MENÜ
İzmir 35°
Menemen'in Sesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
MEKANLAR VE İNSANLAR
Yaşam
14 Ekim 2016 Cuma 08:00

MEKANLAR VE İNSANLAR

Yeni bir sayfadan seslenmek istedik sizlere. Burada anlatmak istedik Menemen´in mekanlarını ve bu mekanlara can veren insanlarını. En güzelinden inşa edersiniz caddeleri, evleri, iş yerlerini, en alasından da dayar döşersiniz oldu mu oldu. Yaş

 

MEKANLAR VE İNSANLAR

Yeni bir sayfadan seslenmek istedik sizlere. Burada anlatmak istedik Menemen´in mekanlarını ve bu mekanlara can veren insanlarını. En güzelinden inşa edersiniz caddeleri, evleri, iş yerlerini, en alasından da dayar döşersiniz oldu mu oldu. Yaşatabilir misiniz? Beden ne kadar yaşarsa ruhsuz; mekanlar da anlamsız kalır insansız ve emeksiz.

Yaşayan mekanları anlatacağız sayfamızdan ve yaşatan insanları.

Kim bu insanlar? Ne yapmışlar? Nasıl başarmışlar?

Sayfamızın ilk konuğu ?Akın Usta?  Ulukent 29 Ekim Mahallesi İstiklal Caddesi üzerindeki mekanındayız Akın ustanın. Kokoreç sever misiniz?

 

?Akın Usta´nın burada olması bir nevi Ulucak´ın kaderini değiştirdi.

 

S.D.B: Kokoreççiliğe ilk başlangıcınız nasıl oldu?

 

Akın Peker:  Tekstil işi ile uğraşıyordum. Fabrikada çalışıyordum. 95-96´lı yıllardan bahsediyorum. Tekstil işi krizlere girip çıkıyordu. Menemen´de oturmaktaydım. Geçim sıkıntısı nedeniyle ek iş yapmam ihtiyaç oldu. Maaşlarımızı düzenli alamaz olduk. İlk olarak Menemen´de arabada Jandarmanın orada cadde üzerinde veya tatlı su denilen yerde vardiyam elverdiğince 1-1,5 yıl kokoreç sattım. Fabrika Harmandalı´da olduğu için gidip gelme daha rahat olur düşüncesiyle evi buraya taşıdım. Aynı arabamı Ulucak´a getirdim. Meydanda yapıyordum. Evim de sokak arasındaydı. O dönemde Ulucak köydü. Buranın sokak aralarındaki suyunun, fırını yani ekmeğinin güzelliğinin bana etkisi çok oldu. Ekmek almaya, su almaya gelenler kokoreci bir deneyelim diyerek zaman içinde müşterilerim arttı. 3 yıl kadar seyyar yaptım.

 

S.D.B: Bir sürü iş yapabilecekken kokoreç nereden aklınıza geldi?

 

Akın Peker:  O dönemde oyuncakta aldım sattım. Sonra kokoreç satmaya karar verdim. Önce gözlemledim. Fabrikada çalışırken üç tekerlekli bir araba resmi çizdim. Yağmur almayacak gibi camekanlı. Öyle derken aynı o şekilde bir araba satın aldım. Gözlemleyerek öğrendim. Çıkış noktam ekonomik sıkıntıydı. Ek iş diye başladım bu kadar ileri gideceğimi düşünmedim. Zaman içinde işimi sevdiğimi anladım. El yatkınlığı da varmış mutfağa. Mutfağa girdim mi her iş elimden gelir. Selanik mühacırıyız. Babaannemler üç beş köyün aşçısıydı.

 

S.D.B: Arabadan mekana ne zaman geçtiniz?

 

Akın Peker: Mekana 2000 yılında geçtim. O sırada fabrikayı bıraktım. Çünkü vardiyaları 12 saate çıkarttılar. Zaten para da alamıyorduk. Ondan sonra devamlı bu işi yapmaya başladık. Üç tekerli arabamızı oraya ittirdik. Bağkur, vergi derken 3-4 yıl arabanın düzenin hiç bozmadım. O çatının içinde yukarısı yağlandı, karardı. Eski ve ahşap bina yangın çıkacak diye çatıyı kaldıralım ve baca sistemi yapalım şeklinde mekan sahibine başvurdum. Öylelikle çatıyı değiştirdim. Çevresini çiçeklendirdim etrafını. Oranın suyu bile yoktu. Suyu taşıyorduk. Tabure üstünde su dolu musluklu bidon vardı. Elimizi orada yıkıyorduk.

 

S.D.B: O dönemde sanırım yavaş yavaş isim yapmaya başlamıştınız?

 

Akın Peker: Öyle. Büyükşehir otobüsleri çalışıyor buraya. Şoförler ve yolcular alıyordu. Baktılar ki herkes alıyor bir şey var biz de deneyelim dedi. Deneyen de bir daha bırakmadı zaten. Orada 2012 yılına kadar hizmet verdim. 12 oradaydım.  Açıktı, rüzgar alır, yağmur alır sıkıntı. İnsanlar arabadan inemez, aileler oturamaz. Ama ben hep dışarda, soğukta. Bayağı sıkıntılı günler geçirdim.

 

S.D.B: Şu an içinde bulunduğumuz son mekana ne zaman geçtiniz?

 

Akın Peker: 2012 gibi burayı satın aldık. Kendi mekanımız. Biraz daha modern oldu. Tam isteğim gibi değil gerçi.

 

S.D.B: Peki ürünlerinizi nereden alıyorsunuz?

 

Akın Peker: Manisa mezbaha, miret var. İki üç mezbahada kesim olduğunda haber ediyorlar. Bir arkadaşım daha var bu konuda benimle çalışan. Bağırsaklar havuzlarda yıkansa da tekrar biz elden geçiriyoruz. Yıkandıktan sonra başlıyoruz sarmaya. Sardıktan sonra da şok odalarında donduruyoruz. İçerde de soğuk hava var. 6-700 tane şiş alıyor. Bu şekilde muhafaza ediyoruz.

 

S.D.B: Günlük kaç şişten başladınız?

 

Akın Peker: Yarım şiş, bir şiş. O zaman çeyrek ekmek 50 kuruştu. 75 kuruştu yarım ekmek

 

S.D.B: Şimdi kaç şiş?

 

Akın Peker: Epey var. Hafta sonları biraz daha fazla.

 

S.D.B: Pazartesileri kapalısınız?

 

Akın Peker: Baktık ki olmuyor. Bir iki bacaklarda damarlardan aldırmaya başladık, varisler oluştu. Boyunda fıtık, kireçleme. Meslek hastalıkları çıktı bir bir. O nedenle pazartesi günleri kapatıyoruz. Pazartesi dışında öğlen 12.00 akşam 12.00 arası açığız. Zaman içinde sistem oturdu. Öğrendiler. Ama unutkanlık da var aaaa bugün pazartesi miydi diye hayıflanıyorlar. Çevredeki diğer mekanlara gidiyorlar. Onların da böylece müdavimleri oluşuyor.

 

S.D.B: İşinize duyduğunuz saygı, gösterdiğiniz özen, istikrarlı gidişiniz, kaliteden taviz vermeyişiniz topluma da güzel bir örnek. Bölgedeki bir sürü insanın ekmek kapısı şimdi burası. Yeme içme anlamında güzel bir çarşı oldu.

 

Akın Peker: Bizde tek ürün var. Köfte istedikleri zaman yan taraftan getirtiyoruz. Izgara diyorlar diğer taraftan, böylece bütün esnaf arkadaşlar sebepleniyor. Ateşi fitilledik, çark böyle dönüyor.

 

S.D.B: Kaç yıl hiç hafta sonu tatili yapmadan yaşadınız?

 

Akın Peker: Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, buraya gelene kadar yapmadım. Aşağı yukarı 12 yıl ya da 15 yıla yakın diyebiliriz.

 

S.D.B: Kaç kişiye istihdam sağlıyorsunuz?

 

Akın Peker: Şu an 7-8 kişi sigortalı var. Öğrencilerden zaman zaman part-time yardımcı alıyoruz.

 

S.D.B: Kapalı ve açık alanıyla toplam kaç metrekare mekanınız?

 

Akın Peker: 135 m2 kapalı alan, 150 m2´de dışarısı var. İçeride soğuk hava depomuz, mutfağımız, soyunma odamız, kadın-erkek tuvaletler bulunmakta.

 

Akın Usta´dan bizde kalanlar

On yıl tekstil işinde çalışıyorken bu sektörde yaşanan krizi görüp bir şey daha yapmalıyım demiş Akın Usta. Bunun için de kendine bakmış önce. Ne yapabilirim? Nasıl yapabilirim? Yeni bir iş, yeni kazanç kapısı. Krizden bir fırsat yaratmış denilebilir. İşini kaybetme riski ona yeni iş fikrinin kapılarını açmış. Yirmili yaşlarında başladığı ilk işine, otuzlu yaşlarda bir yenisini eklemiş ve işçilikten patronluğa giden yolun ilk adımları gelmiş.

Eski ismi Ulucak köyü, tarım hayvancılık yaparak geçinen köy halkı, tatlı su akan çeşmeleri ve meşhur fırını. Menemen´i İzmir´e bağlayan yol üzerinde olma avantajı. Gelip geçerken suyumuzu dolduralım, ekmeğimizi alalım diyen bölge insanı kokorecin kokusuna kayıtsız kalamamış. Suyu ekmeği derken kokoreci, kasabı, diğer yeme içme mekanları... Akın Usta sadece kendinin değil bölgenin de ekonomisini canlandırmış.

Tekstil işçiliğinden patronluğa gelinen yolculukta birçok insana iş kapısı olmuş. Yeni iş yerlerine ilham vermiş. Çalışanlarına istihdam sağlamış. Zamana şartlara teslim olmak yerine zamanı ve şartları doğru değerlendirmiş.

Kendi çizdiği üç tekerlekli seyyar kokoreç arabası, çatı altı serüveni, sıcak soğuk yağmur rüzgar demeden verilen emekler, gecenin 2´sine kadar süren mesailer ve işine saygı. Sonuç kendi mekanı hem de toplam 285 m2 alanda... İzmir´in birçok yerinden Akın Usta´nın kokorecini yemeğe gelen sadık müşterileriyle mekanına ruh katan Akın Usta´dan öğrenilecek çok şey var.

 

(Kutu içinde veya resim altı bir köşede olabilir)

Konu hakkında görüş aldığımız Ulukent 29 Ekim Mahalle Muhtarı Nurgül Uysal da, ?2 dönemdir bu bölgede muhtarlık yapıyorum. Öncesinde eğitimci olarak 1992 Mart 14´den bu güne bu bölgede yaşamaktayım. Yeme içme konusunda bu çevrenin gelişimine tanığım. Taş fırınımız çok meşhur. Ulukent Kasabı en eskilerden, Gökhan Kasap babadan kasap,  ardından Lokman Kasap ile birlikte şimdi bu cadde üzerinde 3 tane kasap ve et lokantası bulunmakta.  Bir de izban istasyonu karşısında Lokman  Kasap var. Kendi besileriyle hizmet veriyorlar. Akın Ustanın kokoreç salonu da bu bölgede . Lokantaya gelen başka alışverişlerini de yapma imkanı buluyor. Bu da ekonomiyi canlandırıyor. Yerelin imkanlarını değerlendiriyorlar?

 

Melek BALSEVEN-S. Derya BOSUT

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Menemen'in Sesi