S.D.B: Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Nehri Ünver: 1972 yılında Karşıyaka´da doğdum. 3 kardeşiz, 1 kız 2 oğlan. Bayraklı Piyale İlkokulu´nda ilkokulu bitirdim. Bayraklı Lisesi´nde ortaokula başladım, ama Orta 2´de terk ettim okulu. 15 yaşıma kadar Karşıyaka´da yaşadım. Sonra Menemen´e geldim. Babam işçi emeklisi. 16-17 yaşımda ev ekonomisine katkı koymak amacıyla hafta sonları pazarlara çıkmaya başladım, alışveriş yapanların yüklerini taşıyordum. Sonra Bayraklı´da bu işi (çiçekçiliği) komşumuz yapıyordu onun yanına girmiştim. Yıl 88, 1 sene kadar çalıştım orada, Menemen´e gelince Yusuf abinin(Araşlıklar) yanına girdim. Özenen Çiçekçiliğe girdiğimde yıl 89´du. Özenen Çiçekçilik bu meslekte köklü bir aileydi. Bu meslek onlara babadan, aileden gelmeydi. Yusuf abi dışında kardeşleri çiçekçi, amca, dayı çiçekçiydi. Bayraklı´dan arkadaş aracılığıyla Menemen´de Yusuf abinin yanında işe girdiğimde 17 yaşımdaydım. Mesleğin her inceliğini hemen hemen her şeyi orada öğrendim.
S.D.B: O zaman ki Özenen Çiçekçilik neredeydi?
Nehri Ünver: Fethi abinin Dere Palas Otelinin (şimdi orada Gürbüz Elektrik var) olduğu sırada Yılmaz Güral´ın eski tüpçü dükkanının olduğu yerdeydi, eski hastane karşısında diyebiliriz.
S.D.B: O mekanda kaç sene çalıştın?
Nehri Ünver: Orada bayağı uzun bir süre çalıştım. Sonra şimdi ki Turkuaz Çiçekçiliğin olduğu yeri depo olarak almışlardı, önce depo olarak kullanıldı, sonra iki mekan beraber devam etti. Ben yine yanlarında çalışıyordum. Sonra Karşıyaka Bahriye Üçok Bulvarına şube açıldı. 91´de oraya geçtim. 1 sene kadar orada durdum. Askere gittikten sonra tekrar Menemen´e geldim.
S.D.B: Kendi mekanını mı açtın peki?
Nehri Ünver: Evet, adı da Özenen Çiçekçilikti. Onlar da aynı isimle devam ediyordu. Bana isim hakkı verdiler. 2007´de devir aldım.
M.B: 88-89´da bu işe girdim dedin. O dönem daha çok canlı çiçek ve çelenk üzerineydi. El sanatları mezunu olarak bildiğim gibi emek yoğunluğu nedeniyle yapma çiçek o kadar yoğun kullanılmıyordu. Şimdi günümüzde daha çok, yüzde elli yüzde elli gibi, suni çiçekle canlı çiçeğin bir arada olduğu bir ortam görüyorum. Bu değişimin sizin işinize ne tür bir etkisi oldu?
Nehri Ünver: Tercihe göre biz de ona göre yönelmeye başladık. Bunlardan önce bir dönem kuru çiçek vardı. Kuru çiçek belli bir zaman sonra deforme olduğu için zamanla yapay çiçek tercih edilmeye başlandı. Yapay çiçeğin maliyeti canlı çiçekten çok daha yüksekti. Tercih meselesi olmaya başladı. Canlıyı seviyorum, ya da canlının bakımı zor benimki yapma çiçek olsun denildi. Tercihler bu şekilde belirlendi. Bu değişim bazı yönlerde bize kolaylık getirdi. Yapma çiçek hazır, veya kendimiz de yapıyoruz. Ama canlı çiçek el emeği ve işçilik ister. Yapma çiçek işimizin sanat yönünü hafifletti. Bir de canlı çiçeğin raf ömrü kısa, yazın özellikle, ne yaparsan yap 1 haftadan fazla yaşatamıyorsunuz. Biz bile burada canlı çiçeklerin vazosuna birer damla klorak damlatıyoruz. Su bozulmasın, kök çürümesin diye. (Bu da bizden tüketicilere bir püf noktası) Bazı kesme çiçek yan kesiliyor, bazısı düz kesiliyor, bazılarını kırıyorsun. Canlı çiçeği daha çok seviyorum. Onun yerini hiçbir şey tutmaz. Yapay çiçek işimizi pratikleştiriyor ama bir buket yaptığın zaman ayrı bir keyif alıyorsun. Şimdi bir buket yapın bana desem aynı buketi bir daha çıkaramazsınız. O işte yaratıcılık var. O anki ruh halini yansıtıyorsun. Çelenk bile yaparken bu böyle.
M.B: Çiçek düzenleme bir sanat aslında, Japonlardan ikebana tekniğinden gelen. Bu konuda bir eğitim aldınız mı veya usta-çırak ilişkisi ile mi işi kendinizi geliştirdiniz?
Nehri Ünver: Tamamen usta-çırak ilişkisi ile devam etti. O zaman internette yoktu. Herhangi bir kursa da gitmedim. Yeni çıkan modelleri takip ettik. Mesela bir ara 1 sene kadar Alsancak´ta çalıştım. Menemen´deki sistemle Alsancak´ın sistemi farklı. Orda da bazı deneyimler edindim.
M.B: Çiçeklerin anlamları ve çiçeklerin dili var. Bu konuda size nasıl talepler geliyor veya siz mi yönlendiriyorsunuz?
Nehri Ünver: Genelde talebe göre ağırlıklı çalışıyoruz. Bazen biz de yönlendirebiliyoruz. Kesme çiçekte ve çelenkte bu böyle.
M.B: Menemen´deki halkın çiçekle ilgili alışkanlıkları nedir sizin gözlemlerinize göre?
Nehri Ünver: Çelenk genelde açılış, düğün, kokteyl gibi yerlere, saksı çiçeği nikahlara gider veya ben canlıyı tercih etmiyorum yapay olsun da denebiliyor. Kısaca müşterinin tarzına göre belirleniyor. Yüzde elli, yüzde elli gibi canlı ile yapayın tercih oranı.
M.B: Çiçekçiler artık organizasyon işi de yapıyor. Mekan süsleme işi sizde de var mı?
Nehri Ünver: Bende de var. 2008´de başladım o işe. Eşimin de desteği ile beraber yapıyoruz. Eşim nakış öğretmeni. Kurslar bittikten sonra yaz sezonu hareketlendiği zaman farklı farklı konseplere farklı farklı salonlara müşterinin isteğine göre düzenlemeler yapıyoruz. İhtiyaç duyulan tüm malzemeler bizde mevcut. Mutluluğu ve güzel günlerini paylaşmak için bu konuda da yardımcı oluyoruz. Canlı veya yapay talebe göre değişiyor. Canlı tabii ki maliyeti çok arttırıyor. Bu nedenle canlı çiçeğin tercih oranı Menemen´de fazla yok.
M.B: Tedarikçileriniz kimler çiçekler nereden geliyor?
Nehri Ünver: İzmir Güzelbahçe´de mezatımız var. Açık arttırma ile alıyoruz. Hafta iki-üç gün gidebiliyorum. Bazen toptancılar buraya geliyor. Yapay çiçeklerde bazen konsept çalışmalarını kendim de yapabiliyorum. Yapay çiçek tanzimi genelde camlara yapılıyor, fiyat aralığı da 30-40 arası iyi bir şey istersen 100-150 liraya kadar çıkabiliyor.
S.D.B: Şu an yanınızda yardımcınız var mı? Bu mesleğe eleman yetiştirdiniz mi?
Nehri Ünver: Şu an yanımda kimse yok. Bu işe yanımızda başlayanlar şu an maalesef devam etmiyorlar. Aslında bu mesleğin önü açık. Doğumdan ölüme çiçek gidiyor. Bu meslek ölmez. Meslektaşlarımızın da kabahati oluyor bazen. Sadece ben kazanayım diyerek yıkıcı rekabet yönü tercih edilebiliyor. Bir de şimdi siteler çıktı. İnternet üzerinden alışveriş imkanı sağlanıyor. Bunlar yatırımlarını yapmış büyük firmalar. Onların önüne geçemiyorsunuz. Bizim de piyasada kalmak adına e-ticaret üzerinden satış yapma yönünde yapım aşamasındayız. Aynı zamanda internetten memnun kalmayıp bize dönüş yapanlar da var.
M.B: Çiçek alacaklara neler önerirsiniz?
Nehri Ünver: Canlı çiçeğin özellikle saksı çiçeğinin hangi ortamda yaşayacağı önemli, onu hep sorarım, o konuda müşterileri yönlendiriyoruz. Bir de bazı bitkilerin yaprağı çocuklara zarar verebiliyor. Mesela difenbahya üzeri su yapar. Bu zehirli su. Çocuk yalamayacak, dokunmayacak. Bu konuda uyarıyoruz. O size gelmez diyoruz. Bilinçli kullanım çok önemli. O konuda aydınlatmaya çalışıyorum. Devamlı yaşanan salonda çok fazla yeşil yapraklı bitki bulunması akşamları iyi değil, fotosentez yaptığı için. Gece canlı bitkilerin olduğu yerde uyumamak gerekir.
S.D.B: Son dönemde revaçta olan çiçekler ne diye sorsak?
Nehri Ünver: Son yıllarda en revaçta orkide, çeşitli renkleri var. Teraryum da son dönemin en moda ürünlerinden. İsteğe göre teraryum da yapıyorum. Biraz maliyetli oluyor. Cam fanus içine yapılıyor. Kendi fanusunu da getirebilirler.
S.D.B: Sektörünüzün dünü, bugünü ve geleceği için neler diyebilirsiniz?
Nehri Ünver: 80´li yıllardan 2000´e kadar kar marjı yüksekti, getirisi fazlaydı. Şimdi o getiri kalktı. Kar marjı düştü, maliyetler arttı. Her sektörde yaşanan gibi aslında. Ama her şeye rağmen çiçekçilik zevkli ve yapılabilecek bir meslek. Mesleğimi seviyorum. Sevmeseydim zaten bu zamana kadar yapamazdım. Evimizi bu meslekten geçindiriyoruz, keyifli de bir meslek. Ne var ki bizde tatil yok, sabah 8´de açıyorsun işin durumuna bağlı akşam en erken 8, ama 9-9 buçuğu da bulabiliyor kapatman. Organizasyon işlerinde işin bitmesi gece 1´i buluyor. Pazar da açığız. Eskiden nüfus sayımı zamanı dükkanlar kapanıyordu ya, bir tek o zamanlar kapatırdık mecburen. Ama bundan hiç şikayetçi değilim, mesela bu dükkandan iki saat ayrılayım başım ağrır. Bu ortamın havasını teneffüs etmem şart.
M.B: Bir sürü özel günlerimiz var malum Anneler Günü, Sevgililer Günü gibi en yoğun çiçek sattığınız dönem hangi günler?
Nehri Ünver: Birinci sırada Sevgililer Günü, ikinci sırada Anneler Günü, üç Dünya Kadınlar Günü.
BİZDE KALANLAR
Özenen Çiçekçilik, Nehri Beyin mekanındayız. İçeri ilk girişimizde önce hafif çiçek kokuları. Sonra yeşiller arasında özellikle pembenin tonları, kırmızılar, renk cümbüşü ilk dikkatimizi çeken oldu. Özendik doğrusu, çiçekler arasında bir iş oldukça zevkli olmalı diye düşünmeden edemedik. Kesme çiçekler, saksılarda salon bitkileri capcanlı pırıl pırıl, hemen yanlarında cam vazolar ve farklı tanzim kaplarında yapay çiçekler. Doğal olan ömrü kısa zahmetli maliyeti de daha fazla, yapayı ise edinmesi kolay, elinde uzun süre kalır, emek istemez ancak canlı değil. Tabi ki tercih meselesi, sonuçta bir canlıya emek vermek hiç de kolay değil, gerçekten sevmek, yaşam alanı açmak gerekir bu bir dal yaprak bile olsa. Çiçeklerden ve çiçekçilikten konuştuk bu hafta. İşini seven ve yıllarını işine vermiş, işinden aşını çıkarmış Nehri Beyle. Güzel bir ortamda hoş bir muhabbet oldu umarım siz de keyifle okumuşunuzdur. Nehri Beye ve ailesine işlerinde başarılar bereketli kazançlar diliyoruz. Sizlere de mutlu günlerde çiçeklerle hatırlanacağınız, mis kokulu anlar olsun diyoruz.
Eski fotolar: 90´ların başı?