Bu hafta Mekanlar ve İnsanlar köşemizi Elit Doğa İnşaat ortaklarından Halil Akbulut ile Koray Karslı´ya ayırdık.
S.D.B: Öncelikle sizleri kısaca tanıyabilir miyiz?
Halil Akbulut: 1968 Menemen doğumluyum. Çocukluğum yurt dışında geçti. 1980 yılında darbeden evvel Menemen´e döndük. Ben kaldım ailem tekrar döndü. Menemen´de eğitim hayatıma devam ettim. 9 Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü mezunuyum. 1993 yılında özel sektörde iş hayatına başladım. 2005´de bu firmayı devraldım. 2011´den beri de Koray´la beraber ortağız burada.
Koray Karslı: 1987 yılında Kocaeli´de doğdum. 10 yaşında buraya geldim. İlkokula Kocaeli´de başladım. İlk, orta ve liseyi Menemen´de tamamladım. Daha sonra askere gittim. Askerden geldikten sonra Halil beyle ortak bu işe başladık. 6 senedir ortaklığımız güzel bir şekilde devam ediyor.
M.B: Okuldan mezun olduktan sonra ne iş yapacağınıza nasıl karar verdiniz?
Halil Akbulut: Aslında inşaat benim çok severek tercih ettiğim bir bölüm değildi, son tercihimdi üniversitede. Ailede de bu işlerle uğraşan yoktu. Daha çok elektrik-elektronik, bilgisayar mühendisliği bölümlerini ön sıralara yazmıştım. Son tercihim olarak girdim, mezun oldum. Sonra da 13 yıl özel sektörde çalıştım. Saha mühendisi ve son aşamada proje müdürü olarak çalıştım. Hatta Menemen´de de ufak tefek eserlerimiz var. Resmi işler yaptık daha doğrusu. Bildiğiniz gibi belli bir zamandan sonra özel sektörden ayrılmak istiyorsunuz.
M.B: Bir an sizi düşündüm, ilk mezun olunca ekmek kazanmak adına mecburen özel sektör tercih ediliyor. Belli bir tecrübe ve doyuma ulaşınca sanırım insan daha farklı bir şeyler yapmak istiyor diye düşünüyorum. Ne dersiniz?
Halil Akbulut: Bizim sektörde uzun vadeli çalışabiliyorsun özel sektörde bir firmada, veya proje bazında kısa vadeli çalışabiliyorsun. Zaman içinde tabiî ki belli bir seviyeye geliyorsun ve tecrübe kazanıyorsun. Ticareti öğreniyorsun. Her meslekte bu böyle. İşin içine girince öğrenmeye başlıyorsun. Zaman içinde, ben de başkasının yanında çalışmaktansa ufak bir sermayeyle yola çıktım.
M.B: Ben bu işi daha iyi yaparım duygusuna kapılmışsınızdır muhakkak?
Halil Akbulut: Yine iddia ediyorum. Sektörümüzde, Koray´ın da aile yapısı inşaatçılıktan geldiğinden 40 yıllık-50 yıllık inşaatçı tecrübesiyle, biz de mektepten geldiğimiz için birçok insandan daha iyi yaptığımızı düşünüyorum ben.
S.D.B: Bu kadar avantaja rağmen sizi sektörde zorlayan durumlar da vardır muhakkak?
Halil Akbulut: Mesela benim 200 milyon param var. Bir de bunu bankaya koyarsam iki yılda 20 bin lira faiz alırım. Başlayayım müteahhitliğe. İki sene sonunda 250 milyon yaparsam o parayı öpüp de başıma koyarım diyenler kaliteyi bozuyor. Yoksa inşaat firmaları arasında rekabet olduğunu zannetmiyorum Menemen´de.
M.B: Bu arada Menemen´de kaç tane büyük inşaat firması var?
Halil Akbulut: Bu işi hakkıyla yapan firma sayısı 15-20´den aşağı değildir. Bunlar kurumsallaşmış, iyi firmadır. Herkes kendi kalitesi ile yarışır. Bir örnek verecek olursam bundan 15 yıl öncesine kadar müteahhit binayı yapardı, size satardı, sen içine girmeden evvel, bugünün parasıyla bir 50 bin lira daha masraf yapardın. Ama şimdi öyle değil. Şimdi eve girdiğin zaman en az 10 sene tadilat yapmadan yaşayabiliyorsun. Bu da inşaat firmalarının birbiri ile kalite rekabetine girdiğini gösteriyor.
M.B: Bu konuda bir haklı rekabet var bir de haksız rekabeti de unutmamız gerekiyor.
Halil Akbulut: Atıyorum mesela terzi adam bir de inşaat işi yapayım deyince olmuyor. 200 bin liramı 250 yaparsam yeter bana. Ama biz yüzde 10-20 ile yaşayabilecek firmalar değiliz. Çünkü istihdam sağlıyoruz, çevreyi güzelleştiriyoruz, esnafın kalkınmasını sağlıyoruz. Sadece kendimiz kazanmıyoruz. 150 çeşit kalem var. Menemen´de en basitinden 150 kişi ile iş yapıyoruz. Bunlar hep maliyet olarak ekleniyor.
M.B: Kentsel dönüşüm konusunda yapmayı planladığınız çalışmalar var mı?
Halil Akbulut: Şu an bir projemiz var ama görüşme, planlama, arsaların durumu ile ilgili doneler toplanma aşamasında. Ama Menemen´deki kentsel dönüşüm ile ilgili iki çok büyük bölge riskli alan ilan edildi ve 2013´ten beri kalem oynatılmıyor. Ahıhıdır Mahallesinden Şehit Kemal Okulu duvarına ve Kubilay Anıtına kadar bu bölge yani Esatpaşa, Tülbetli, Zafer, Kazımpaşa ve Ahıhıdır Mahalleleri riskli bölge ilan edildi. Bu alan inşaata yasak bölge haline getirildi. Bunun yanı sıra Belediyemizin ufak bir uygulaması var. Mermerli Mahallesi ve Camikebir Mahallesinde. Orada da ufak bir tıkanma söz konusu. Dolayısıyla yeni arsalar üretilmiyor. Zaten Menemen´de bir sıkışma var. Bunun yanı sıra inşaat mühendisi olarak zamanında düşük teknoloji yapılmış 5 katlı binaları riskli görürüm. Mesela şu an Sevgi Yolundaki apartmanların birçoğu risklidir. Atıyorum 20 aile yaşıyor burada 4´er kişiden 80 kişi eder. Ama ne hikmetse bunlar riskli ilan edilmedi eski Menemen diye bilinen kerpiç, yığma binaların bulunduğu bölge riskli ilan edildi.
Koray Karslı: Mesela sevgi yolunun bir tarafı riskli alan bir tarafı değil. Bu tarafı deprem bölgesi bu tarafı değil deniyor.
Halil Akbulut: Caddenin solu riskli bölge ilan edildi, sağı edilmedi. Bir tarafta inşaatına devam edebiliyorsun, bu tarafta inşaata devam edemiyorsun. Kentsel Dönüşüm ile ilgili çok farklı sıkıntılar var. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından o bölgeye imar verilmesi yasaklandı. Çözümü uzun zaman alacak bir konu.
M.B: Onun için yatırımlarınızı farklı alanlara yapıyorsunuz herhalde?
Halil Akbulut: Şu an sahil kenarlarında yatırımlarımız var. Yeni Foça´da ve Menemen dışında çalışmalarımız var. Yeni Foça´da 10 tane villa bitirdik.
M.B: Elinde bir miktar para var, yatırım yapmayı isteyen vatandaşa ne önerirsiniz? Nereleri tercih etsinler?
Halil Akbulut: Ev veya yazlık alabilir. Arsa satışı pek yok. Herkes kat karşılığı vermeyi düşünüyor. Yer derseniz insanların tercihine göre bu değişiyor. Bir bölümü tarımsal, bir bölümü kozmopolit. Ona göre insanlar belli bölgelerde toplanıyor. Şu an en bakir yer Koyundere ve şu an arsa payları düşük, ama biz Koray´la bu işe başladığımızda Ulukent aynı durumdaydı, 5 yıl evvel arsa payları 7-8 bin lira iken şu an 100 bin liraları buldu daire başı arsa payı. Tabii Koyundere´nin de öyle olmayacağı anlamına gelmiyor bu. İzmir şehri kuzeye doğru kayıyor. Güneyde Tahtalı barajı havzasına, doğuda Bornova- Işıkkent´te sanayiye dayandı. 10 sene sonra Bergama´ya kadar yolu var. Şimdi Karşıyaka-Menemen arası birleşti. Hiç unutmam ben üniversitede okurken hocam vardı, öldüyse rahmet eylesin, yaşıyorsa kulakları çınlasın İzmir kuzeye doğru gelişecek derdi. 30 sene önce bunu bilmiş.
M.B: Tarım alanlarının iskana açılması beni çok üzüyor en sonunda ne yiyeceğiz betonları mı? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Halil Akbulut: Bu konu hepimizi çok üzüyor. 80´li yıllarda ANAP iktidarı döneminde müthiş bir kooperatifçilik hamlesi yapıldı. Arsa üretmekte o zaman ki belediyeler bence çok büyük hata yaptı bence. Tarımsal alanları imara açmak çok büyük yanlıştı. Planlama yapılamadı. Zaten en büyük eksiğimiz de bu değil mi? 50 sene sonrasını düşünemiyoruz. Planlamamızı siyasetimize göre yapıyoruz. Bizlerin çocukluğunda Kasımpaşa Mahallesini hatırlarsınız. Orada bir tane muhtarın evi vardı. Geri kalan erik, nar bahçesiydi, sebze dikerlerdi. Tren yoluna kadar çok verimli tarım toprağıydı orası. Hayatımdan bir örnek verecek olursam askerden sonra çocukluğumun geçtiği Avustralya´ya gidip gezdim. Orada yaşayan akrabalarım var. Bizim yaşadığımız semte gittik. Onlar kayboldu ben yolu tarif ettim. Hiçbir şey değişmemiş, yollar aynı. Bizim gibi 3 senede bir kaldırım değişmez, alt yapısı çözülmüş. Maalesef bu Türkiye´de olamıyor. Anlatıyorlar, mevcut belediye binasından Çanakkale Asfaltına ip gibiymiş. Onun arsasına dokunmayalım, bunun arsasına dokunmayalım diyerek bu hale gelmiş.
M.B: Bu işe yeni başlayacaklara önerileriniz neler?
Halil Akbulut: Yapmasınlar dert sahibi olurlar. Şaka bir tarafabizim iş karşıdan kolay geliyor. Çok para kazanıyorlar denerek bu işi bilen de yapıyor bilmeyen de veya yapıyor gözüküyor. Hatalar oluyor. Vatandaş arsasını veriyor birine canı yanıyor. Gelir bana sorar ne yapayım diye. Verdikten sonra niye bana sorarsın ki? Vermeden önce gel ki yönlendirelim. Müteahhit her zaman Türkiye´de toplumun rantını yiyen bitiren biri olarak gözükmüştür. Oysa sözleşme gereklerini yerine getirdiğinde sorun yaşanmıyor. İstekleri iyi dinlemeli, yenilikleri ve yasal zorunlulukları yakından takip etmeliyiz bizim meslekte.
M.B: İnsanların sizden ev alırken sizi tercih etmelerinin en temel nedeni ne olabilir?
Halil Akbulut: Kalite, sözün arkasında durmak. Ufak tefek sorunlar çıkmıyor mu? Çıkmaması mümkün değil. Sorun kimden kaynaklansa da ilgileniyoruz. Sorunun kaynağını tespit ediyoruz öncelikle ve müdahale ediyoruz. Bizden kaynaklı her şeyin arkasındayız. İnsanlara son olarak tavsiyem bizim sektörde firmanın sağlamlığı çok önemli. Soruştursunlar. Müşteri ile olan diyaloglarına baksınlar. Geçmişteki işlerine baksınlar. Sözlerinin arkasında duruyor mu ona baksınlar. Önemli olan bunlar.
Koray Karslı: Menemen ne kadar büyüse de açıkçası ufak bir yer. En ufak bir hatada bile herkesin haberi olabiliyor. İlgilenmek ve büyük-küçük demeden işinin arkasında durmak çok önemli. Yoksa bu sektörde yol alamazsın. Dayanma gücü de önemli bir unsur bu işte. 6 yıldır bu işte beraberiz. Ailemden öğrendim gibi inşaat sonunda insanlarla helalleşerek ayrılmaya özen gösteriyoruz. Sonra bir güler yüz göstermesi, hakkını helal etmesi bize yeterli. Her şeyin yanı sıra bu işin yapan insanda biraz da Allah korkusu olacak bir kere.
BİZDE KALANLAR
Kışın sert yüzü, kar, buz, soğuk böyle bir havada köşemizi hazırlamak için çıktık yola. Mevsime inat girişinde rengarenk çiçeklerle botanik bahçesi tadında bir ofis. İşimiz inşaat, bildiğimiz, tecrübemiz olan ve eğitimini aldığımız işi yapıyoruz diyorlar. İki ortak, Halil Bey inşaat mühendisi, fakülte sonrası 13 yıl kurumsal şirketlerde oldukça ciddi bir tecrübe biriktirmiş. Koray Bey babadan inşaatçı, aile geleneğini alanda sürdürmüş. Bir mektepli alan tecrübesini ve birikimlerini; bir alaylı aile geleneğinden gelen mesleki mirasını ortaya koymuş 6 yıldır ortaklıkları gayet uyumlu, başarılı bir şekilde devam ediyor. En büyük sermaye bilgi ve birikim diye bakınca gerçekten çok iyi bir sermaye ile başlamışlar diye düşünmeden edemiyor insan. Sağlam başlangıçların sürdürülebilir bir işe dönüştürülmesi için öngörü ve gündemi takip etmek, tüketici eğilimlerinden haberdar olmak gerekiyor, yoğun çalışma temposu, doğru tedarikçilerle bağlantılar da sektörün gereği diye vurguluyorlar. Haksız da değiller, en az 150 farklı iş kalemi olan bir alandan bahsediyoruz. İnşaat deyip de geçmemek lazım. İşimize ve kendimize saygımız var sonuçta insanlara bir hayat sunuyorsunuz diye anlatıyorlar faaliyetlerini. Yaşam alanı, çalışma alanı, güvenlik, kalite, konfor, tercihler ve isteklerin sınırı yok, elbette ki bütçe dahilinde olduğunu da belirterek. Bildikleri ve donanım sahibi oldukları işi mesleki etik anlayışında sürdürme mücadelesi veren bu başarılı ortaklığın daim olmasını dileyerek mekandan ayrılırken çiçeklere bir daha baktık ve ELİT DOĞA isminin buraya çok yakıştığını düşündük.