İzmir´deki kadın muhtarlar çocuk istismarı konusunda geçtiğimiz hafta ortak basın açıklaması gerçekleştirerek şunları ifade ettiler, ?Kaybolduktan bir süre sonra cansız bedeni bulunan çocuklar bu ülkenin alnında kara bir lekedir? Bu lekenin temizlenmesi çocuklarımızın güvenlik kaygısı hissetmeden, canları yanmadan hayatlarına devam edebilmeleri tüm yetişkinlerin boynunun borcudur, her yetişkin bu borcu ödemek ile çocuklara güvenlikli bir yaşam sunmakla mükelleftir?
Çocukların kaybolması kaçırılması tacize tecavüze uğraması canice yaşamdan koparılması her boyutuyla irdelenmesi, araştırılması, sebep olan insanlardan göz yumanlara, zarar gören çocuklardan ailelerine çok geniş bir araştırmayı, zorunlu kılmaktadır.
Önceki yasama yılında TBMM´ne sunulan ?Çocuklara Yönelik Cinsel İstismarın´ araştırılması ve önlenmesi önergesinin reddedilmesini aklımızın almadığını konunun tekrar Meclis gündemine gelmesi gerektiğini halkımızın ve ülkeyi yönetenlerin dikkatlerine sunar, bu toprakların seçilmiş kişileri mülki amirleri olarak konunun takipçisi olacağımızı belirtiriz.
Bu arada, ekranlarda meclis kürsüsünde sarf edilen cümlelerin önemine de dikkatlerinizi çekmek, çocuklar ve kadınlar ile ilgili açıklamaların titizlikle seçilmesi gerektiğini ifade etmek isteriz.
?6 yaşındaki çocuk evlenebilir´ cümlesinin ifade özgürlüğü sayılmasının, ?annen de olsa dizkapağının üstü tahrik eder´, ?genç kayınvalide şehvet uyandırır´ gibi içinde çocuk ve anne kelimeleri ile yan yana olmaması gereken çirkinlikte cümlelerin ekranlarda pervasızca sarf edilmesi, bu ve benzer durumların normalleştirilmeye çalışılması bugünkü yaşadıklarımızın kapısını aralamıştır.
Denetleme sistemi devreye girmeli, tv´lerde pedagog, psikolog ya da çocuk gelişimi uzmanı olmayan kişilerin görüş beyan etmesinin önüne geçilmelidir.
Bir diğer önemli husus da, bu meseleye cezai müeyyidelerin artırılması açısından bakılması. Biz bunun doğru bir yöntem olmadığını düşünüyor, çocukların, kadınların tacize tecavüze istismara uğramadan güvenlikli bir yaşam sürmeleri için önleyici tedbirler üzerinde durulması gerektiğini savunuyoruz.
Yaşananlar bütünün bir parçasıdır, bütünü görmeden parçayı iyileştirmek olası değildir, bizler bu ülkenin mülki amirleri olarak kapsamlı bir çalışmadan yanayız, ailesi ile ailesiz ya da devlet korumasında olan hiçbir çocuğumuzun canının yanmasını, hayattan koparılmasını istemiyoruz.
Hepimizi tarifsiz acılara travmalara boğan çocuklarımıza yönelen vahşete karşı, bir mücadele alanı oluşturamazsak, bu durum insanlığımızı çürüten bir kabul edişe dönüşecektir.
Bu noktada; tüm değerler açısından, örtenlerin, anlaşılmaz kılanların, hafifsetenlerin, mazur görenlerin, ses çıkarmayanların ve önlem almayanların vahşetin dışında olmadığı gerçeğini görüyor, önlem almaya, yaşatmak için politikalar geliştirmeye, çocuklarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz?
Haber: S.Derya BOSUT