MENÜ
İzmir 11°
Menemen'in Sesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Mekanlar ve İnsanlar
Güncel
23 Kasım 2018 Cuma 12:41

Mekanlar ve İnsanlar

Mekanlar ve İnsanlar köşemizde bu hafta, Yedigöl Çınar Kardeşler Unlu Mamüller işlemesinden Akif Çınar ile sofralarımıza gelen ekmeğin yolculuğuna dair bir söyleşi gerçekleştirdik.

 

Mekanlar ve İnsanlar köşemizde bu hafta, Yedigöl Çınar Kardeşler Unlu Mamüller işlemesinden Akif Çınar ile sofralarımıza gelen ekmeğin yolculuğuna dair bir söyleşi gerçekleştirdik.

 

S.D.B: Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Akif Çınar: 1961 Erzurum-İspir doğumluyum. İlkokulu Erzurum´da,  ortaokulu Bayraklı Lisesi´nde tamamladım. Ortaokul mezunuyum. Ondan sonra şartlar uymadı okula devam edemedik. Eşim göçmen. İki oğlum bir kızım var.

 

S.D.B: Memleketten bu taraflara ne zaman geldiniz?

Akif Çınar: 1974´ün Ağustos ayında. Kıbrıs Savaşı vardı o yıl. Burada amcam vardı. Şimdi rahmetli oldu. Turan tarafında oturuyordu. Ben O´nun yanına okumaya geldim. Üç yıllık ortaokul sonunda 80 ihtilali yılları olması nedeniyle bir türlü liseye başlayamadık, bir yıl doğru dürüst okula bile gidemedik. 79´da çırak olarak fırıncılığa başladık. Sonra birader geldi beraber çalıştık.

 

S.D.B: Babanız ne iş yapıyordu?

Akif Çınar: Babam ilk yıllarında İzmit-SEKA Kağıt Fabrikası´nda çalışmış rahmetli. Sonradan İzmir´e gelmiş fırınlarda çalışmış biraz rahmetli dayılarımla beraber. Sonra memlekete gitti. Rençberlikle uğraştı. 90´da Kesikköy´e getirdim. 2000´de rahmetli oldu. Emekli olmuştu kendisi. Şimdi valide sağ, burada.

 

M.B: Fırıncılığa başlamanıza sebep olan kimdi? Ailede fırıncı mı vardı?

Akif Çınar: Evet, ailede fırıncı var. Yengemin babası, kardeşleri fırıncı. Onların yanında işçi olarak başladım ben zaten. Sonradan rahmetli yengemin babasından miras kaldı Kesikköy´deki fırın. Orasını 1960´da yapmış rahmetli dede, fakat çalıştırmamış hep kiraya vermiş 88 yılına kadar. 88´de kira kontratı bitince ben o zaman evlendim, birader de nişanlıydı. 88´de Kesikköy´de başladık. 97´de Kömürcü Hasan´ın arka tarafında iki katlı binanın altına taşındık. O zamanlar MEGİT falan açıldı Menemen´de. Bayağı karmaşalı yıllar geçti. Sonra iki bakkal kiraladık kendi şirketimizin içinde. 2005´in Ağustos´unda şu anki yerimizin (Uğur Mumcu Mah.) arsasını aldık. 2006´nın sonunda inşaata başladık. 2008´de bitirdik ve taşındık buraya. 10 yıldır buradayız, iki biraderle devam ediyoruz.  Kesikköy´ü kapattık.

 

M.B: Girerken şu dikkatimizi çekti. Çok ilginç bir yapılanmanız olmuş. Fırına geliyoruz diye düşünürken baktık ki girişte kasalarda sebze meyve var. İçeri girince sağ tarafta tekel ürünleri, market malzemeleri. Yanlış bir yere mi geldik derken baktık ki unlu mamuller görülüyor. Biraz daha ilerleyince imalathane çıktı karşımıza. Matruşka bebekler gibi iç içe mekanlar değişiklik katmışsınız. İmalathane var, bakkal var, ufak bir manav. Bu konsepti nasıl oluşturdunuz?

Akif Çınar: Bu müşterilerin teşviki ile oldu açıkçası. Kesikköy´ü çalıştırırken buraya fırın açtığımızda kafamda böyle bir şey canlandırdım zaten. Yukarda market vardı o zamanlar, evden markete çevirmiştik, sonra yine eve çevirdik şimdi valide oturuyor. Ortaokul yıllarında, hepsi rahmetli oldu şimdi gerçi yengemin abisinin marketi vardı. Eskiden cumartesi pazar bakkallar kapalı oluyordu. Her köşe başına bir ekmek büfesi koyar bize ekmek sattırırdı. Orada bakkalda durma tecrübemiz olmuştu. Menemen´e ilk geldiğimizde 97´de rekabetten dolayı ayakta kalabilmek için muhasebecimiz bakkal açın, şirketin KDV´si yüksek böyle bir şey yaparsak daha iyi olur dedi. O marketi kiraladık. Sonra adam bize sattı marketi. Sonrasında şu anki Çıraklık Eğitim´in karşısındaki Şevket Amcanın bakkalını kiraladık. Hem bakkal hem fırın böyle yürümeye başladı işler. Buraya gelince de; (o zaman daha yol açılmamıştı) çevreden arkadaşlar abi sizin bakkal tecrübeniz var, yer de var, burada da yapın öyle bir şey dedi. Tamam yerimiz de var diye açtık. Ondan sonra da hastaneden gelen giden oldu, bez bulundurun, su bulundurun, kola bulundurun yok meyve bulundurun diye bizi zorladılar. 20 tane personelimiz var dışardan yemek almaktansa burada sebze bulunduruyoruz ki onlara yemek yapıyoruz. 24 saat açık olduğumuz için de ihtiyaç oluyor bir çok şey.

 

M.B: Şu an hizmet verdiğiniz tek mekan burası mı? Bunun dışında bayileriniz var mı?

Akif Çınar: Bayilerimiz yok da, bakkallar var ekmek verdiğimiz. Hıdırtepe´de bir bayimiz var, baklavadır, lor tatlısıdır istediği kadar yapıp gönderiyoruz. Onun dışında simit, poğaça, ekmek isteyene veriyoruz. Ağırlıklı olarak köy ekmeği çıkarıyoruz. Köy ekmeği de uzun süre kabarması gereken bir şey olduğu için ekşi mayadan yapıyoruz, bildiğimiz köylerde yapılan mayadan. Ona pakmaya filan karışmaz. Yedigöl Çınar Kardeşler Unlu Mamuller, Ekmek her şey var içeriğinde şirketimizin. Şirketi 97´de kurmuştuk Çınar Kardeşler olarak, marka tescile gidince sizden önce Çınar Kardeşler Unlu Mamuller İstanbul´da almış, size veremeyiz dediler. O zaman Meral hanım Gıda Mühendisimizdi. O dedi ki, abi senin doğum yerin Yedigöl, memlekette köyünün adı. Öyle marka tescil aldık. Öyle de devam ettik. Artık kurumsallaşmış aile firmasıyız. Aileden üç birader bu işin içindeyiz. Zaman içinde çocuklar da bize katıldı. Kızım muhasebeye bakıyor, oğlum dağıtımı yapıyor. Biraderin biri mayalı mal yapıyor. İşletme yönetimi ben de. Sonuçta bu bir aile işletmesi. Hanımla benim üzerine zaten şirket. Büyük oğlum İstanbul´da Simit Sarayında çalışıyor. Mesleği bizim yanımızda öğrendi, İstanbul´da Aydın Üniversitesi´nde İşletmeyi bitirdi. İstanbul´da çalışmayı tercih etti.

 

M.B: Gıda sektörü ile ilgili birçok spekülasyon var. Artık insanlar ne yediğinden korkar oldu. Özellikle ekmek. Unundan mayasına, kullanılan tuzuna kadar her şeyin sahtesi var. Bu sahtecilikten korunmak için ne yapıyorsunuz? Ürünlerinizin güvenilirliğini nasıl sağlıyorsunuz?

Akif Çınar: İlk başlarda bu konuda çok uğraştım. Ama maalesef taklitler çok. Bir ara isim hakkı istedik. Vermediler. Yöresel ürüne isim hakkı olmaz dediler. Ekşi maya köy ekmeğine pakmaya filan kullanmıyoruz, tamamen doğal. Mayalarımızı özel kapta yoğuruyoruz. Başka hiçbir şey koymayız ona. Mesela sabah 9´da yoğrulan hamura akşam 7´de fırına atmaya başlarız. Ekşi mayayı odun ateşinde pişiriyoruz. Her gün yapıyoruz. Beyaz ekmek ve unlu mamülleri elektrikli fırında pişiriyoruz. Eskiden daha çoktu üretimimiz. Artık insanlar sağ olsun üç beyazdan sakının diye diye ekmek yemez oldu. Ağırlıklı Karşıyaya´ya gönderiyoruz. Buruncuk´ta Akdeniz Market´e, Tereci Gıda´ya, Menemen´de Ramo, Tuna ve Yıldız Mandıra´ya veriyoruz. Menemenliler ekşi maya ve tam buğdayı oralardan alabilir. Çukurköy ve Bozalan´a bile köy ekmeği veriyoruz. Ekşi mayada markayız diye bilirim rahatlıkla. Zaten en çok da ekşi maya yapıyoruz. 2´li, 4´lü ve 8´li bile ekşi maya ekmeği yapıyoruz. Ekşi maya geç bayatlıyor. Yazın küflenme olur ekmekte. Dolaba koyunca bir ay bu ekmeği rahatlıkla yersiniz. Kesikköy ekmeğini un, mısır unu, çavdar, tam buğday unu gibi 4-5 çeşit undan ekşi maya ile harmanlayıp yapıyoruz. Ekşi mayayı yılda bir nisan ayında tazeliyoruz, maya üretimi bile ayrı bir hüner ister. Nisan yağmurundan elde edilen yağmur suyunu kullanırız ekşi maya üretiminde. Bir konuya daha dikkat çekmek isterim ki, özellikle şu dönem kepekli ekmeğe çok dikkat edin, eğer ekmek çok yumuşaksa kepek ekmeği değildir, doğal olanı sert olur. Çavdar da yumuşak olmaz. Hatta çavdar ekmeği kaya gibidir. Yumuşak ise kesinlikle katkı maddesi vardır. Sert diye kimse burada almıyor gerçi. Yüzde 90´ınını dışarı veriyoruz. İthal ürün kullanmıyoruz. Kesikköy´de 6 dönüm tarla var. Ona buğday ektirmiştik. Tam buğday ununu oradan üretiyoruz. Beyaz ekmeği de mecburiyetten üretiyorum. Ona ister istemez en düşük miktarda da olsa katkı katmak zorundasın. Yoksa 200 gr. ekmek simit kalınlığında olur, kabarmaz. Zaten o eski buğdaylar da artık yok. Nerede o özlü buğdaylar. Şimdiki buğdayda tohum diye bir şey yok, içi boş.

 

M.B: Menemen´e dışardan gelip esnaflık yapan biri olarak bunun zorlukları, artıları, eksileri oldu mu? Neler yaşadınız bu tutunma sürecinde?

Akif Çınar: Rahmetli İlhami Gürsoy zamanında belediye ile 3 yıl mahkemelik olduk, Belediye´yi mahkemeye vermek zorunda kaldım. Köyde (Kesik) çıkardığım ekmeği burada sattırmıyorlardı, toplatıyorlardı. Ticari olarak bizi istemiyorlardı. Daha önceden de çocukken rahmetli yengemle Kesikköy´e gidip geliyorduk. Akrabaları çalıştırıyordu orayı. Öğrenci iken de iyi kötü biliyordum Menemen´i, eski pazarın kurulduğu yerleri, Kesikköy´ü hatırlıyorum. Bizim de Menemen´e gelme sebebimiz aslında, 89-90´lı yıllarda tesviye olayı vardı. Tesviyeye gelen Manisa´dan Hasan isimli mühendis arkadaş köy ekmeği istedi. Biz de köylülerden alıp verelim dedik. Bir-iki sefer aldık, sonra vermemeye başladılar. Köylülerden alacağına mayasını al yap bize dedi. O şekilde ekşi maya ekmek üretimine başladık. Ticari ürün olarak görmüyorduk. Evlerde yapılıyor, tutulmaz, satılmaz diye düşünüyorduk. Ama şu anda en ticari ürünümüz oldu. Bir diğer uğraşımız da sektörde sendikal faaliyet. Türkiye ekmek işverenleri sendikası 2012 yılından beri var. Menemen Temsilciliği de bende. Bu sektörde geçmişi en eski sendika. Merkezi İzmir-Bozyaka´da. Bir diğer uğraşımız da o yönde.

 

S.D.B: 79´da çıraklıktan, üç tekerlekli bisikletten, 20 kişinin istihdamını sağlayan işletme haline gelmişsiniz. Bu ciddi bir ticari başarıdır. Sizin bu başarınızın en temel sebebi ne? Genç girişimcilere ne önerirsiniz?

Akif Çınar: Eğer işini seviyorsan, işinden de anlıyorsan, çıraklığını da yapmışsan başarı gelir. Yoksa para kazanayım diye bunu açarım, olmazsa kapatırım diye işe başlarsan hiç uğraşma. Temelden yetişmek, işi severek yapmak, işten anlamak ve azmetmek çok önemli. Zaman gelmiş hiç para kazanamamışızdır. Bir de iyi ekmek üretirsin ama toplumla buluşamazsan, sosyal değilsen kıymeti yok.  Mesela Kesikköy´de iken sürekli Menemen´de idim. O zaman araba yoktu üç tekerlekli vardı bende. Rahmetli Celal dede köyün nakliye işlerini yapardı. Ayrılınca bu işlerden benden bu kadar kendine araba al dedi. O zaman ilk aracımız Anadolu aldık. Köylünün ihtiyacını da görürdük. Sosyalleşmek anlamında mesela fırıncılık yanı sıra 80-81 arası Eski Foça´da tezgahtarlıkta yaptım. 82´de askere gittim sonra evlendim. Menemen´e geldiğimde iki çocuğum vardı. Sonra Menemen´e de fırın açınca işler hızlandı. Menemen´de fırın sayısı azdı aşağı yukarı 40 çuval un işliyorduk. Ramazanda bakkala pide vermeyi Menemen´de biz başlattık. Sıcak pide almak isteyen fırına, soğuk almak isteyen bakkala gider düşüncesiyle bu uygulamayı başlattık. Bir çok girişimde bulunduk. Aile şirketi olarak elbirliği ile çalışıyoruz.

 

BİZDE KALANLAR

Erzurum-İspir´de doğmuş. Çocuk yaşta İzmir´e gelmiş çıraklıkla başlayan fırıncılık mesleğinde otuz yıl önce Kesik Köyde kendi mekanını açan Akif Çınar´ın Hastane mevkiinde olan fırınındaydık bu hafta. Mesleğinin inceliklerini ve mesleki yolculuğunu içtenlikle bizimle paylaşan mekan sahibimizin, mesleğin ilk yıllarında üç tekerlekli bisikletle dağıtım yaptıkları günlerden şimdi beş araçla İzmir´in bir çok satış noktasında ürünlerini ulaştırıyor olmaları da başarılarının bir göstergesi. Girişi manav tezgahı, raflarında market ürünler, dolaplarında unlu mamul çeşitleri arasından üretim sahalarına geçtiğimiz mekanın çok yönlü ve bölgenin ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş olması ayrıca dikkatimizi çekti.  İşlerini severek yapan ve mesleğin gerektirdiği uzmanlıkla başarı ile hizmet veren Akif Bey ile kardeşlerine ve Yedigöl Çınar Kardeşler Unlu Mamuller çalışanlarına hayırlı işler ve bereketli kazançlar diliyoruz.

RESİM ALTLARI

ESKİ FOTO1: Kesikköy´de üç tekerlekli bisikletle dağıtım yıllarından bir kare.

ESKİ FOTO2: 77 model Anadol ile 90 yıllardan bir kare

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Menemen'in Sesi