MENÜ
İzmir 35°
Menemen'in Sesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Mekanlar ve İnsanlar (Melek BALSEVEN & S.Derya BOSUT)
Güncel
19 Ocak 2017 Perşembe 20:14

Mekanlar ve İnsanlar (Melek BALSEVEN & S.Derya BOSUT)

Mekanlar ve İnsanlar köşemizi bu hafta Gökçe Tuhafiye&Parfümeri´ye ayırdık.

 

Mekanlar ve İnsanlar köşemizi bu hafta Gökçe Tuhafiye&Parfümeri´ye ayırdık.

 

S.D.B: Öncelikle sizleri tanıyabilir miyiz?

Ayşe Gökçe: Benim babam memurdu. Görev nedeniyle bulunduğu Kars´ta 1968 yılında dünyaya geldim. 1978 yılında Diyarbakır´dan Helvacı köye geldik. Son görev yeri olan Helvacı´da emekli oldu. Helvacı´ya yerleştik. Artık Helvacı köylüyüz diyebilirim. Annemler hala orada. 89´da Şemikler´e evlendim. Şimdi Egekent2´de oturuyorum. Eşimin pazarcı olması sebebiyle bu işlere girdim. Öncelikle pazarlarda parfümeri işi yapıyordu. Şimdi hırdavat üzerine çalışıyoruz. Çocuklarım biraz toparlandıktan sonra eşime yardım amacıyla pazarcılıkla işe başladım. O zamanlarda pazarlarda kadın yoktu.

Sevda Güven Sökükçü: 1978 Kayseri doğumluyum. Bir oğlum var. Gelin görümceyiz. Yıllardır abla ile beraber çalışıyoruz. Daha önce Şenaslanlar´da Muzaffer abinin yanında çalışıyordum. Oğlum 4 aylıktı. Ayşe ablaya yardım etmek için pazarlara gittiği günlerde haftada 2 gün ile başladım. Benden önce haftada 2 gün dükkanı kapatıp pazarlara giderdi. Sonra bir baktım ki hep buradayım. Hiç bilmediğim bir iş olduğu için önceleri telefonla hallediyordum. Şimdi büyük cesaret diye düşünüyorum. Yardımla başladım bu işe.

 

S.D.B: Pazarlardan bu dükkan işine geçiş, yün işini seçmeniz nasıl oldu?

Ayşe Gökçe: Bu işe girmemiz tamamen tesadüf oldu. Yünle hiçbir alakamız bile yok. 2002´de hiç unutmam Güler Tuhafiye gel sana dükkan açalım, komşu ol bize dedi.  Burayı bulmamız bile tesadüf oldu. Baştan beri bu dükkandayız. Burayı ilk açtığımızda ne gider düşüncesiyle birkaç parça pazardan mal koyduk. Pazardaki toptancımız yüne dönmüş. Size yün vereyim yün satın dedi. Öylece başladık bu işe.

 

M.B: Dükkanı açarken ne satacağını bilmeden mi açtın?

Ayşe Gökçe:  Evet. Pazar tezgahında, depoda ne varsa onun koyarız demiştik. Çok küçük düşündük. Toptancının yünü tavsiye etmesiyle öylece başladık. Allah utandırmadı çok şükür. 15 senedir aynı mekandayım. Menemen´de bir potansiyelimiz oluştu.

 

M.B: Şöyle bir dükkana baktığımda bigudiden şampuana, parfümeriden düğmeye, iğneden ipliğe ve yüne kadar her şey var. Hangi ürünleri satacağınızı ve ürün çeşitliliğinizi neye göre belirlediniz?

Ayşe Gökçe:  Arz talep meselesi daha çok. Müşterinin isteğine göre ürün çeşidimiz şekilleniyor. Yoğunluk yün üzerine, yazın kozmetik genelde. Dükkan küçük zaten alabildiği kadarıyla bir şeyler satıyoruz. Bir şeyin burada olması da şart değil. Ayşe abla ayarlar deniyor. Bu yönümüzle herkes bizi bilir. Pazarcılıktan dolayı geniş bir çevremiz var.

Bir hafta bekler müşteri. Bizim çalışma sistemimiz farklı. Ama getirebileceğimiz şeyin sözünü veririz kesinlikle.

 

M.B: Siz de yok yok sanırım. Yılların tecrübesiyle oluyor bu biraz da.  Ürünlerinizi nerelerden alıyorsunuz?

Ayşe Gökçe:  Eşim Ali haftanın 3 günü çarşıda. Toptancılarda. En büyük desteğimiz aslında O. Biz ne desek getiriyor. Biz sadece satıcıyız. En büyük pay eşimde. Bu arada ayağımıza gelen toptancılar da var.

 

M.B: Pazar işi hala devam ediyor mu?

Ayşe Gökçe:  Ediyor. Eskifoça, Yenifoça ve Aliağa pazarlarına gidiyorum.

 

M.B: Keyif alarak da yaptığınız bir iş sanırım?

Ayşe Gökçe:  Gerçekten çok severek yapıyoruz. Bizim gibisi azdır. Bizi görenler hala bıkmadınız mı, oturun artık evinizde diyor. Aslında ne kadar yorucu ve sıkıntılı. Sabah çok erken kalkıp, geç saatte bırakıyoruz.

 

S.D.B: Yün satışları mevsimsel sanırım. Yaz döneminde ne satıyorsunuz?

Ayşe Gökçe:  Zengin yün çeşitlerimiz yanında kozmetik üzerine saç boyaları ve aksesuarlar yazın da satılıyor. Yazın inanın yün bile satılıyor. Bebe grubunu satıyoruz. Masraflarımızı çıkıyoruz yazın bu şekilde.

 

M.B: Geçmişte bir dönem el örgüsü taşra işi gibi görülürdü.  Ama şu an el örgüsü kıymete bindi. Nedenleri ne sizce?

Ayşe Gökçe:  En büyük sebebi el sanatlarına yönlendiren TV´deki kadın programları. El işleri dünya çapında da ilgi görüyor. Dünyaca ünlü bir manken kırkyamadan yapılan bir elbise giymiş TV´de gördüm. El işlerine dünya çapında da dönüş var. Doğal yaşama ve eskiye dönüş yaşanmakta. Üretici hanım sayısı da çok arttı. Ekonomik anlamda alım gücünün düşmesi, komşulukların eski yoğunlukta olmaması nedeniyle kadın eve kapandı. Meşgul olacak uğraş arıyor. Hem de aile bütçesine katkı sağlıyor. Buralarda dışarıdan göçte çok. Çevreye alışıncaya kadar ne yapsın insanlar. Bu işlerle oyalanıyor. Bu ülke kadınlarımız sayesinde ayakta kalıyor bence. Kadınlarımız genelde çok tutumlu. Yoktan var ediyorlar. Hep mutlaka yastık altı vardır.

Sevda Güven Sökükçü: Özellikle gençlerde el örgüsüne dönüş var.  Bir de bu yıl oyuncak yapımı çoğunlukta. İnternetten satış da yapıyorlar. Yünden çocuk oyuncaklarını tığla veya şişle yapıyorlar. Peluşların yerini yünden yapılmış kukla, ayı, tavşan aldı. Magnet yapıyorlar. Tepsiler süslüyorlar. Doğum günü süsleri gibi çalışmalar yapılıyor.

 

S.D.B: Bundan sonrası için planlarınız var mı?

Ayşe Gökçe:  İkinci bir şube düşünüyoruz. Yeri henüz belli değil. Ama muhtemelen burada değil. Ama biz ayrılmayız. Oğlum durabilir. Aynı yolda devam ederiz.

 

M.B: El örgüsü bebek yelekleri gördüm. El örgüsü bilmeyenlere satıyorsunuz sanırım. Bunları kimler yapıyor?

Ayşe Gökçe:  Annem yapıyor. Annemin el emeği göz nuru var. Ne kadar büyük bir sevgi ve özenle bunları ördüğünü görmenizi isterim. Gözleri de çok sağlıklı değil ama ütüsü bozulmasın diye eskisi gibi yastıkları üzerine koyar. Bana da on kere tembih ediyor aman ütüsü bozulmasın diye. Kafam dağılıyor diyor.

 

M.B: Kafam dağılıyor dediniz ya ben de bir örgü sever olarak kadınlarımıza antidepresan alacaklarına ruhlarını dinlendirmek, üretmenin mutluluğunu yaşamak için keyif aldıkları meşguliyetlerle uğraşmalarını öneririm.

 

Ayşe Gökçe:  Çocuklar da bile büyük bir heves var. 15 tatil geliyor ya, tığ, şiş, renkli ip alarak tatile hazırlık başladı. Yazın işleme, dantel.

 

S.D.B: Peki daha büyük bir dükkana geçmeyi düşünmüyor musunuz?

Ayşe Gökçe:  Kesinlikle hayır. İşimi, dükkanımı, mahallemi, komşularımı çok seviyorum. Müşterilerimiz de alıştı.

 

BİZDE KALANLAR

Küçük bir dükkan, raflarda dizi dizi renk renk yünler, iğneden ipliğe, tırnak makasından, parfüme hatta artık bulamam dediğin bigudi çeşitlerine kadar her köşesinde farklı bir zenginlik var. Kadın emeğini üretime dönüştürecek birçok araç gereç sığmış bu gönlü geniş mekana. 2002´den beri bu mahallede ve bu dükkandayım diyor Ayşe Hanım. Komşularını, müşterilerini, yaptığı işi ve hayatını seviyor. Ayşe Hanım ile Sevda Hanım gelin görümce yol arkadaşlığı yapıyorlar işlerinde. Onlar müşterilerinin eğilim ve beklentilerine göre ürünleri belirleyip müşteri ile buluştururken, Ayşe Hanım´ın eşi Ali Bey de dışarda tedarikçileri geziyor ürün çeşitliliği için emek ve gayret gösteriyor, aile dayanışması bu kadar da değil anneleri de el örgüsü bebek yeleklerini sevgiyle ilmek ilmek örüp satışa hazır hale getiriyor. Haftada üç gün pazar tezgahlarında Ayşe Hanım da eşine destek. Artık kadınlar eskisinden daha çok el işlerine merak sardı hatta evde üretip internette satışını yapan birçok müşterimiz var derken üretim zincirindeki yerlerinden memnunlar. Televizyonda el işlerine yönelik programların artmasının da önemli rolü olduğunu belirtiyorlar. Üreten ve de emeğini kazanca dönüştüren kadınlarımızın artmasını ve bu güzel insanlara işlerinde bereket dileyerek ayrılıyoruz mekandan.

 

Foto4: Menemen´in eski esnaflarından,dükkan sahibi Mehmet Siper´i de görüntüledik.

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Menemen'in Sesi