktarı: Güney Amerika'da 23 bin m3, Afrika'da 7 bin m3, Asya'da 3 bin m3, Irak'ta 2 bin m3, Türkiye'de ise 1450 m3'tür. Bu rakamlara göre de bizim suyu bilinçli kullanmamız lazım ki 7 ve 10 yıl arası yaşanan kuraklıkları da hasarsız atlatmış oluruz.
S.D.B: Menemen Belediyesi ve Menemen Belediye Başkanı Sayın Tahir Şahin ile ilişkileriniz nasıl? Gerektiği kadar işbirliği üretebiliyor musunuz? Aynı şeyleri İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Kaymakamlık, valilik, hükümet açısından da değerlendirebilirsiniz.
R.Ö: Menemen Belediyesi, Büyükşehir ve kamu kurumlar ile ilişkilerim gerçekten iyi bir düzeydedir. Belediyecilik tecrübesiyle siyaseti hep araç olarak kullanmışımdır. Önemli olan ne istediğini iyi anlatabilmek ve buraları bir iş kapısı olarak görmemektir.
S.D.B: Bizim kurumumuzdan (Menemen`in Sesi Gazetesi ve Menemen TV) beklentileriniz nelerdir?
R.Ö: Menemen'in Sesi Gazetesi bizler için çok önemli. Sesimize kulak veriyorsunuz. Çalışmalarımızı kamuoyuna sizler aracığıyla duyuruyoruz. Güzel bir sloganınız var: paylaştıkça çoğalırsınız, yazıldıkça anlaşılırsınız, göründükçe ulaşılırsınız. Bu vesile ile 18 yıl önce bu gazeteyi kuran rahmetli Zübeyde Ablamızı da anmadan geçemeyeceğim. Bundan sonraki çalışmalarınızda da başarı dilerim.
Turkan soydas 29 Mayıs 2021 Cumartesi 16:54
|