S.D.B: Öncelikle Hüseyin amca seni kısaca tanıyabilir miyiz?
Hüseyin Sevinç: 1936 yılında Çıtak köyünde doğdum. Köy okulunda ilkokulu bitirdim.
İlkokuldan sonra köyde kahvecilik yaptım. Babam kahveci idi onun yanında çalıştım. Çobanlık yaptım. Her işi yaptım diyebilirim. Menemen´e geldikten sonra bulaşıkçılıkla işe başladım.
S.D.B: Pastacılık nasıl başladı peki?
Hüseyin Sevinç: 64 yılında pastacılığa Ümit Pastanesinden Ümit Uysal, Veysel Çalışkan, Saffet Şenol, Hüseyin Sevinç ortaklığı ile başladım. 1966 yılına kadar ortaklık sürdü. O arada Ümit Uysal, Saffet Şenol ve ben ayrıldık, Ümit Pastanesi şimdiki ortaklarına kaldı. 68 yılında Saffet Şenol ile ben yeniden sıfırdan İpek Pastanesine başladık. 87´ye kadar Saffet Şenol ile ortaklığımız devam etti. Saffet başka işlere girişince, sonra kardeşi İbrahim Şenol, Üzeyir Şenol, Eyüp Uzunkavak´la, Emre pastanesi sahibi Fesih Taşdemir, Sabık Yamaner´le, şu anda da yaklaşık 20 yıldır oğlum Ercan ve yeğenim Süleyman Sevinç´le 3 ortakla devam ediyoruz.
M.B: Neden İpek?
Ercan Sevinç: Pastaneyi açarken mekanın mülkiyet sahibi Muharrem Arda siz ortaksınız isme karar vermemişsinizdir, ipek gibi yufkalarınız olsun diyerek bu ismi önermiş. O gün bugündür pastanemizin ismi ipek. Bizim soyadımızı da çoğu ipek biler.
S.D.B: Hangi ürünlerde iddialısınız?
Ercan Sevinç: Dondurmada iddialıyız. Ana maddeler dışında hiçbir şey kullanmıyoruz. Sadece salep, süt, şeker. Salepten salebe de fark var. Dışarda sentetik salep kullanıyorlar, kilosu 3 lira. Bizim kullandığımız 480 lira. Ama tadı farklı. Renklendirici, tatlandırıcı yok. Bizim iş damaktan geçiyor. Dünyadaki en büyük kimya laboratuarı ağız ve burun. Meslekte her türlü yöntemi deneyen biri olarak bunu söyleyebilirim. Yanlışı yaparak doğruyu buldum. Onun için her şeyi düzgün yapmak çalışıyorum. Gıda, hile kaldırmıyor. Bir de börekte bir biz bir de Ümit Pastanesi isimdir. Müşterilerimiz tamamen dışarıdan. Büyük siparişler telefonla ayarlanıyor. Özellikle Aliağa´daki fabrikalar.
M.B: Hedeflediğiniz noktaya ulaştınız mı?
Ercan Sevinç: Çarkımızı çeviriyoruz. Kafa kafaya gelsin yeter. Babamın da dediği gibi esnaflık yapıp çok zengin olmak yok artık. Eski kazançlar geçti, masraflar çok yüksek. Ama iyi esnaflık yapıp, itibarlı yaşamakta var. Seçim kişiye kalmış. Bizim işte tat yanında işin yüzde ellisi de güler yüz, tatlı dil unutmamak lazım. Yaptığımız işten eminiz.
M.B: Düğünlerde maket pastalar hiçte hoşuma gitmiyor. Gerçek pasta olamaz mı?
Ercan Sevinç: İsteğe göre biz de düğün pastası yapıyoruz ve maket kullanıyoruz. Bir kere maket çok kaliteli. Maketin kalitesine hiçbiri ulaşamaz. Gerçek pastayı gören el değdiriyor. Sıkıntılar, tartışmalar hatta kavgalar bile yaşandı eskiden. Şimdi maket pasta sahnede kesiliyor adet olduğu üzere, arabadan kesilmiş pasta çıkıyor. 5 dakikada dağılıyor. Hiç kimse bizden bir istekte bulunamıyor. Kendi çocuklarımın düğünü bile olsa maket yapacağım. Yapacak hiçbir şey yok.
M.B: Baba, amca, yeğenler, kuzenler herkes pastacılıktan geçmiş. Peki gelecek kuşaklar için ne diyebilirsiniz?
Ercan Sevinç: Yapmak isterlerse yapabilirler. Büyük kızım mimarlık okuyor. Küçük kız da ona koridor yapacaktır. Yeğenlerimiz var. Yapmak istiyoruz derlerse neden olmasın. Ya da yanımızda çalışanlar. Her türlü desteği vermeye hazırız. Gönül ister ki bu mekan devam etsin. Mülkiyet bizim olduğu için tek kiramızı verirlerse babalık ağabeylik yaparız. Her gün 30 senedir 5´te gelirim. İlk düzen kurulur. Düzen onu gerektiriyor bizim işte.
S.D.B: Bundan sonra da aynı düzen içinde mi devam edeceksiniz? Farklı hedef ve planlar var mı?
Ercan Sevinç: Çok büyümek gibi bir hedefimiz yok. Gelen insanlara iyi hizmet edelim bir de yolda giderken yere bakmayalım. Babamı Menemen´de tanımayan yok, bisikletinin üstünde. Adını bilmeyen ya Çıtak´lı, ya Yörükoğlu diyor. Dükkanı ilk günkü hali ile bu zamana getirdik. 72´den bu güne.
S.D.B: Bu arada Hüseyin Amca bisikletin kaç yaşında?
Hüseyin Sevinç: 1983´den beri. Çok hoş bir şey. Ona kıyamam. Direksiyonu da biraz yüksek. Çok rahat. Evden işe, işten eve onla giderim.
Ercan Sevinç: Hiçbirimizin arabasına binmez. Onun bisikleti var. Çok enteresandır. 3-4 sene önce bir gün burada trafik sıkışıyor. Babam arabayı çalıştırmış, çekmiş. 23 senelik evliğiz benim hanım bir görmüş. Baban araba kullanıyor diye bana geldi. Nasıl kullanmaz, 1976 yılından beri ehliyeti var dedim. Haberim yok, hep bisikletle gördüğüm için araba kullandığını bilmiyorum dedi. Öyle enteresan bir olay yaşadık.
S.D.B: Maşallah bu ileri yaşta ilk günkü enerji ile nasıl çalışıyorsun Hüseyin Amca?
Hüseyin Sevinç: Evden çıkarken sağlığıma kavuşmaya gidiyorum diyorum hanıma. Evde barınamam. O kadar seviyorum çalışmayı. Mesela 12 Eylül 1980 döneminde gece en geç 12´de mekanlar kapanmak zorundaydı. Her gece 12´yi kaçırdığım için karakola ifade almaya götürüyorlardı. Sabah 10.30´da geliyorum işe gece 1´e kadar. Tam 16 saat buradayım. Sağlığım çok iyi. Hiçbir şikayetim yok. Çalışma bana hayat veriyor. Tezgah üstündeki bez var ya o benim arkadaşım.
Ercan Sevinç: İlginç bir detayı da anlatmak isterim. Anne babaların dediği beddua tutar derler. Eşim çocukken düğüne gittiği zaman pasta yemeği çok sevdiği için pastacının peşinden koşarmış. Annesine bu konuda çok eziyet ettiğinden inşallah bir pastacı ile evlenirsin diyor annesi de. Hakikaten annesinin dediği gibi sonuç ortada.
Berna Sevinç(Ercan Sevinç´in eşi): Ben arkasında görünmeyen desteğim. Her ne kadar dükkan işine girmesem de her şeyi idare eden hanımlar oluyor. Meryem annem de aynı şekilde. 5´te her gün kim kocasını yollar. Düğün, bayram hiç fark etmez. Herkesin harcı değil.
BİZDE KALANLAR
Bir koca çınarın gölgesindeydik. Yüzünde huzur, sesinde sıcaklık, ortamda samimiyet vardı. Hüseyin SEVİNÇ. Seksen bir yaşında bir delikanlı. Ustaların ustası, mesleğinde birçok usta yetiştirmiş, yetiştirmeye de devam ediyor. Dile kolay elli yılı aşkındır sürdürdüğü meslek hayatına birçok ortak sığdırmış, hepsiyle iyi ilişkiler içinde olmuş ve de yolları ayrıldığında bile o dostluğu bozmamış. Bölünerek çoğalmışlar, sevgiyle devam etmişler yollarına. Alışkanlıklarına ve geleneklerine bağlı bir hayatı aile olarak sürdürmeye devam ediyorlar. Oğlu Ercan ve yeğeni Süleyman da hem ortaklık hem de geleneksel İpek Pastanesi ürün ve hizmet geleneğini sürdürüyor. Aynı mekan, aynı ürünler, aynı tatlarla. Zamana inat günde 16 saat çalışıyor Hüseyin Usta, yıllardır emektar bisikleti ile gidip geliyor işine. Klasikleşmiş bir mekanın güzel insanları içlerindeki huzur ve coşkuyla paylaştılar hikayelerini. Başta Hüseyin amcaya ve onunla birlikte Menemen´in klasik tatlarını bugüne getirmiş bütün ustalara saygı ve şükranla teşekkür ediyoruz. İşlerinde bereket, mekanlarında sağlık ve huzur dolu günler diliyoruz.
Foto5: İpek Pastanesi´nin 1972´deki açılışından bir kare
Foto6: Hüseyin Sevinç´in pastacılığa başladığı 64 yılına ait bir kare