
Kurban Fiyatları Belli Oldu

Çekirdeksiz Sultaniye Üzümün Hasadına Başlandı

Aksesuar Dünyası Açıldı

Menemen Belediyespor Bergama´ya Taşınıyor

S.D.B: Öncelikle Kamil abi seni tanıyabilir miyiz?
Kamil Aralat: 30.01.1961´de Foça-Bağarası´nda doğdum. 1967 senesine kadar Foça-Bağarası´nda bulunduğumuz için ilkokul birinci sınıfa orada başladım. Birinci sınıfın yarısını Bağarası´nda okudum. Daha sonra babamın işleri nedeniyle İzmir-Çamdibi´ne taşındık. İlkokulu Çamdibi Uzun Hasan İlkokulu´nda okudum.
M.B: Peki köken Foça mı, göçmenlik var mı?
Kamil Aralat: Anne tarafı köken Foça-Bağaarası´ndan, baba tarafı Yunanistan-Selanik-Kırcaali köyünden gelme. Anne tarafının da amcaları ve dedeleri Sakız´dan gelme.
S.D.B: İkisi de suyun öte yanı yani.
S.D.B: Evet nerede kalmıştık. İlkokulu bitirmiştin. Ondan sonra eğitim hayatın devam etti sanırım?
Kamil Aralat: Sıdıka Rodop Ortaokulu´na başladım. O da aynı muhitteydi. Sonrasında Çınarlı Endüstri Meslek Lisesi´ne kayıt olduk. Daha bölüm seçilmeden Namık Kemal Lisesi´ne geçiş yaptım. 76 senesinde lise 1´den ayrıldım.
S.D.B: Eğitim hayatı bitince neler yaptın?
Kamil Aralat: Serbest olarak çalıştım.
S.D.B: Peki ilk olarak ne iş yaptın?
Kamil Aralat: Kahvecilik, garsonluk, restoran ve otel garsonluğu yaptım. İzmir´de Palet Restoranlarda bulundum. Kordon Palet´te 84 senesinde garsonluk yaptım. Oradan 85 senesinde Marmaris´e gittim. Marmaris´te Tantur Turizm´in kiraladığı Posedion Otel´de
Restoran Şefi olarak iki sene çalıştım. Kış sezonunda haliyle İzmir´e geliyordum. Yazlık mekanlardı çünkü, kışın da ekstralara gidiyordum. 87 senesinde Bodrum´da ekstraya gittim, orada 6 ay kadar kaldım. Orada çalışırken bir arkadaşımız aracılığıyla, Kuşadası´nda Kaleiçi´nde açılan nezih bir restorana geçtim, ilk sene garson olarak çalıştım, ikinci sene kadro kurdum.
S.D.B: Garson olmaya nasıl niyet ettin?
Kamil Aralat: Garsonluğa ilk aşamadan bulaşık yıkayarak başladım.
S.D.B: Bu konuda birisi sana önayak oldu mu? Aileden veya dışarıdanbir kimseyi örnek mi aldın?
Kamil Aralat: Yok. Bu meslekte kendimi kabul ettireceğim dedim. Bu mesleği seviyordum. Mesleğe yabancıydım, kahve garsonluğu var fakat restoran garsonluğunu hiç bilmiyordum. Daha sonra komilik yaptım. Kısa zamanda şef komi olarak terfi aldım. Daha sonra Kuşadası´nda açılaşa geldim orada 1,5 sene kadar çalıştım. Orada çalışırken Antalya-Side´den teklif geldi. Bir şefimiz aracılığıyla 5 yıldızlı bir otele şef olarak çağrıldım. Side Asteria Otel, 1989´un Eylül ayıydı. Gittim kadro dolu, garson olarak çalışır mısın dediler. Ben garson olarak gelmedim dedim. Genel Müdür beni kırma, sıkışığız deyince o zaman kısa zamanda terfi istiyorum, imtihan yapın dedim. İmtihan yaptılar. 1 ay sonra kaptan oldum, iki ay sonra ikinci terfi aldım. İki ay sonra da otelin restoran şefi olarak kaldım. 5.5 seneSide Asteria Otel´de hizmet verdim.
M.B: Liseyi bırakıp ilk bu işe merak sardınız, en alt kademeden başladınız, şeflik sanırım bu işin üst noktası. Çekirdekten yetişip meslekte iyi bir noktaya gelmeniz kaç senenizi aldı?
Kamil Aralat: 94 senesinin Ocak ayına kadar görev yaptım. İlk başladığımda yıl 84´tü. Önceleri de ufak tefek işler yapıyordum ama restoran, otel garsonluğu anlamında bu yılları kapsar. Mesleğin sonu yoktur. Ben bu işi biliyorum artık oldum diyen yalan söyler. Bizim meslek için de aynısı geçerli, devamlı araştıracaksın. Ben artık yoruldum, kabuğuma çekileceğim dedim. Çünkü eleman alıyoruz, yetiştiriyoruz, ertesine sene sil baştan yeni eleman yetiştiriyorsun. Noktayı Side´de koydum. 33 yaşındaydım.
S.D.B: Bu meslekte neler yaşadın kim bilir. O günlere dair unutamadığın, ilk aklına gelen bir anını bizlerle paylaşır mısın?
Kamil Aralat: Gecenin iki buçuğunda Antalya-Side´de evimden çağrıldım. İbrahim Tatlıses´in Side´de konseri vardı. Bütün ekibi ile geldi. Yemek verilecekti, masa hazırlandı. Onlara gecenin iki buçuğundan üç buçuğuna kadar bir masa hazırlanması, o gün uykusuz kalmam ilk aklıma gelen.
M.B: Hizmet sektöründe tatil yok, herkes tatil yaparken sizin en çok çalıştığınız dönem değil mi? Hizmet sektöründe çalışmayı düşünen gençlerin de bu gerçeği bilip yola çıkmaları gerek. Bayram herkes tatil, yazın herkes tatil ama sizin en yoğun zamanınız. Ama severek yaptınız ve pişman olmadınız sanırım?
Kamil Aralat: Yok. Kesinlikle. Benim hala gönlüm var. Niye derseniz? Bazı şeyler benim beynime işlenmiş vaziyette meslek olarak. Bana diyorlar ki, o kadar sene garsonluk yaptın, garson demek yarı aşçı demektir, evde çok misafir gelirse ancak hanıma yardımcı olurum yemek olsun, içecek olsun.
S.D.B: Yani hanımın işine karışmazsın?
Kamil Aralat: Eşimin yaptıklarına saygı duyuyorum, beğeniyorum. Bazen de tuzu fazla kaçmış diyorum. Görüş belirterim.
S.D.B: Burada söylemeden geçemeyeceğim hanımın işi zor.
S.D.B: Birçok yerde çalışmışsın, en güzel günlerin nerede geçti diye sorsam?
Kamil Aralat: En güzel günlerim Panorama Restoranda çalışırken, Kuşadası´nda geçti. Çok nezih ve güzel bir mekandı. İki sene sürdü. 87 senesinde, Kervansaray´la karşı karşıyaydı. Kuşadası´nın tam göbeğindeydi. Beşinci katta, deniz manzaralıydı. Sabah, öğle, akşam ayrı bir kıyafet giyerdim, eldivenlerle çalışıyordum. Her şey şovluydu. Şeflerimizden öyle gördük, masa başında çorba yapımı ile başlardı. Et, tavuk veya balık menüsü, içerden çıkan veya masa başında yapılan yemeklerimiz vardı.
S.D.B: Bunun için eğitim alıyor muydun öncesinde?
Kamil Aralat: Araştırıyordum, şeflerimizden bazı şeyleri görüyorduk. Şeflerden öğrenirdim. Mesela açık büfede 60 çeşit meze çıkıyorduk. Patronum her güne bana onların İngilizcesini, Almancasını sorardı. Otelde de aynı şekilde bilmek zorundaydın. Mesleki anlamda birçok terimin yabancı dildeki karşılığını biliyordum. Severek yaptığım için hala da hafızamda. Bırakalı 23 sene olmuş.
S.D.B: Bu arada evlilik ne zaman oldu?
Kamil Aralat: Evlilik 97 senesinin, Kasım ayının, 25´in evlendim.
S.D.B: Tekrar geriye dönecek olursak, 94´te işi bırakınca ne yaptın?
Kamil Aralat: Önce biraz İzmir´de bulundum, sonra Menemen´e geldim. Menemen´de teyze oğlumla beraber bir mekan açtık, ismi de Çukurbahçe Kıraathanesiydi. Bu arada masa-sandalye kiraya vermeye başladım. Hala da devam ediyor. Düğün, mevlit, parti toplantıları için isteyenlere masa, sandalye temin ediyoruz.
M.B: Bu kadar prestijli yerlerin ardından kendi yerinizi açmaya karar verdiğinizde bir lokanta açmaya karar vermemişsiniz de, kıraathane açmayı düşünmüşsünüz sebep?
Kamil Aralat: Çok sıkılmıştım. Kimseye yük olmadan kendi işimin başında olmak istedim. Yine hizmet sektöründe olayım ama daha basit bir iş olsun, kimsenin emri altında olmayayım dedim. Ne kadar üst düzey olursan da ol, bir genel müdür veya işveren tarafından yeri geldiğinde başka bir personelin bir hatası gene sana mal olabiliyor.
M.B: O zaman sizi iş değil de, insanlar yormuş?
Kamil Aralat: Maalesef. Çok kısa zamanda çok işler başardık, ama çok yorgun hissettim kendimi. Önce istifam kabul edilmedi. Bırakma dediler. Sezonu bitirerek tazminatlı bir şekilde noktayı koydum.
S.D.B:Çukurbahçe Kıraathanesi´ne dönecek olursak ne kadar devam etti?
Kamil Aralat: 95´ten 99´a kadar devam etti. 98´de ben tek başına devraldım. Sonra mekan satılınca şimdi bulunduğum köşedeki yere geldim. 12 sene oldu bu tarafa geleli. Bu arada 96 senesinde nişanlandık. 17 aylık nişanlılıktan sonra, 97 senesinin Kasım ayının 25´inde evlendim.
M.B:Kahvehaneler boş insanların mekanı diye bilinir ama bence öyle değil, insanların sürekli bulunduğu, muhabbet ettiği, rahatladığı bir yer olarak benim çok ilgimi çeker. O anlamda sizin de ilginizi çeken bir yönü olmuş ki bu işi yapıyorsunuz. Müşteri kitleniz kimlerden oluşuyor?
Kamil Aralat: Ben her kesime hitap ediyorum. Emekli, genç, orta yaş grubu müşterilerim var. Oyun oynamaya gelenler, sohbet etmeye gelenler var. Elimizden geldiği kadar hepsine hizmet veriyoruz, esnaflarımız dahil. Yaşlı grubu gelir, dün akşam ne olmuş, maçlardan bahsederler. Genç grubu gelir, hadi okey oynayalım derler. Diğer bir grup gelir hadi akşam çayı verin, dışarıda oturalım sohbet edelim derler. Farklı saatlerin farklı müdavimleri var. Akşam sekiz buçuk gibi kapatıyorum. Geceleri kapalıyız.
S.D.B: Biraz ehli keyif yapıyorsun bu işi diyebilir miyiz?
Kamil Aralat: Tam da tabiri bu. Sabah erken kalkarım, 7´de mekanı açarım. Bir yardımcım var. Sabah 10-10.30 deyince mutlaka evime kahvaltıya çıkarım. Zaten evim çok yakın. Öğlenleri çıkarım. Bu arada ev 52 basamak. Günde 10-15 kez çıkarım. Pazar günleri çalışmam, açacaksam bile eleman açar, pazarları eşime ayırırım. Eşimle beraber gezmeye giderim. Gezmeyi çok severim. Kendi meslek hayatım boyunca gördüğüm, gezdiğim yerlere eşimi de götürmeye çalışırım. İki senedir gidemedim. Bu sene olmayabilir ama gönlümde yatan bir Karadeniz turu. Batum´a kadar, özellikle yaylalar için Karadeniz´e gideceğim.
M.B: Evde de misafir ağırlarken, kendi kültürümüzde olduğu gibi çay, kahve önce gelir. Ama zaman içinde sizin işinizde çeşit arttı, beklentiler çoğaldı. Yeni nesil zincir mekanların, işinize etkisi oldu mu?
Kamil Aralat: Herkes kendine özel bir şey bulur. Ben de kendi dalımda iddialıyım. Fincanda kahve yapıyorum. Günde 60-70 fincan Türk kahvesi satarım. Yanında çikolatası ile beraber. Bunu seneler evvel otelde yapıyordum zaten. Özellikle benim kahvemi içmeye gelenler var.
M.B: İyi çay ve kahve yapmanın püf noktaları ne dersek?
Kamil Aralat: Kahvem özel bir kere, çifte kavrulmuş ve normal kahveyi belli oranda karıştırıyorum. O oranda bende kalsın. Ağır ateşte pişmeli kahve bir kere. Elektrikli cezveleri bu nedenle hiç sevmem. Çayı da normal çeşme suyu ile(tatlı su değil) çok iyi kaynamış su ile demlerim. Çayı yıkamam ve 15 dakikadan önce demliğin açılmaması çok önemli, demini alması ve çiğlikten kurtulması, ot kokmaması adına. Yarım saatten sonra da çay ağırlaşır, katranlaşır. O zevki vermez. Çayda harman yapmam. Bir önemli hususta bardakların temizliği. Akşamları tüm bardakları, fincan dahil her şeyi a´dan z´ye kadar klorağa yatırırım. Çünkü çayın etkili maddesi tein ne olursa olsun bardağın dibinde, kıyılarında sarılık verir. Ben ona baktığım zaman onu içemiyorsam, başkasına da vermem. Mini bulaşık makinesi alma düşüncem bile var. Çünkü elde ne kadar yıkarsan yıka o parlaklığı sağlayamıyorsun, kireç izi de kalıyor.
M.B: Peki bundan sonra ne düşünüyorsunuz? Geleceğe dair hedefiniz ne?
Kamil Aralat: 2020´ye kadar kontratım var. 2020´den sonra belki daha değişik bir şey yapabilirim. 2020´ye kadar bu şekilde çalışma hedefim var. Ondan sonrasını şu an için bilemiyorum. Zaman gösterecek.
BİZDE KALANLAR
Bu hafta mekan sahibi bizim konuğumuz oldu. Gazetede yaptığımız söyleşi erkek dünyasının bir parçası olarak görülmüş olan kahvehane kültürü hakkındaydı. Bu kültürün Menemen´deki önemli temsilcilerinden biri olan Kamil Bey mesleki yolculuğunun hikayesini ve mesleğinin inceliklerini anlattı bize. Çocuk yaşlarda hizmet sektörüne duyduğu ilgi ve merakla başlayan, sektörün ilk basamaklarından, prestijli mekanların şefliği statüsüne kadar gelmesi. Mesleki ve yaşam tecrübelerini ve ardından genç yaşta iş değil de insanlarla uğraşmanın yorgunluğu ile oteller ve lokantalar dünyasından kahvehane işletmeciliğine geçişin hikayesini samimiyetle paylaştı bizlerle. Menemen´de Kamil´in Yeri diye bir mekanın yıllardır nasıl istikrarlı bir şekilde sadık müşterilerinin ve dostlarının buluşma yeri olduğunu dinledik. Hayatta huzur istiyorsan işini ve eşini iyi seçeceksin sözünün temsilci gibiydi Kamil abi. Evinin çok yakınında severek yaptığı bir işi, her fırsatta zamanı ve hayatı paylaştığı eşi ile sade ve huzurlu bir hayat kurmuş bir insanın dinginliği ile paylaştığı hayatının hikayesi birçok kişi için ders niteliğinde olacaktır. Kendilerine sağlık ve huzur dolu bir hayat, işlerinde bereketli kazançlar diliyoruz.