MENÜ
İzmir 35°
Menemen'in Sesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Menemen´de çömlekçiliği dedem başlattı
Güncel
19 Ekim 2015 Pazartesi 08:00

Menemen´de çömlekçiliği dedem başlattı

Kınalı Eller yazı dizimizin beşincisini Ursavaş Keramik´te Hasan Ursavaş ile gerçekleştirdik.

 

 

S.D.B: Merhaba Hasan Bey.  Bizi mekanınızda ağırladığınız için teşekkür ederiz. Keyifli bir sohbet edeceğimizi düşünüyorum. Kurumunuzun adı ve bu mesleğe nasıl başladığınız hakkında bize bilgi verir misiniz?

H.U: Hasan Usta olarak tanınırım. Ursavaş Keramik olarak mesleğe devam ediyorum. 1952 yılında Menemen´de doğdum aslım Konya. Bu meslek dedemin babalarına kadar uzanır. O dönemde Konya-Sille´de bu testi ocakları devam ediyormuş. Orada satış ve pazarlama konusunda sıkıntı yaşadıkları için dedemler Turgutlu-Urganlı´ya geliyorlar. Bir müddet orada testi ocağı açıyorlar. Oradan sonra Menemen´e geliyorlar. Menemen´de o zamana kadar çömlekçilik yapan yokmuş. Dedem Mehmet Ursavaş ve kardeşi Hasan Ursavaş Menemen´de çömlekçiliği başlatmış. Arkasından Çetinerler, Testicioğulları gibi birçok meslektaş gelmiş. Dedemler Gediz kıyısında Kumtepe´nin orada testi ocağı açmışlar. Fakat sıtmayla mücadelede sivrisinek mücadelesi adına çukurlar sivrisinek barındırıyor diyerek devlet orayı kapatıyor. Ondan sonra Kıraç mevkii denilen şimdiki İsmet İnönü, Uğur Mumcu Mahallesine geliyorlar. Sanırım 1945´lerde. Dedem, babam ve kardeşlerimle hep oradaydık. Babam İsmail Ursavaş aynı zamanda Esnaf Kefalet Kooperatifinde 10-12 yıl kadar başkanlık da yaptı. Bu işin içine doğdum desem yeridir. Annem de derdi zaten sen testi ocağında doğdun diye. O zamanlar yazları herkesin yazlık evi bağ eviydi. Bizim de bağ evi atölye yanındaydı. Yazları ailece oradaydık. Benim doğumumda yaz dönemine rastlar. Ortaokul bitine kadar her yaz bu işi yaptım. Ortaokul bitince de bu işi meslek edindim zaten.

S.D.B: Siz bu işe çırak olarak başladığınızda eminim ki çok iyi ustalar ve atölyeler vardı.  Çok iyi ustaydı diyebileceğiniz unutamadığınız ustalar var mı? 

H.U: Dedem Mehmet Ursavaş ve babam İsmail Ursavaş diyebilirim. İkisinde de çok şey öğrendim. Dedem öldüğünde ben 9 yaşındaydım. O zamandan bu yana da süre gelen ustalar içinde en iyi usta dedem, ondan sonra da babam gelirdi. Onların üstüne usta yoktu. Dedemin, babamın yanında çalışan meslektaşlar ustalaştı.

S.D.B: Mesleğe ilk başladığınızda duygu ve düşünceleriniz neydi bugün neresindesiniz?

H.U: Aslında sanatımız çok güzel. Sanatımı ve işimi seviyorum. Hala da severek yapıyorum. Ekonomi derseniz o olay bambaşka. Ekonomik anlamda pişmanım. Siyaset, devlet politikası her şey yansıyor bizim mesleğe. Bizler de bu saf ve temizliğimizle o yönlerini pek göremediğimizden hep aldanıyoruz ve zarar çekiyoruz. Olay bu.

S.D.B: Menemen çömlekçiliği hak ettiği yerde mi sizce? Sizi engelleyen temel sorunlarınız nelerdir desek?

H.U: Bence Menemen çömlekçiliği hak ettiği yerde değil. Hiç de hak etmediği bir yerde. Toprak, enerji ve pazarlama temel sorunlarımız. Başta devlet bize destek olmalı. Bizim gibi ufak atölyeleri desteklemeli. Gerek vergi muafiyeti, sermaye yardımı, teşvik pirimi verilmesinde fayda var. Menemen testicilerinin ayakta kalabilmesi için toprak sorununun çözümü şart. Geçmişte toprak konusuna çare aradık ama İl Özel İdareler engel çıkardı bize. Yine yıllar önce bir dernek kurmaya çalıştık onu da başaramadık. O da arkadaşların tutarsızlığından kaynaklandı. İmkanları geniş olan kişiler önce sermayeden paradan bahsettiği için başaramadık. Biri dedi milyon dolarım var uğraşamam, biri benim için mühim değil dedi. Herkes kişisel menfaatini düşündü.  Özveri ve içtenlikle çömlekçiliğin bekasını düşünerek davranan kişiler olarak biz çok azdık ve sözümüz de geçmedi. Devlet de sahip çıkmadı hala da çıkmıyor. Oysa kooperatif, dernek çatısı altında bir araya gelinseydi Menemen çömlekçiliği çok güzel yerlere gelebilirdi. 90´lı yıllarda bu meslekte çok güzel ihracatlar yapıldı. Devam edebilirdi.

S.D.B: Menemen´in toprak kalitesi için ne dersiniz?

H.U: Diğer bölgeler göre Menemen´in yağlı kili tektir. Menemen kilinin demir oksidi fazladır, bu da kırmızı renk verir. Avanos toprağının kaolini fazladır, bu da elastikiyet, dolasıyla ustaya işinde kolaylık sağlar. Avanos turistlik anlamda çok yol aldı. Ufak atölyeler birlik içerisinde, devlet ve belediyenin kurduğu büyük bir atölyede pişirimleri yapılıyor, pazarlamaya da yardımcı olunuyor. Kısaca ekonomik anlamda Avanos bizden çok daha iyi durumda.

S.D.B: Teknolojinin gelişimi mesleğinize nasıl yansıdı?

H.U: Teknoloji ustalığı ve el sanatını öldürdü. Bir ürünü kalıp, pres gibi teknolojiyle yapmayı başarabiliyorsanız o el sanatından çıkıyor. Bu nedenle sizin elle yaptığınız sanatın değeri düşüyor. Hemen hemen şimdi yaşanan bu. Zaten bunu da öldüren bu teknoloji. Elle nasıl bunun karşısında rekabet yapabileceksiniz. Yapamazsınız. 70´lerden sonra teknoloji işin içine girdi. Cam ve özellikle plastiğin çıkması bizim işleri olumsuz etkiledi.

S.D.B: Bu sektörde yetişmiş eleman sıkıntısı var mı? Bu konuda neler söylersiniz?

H.U: Var tabii. Fakat diğer yönden yeni başlayan gençler de çok. Bizim sülaleden devam eden yok. Ama diğer arkadaşlar Konya´dan gelenler var. Kars´tan gelip öğrenip atölye açanlar var. Menemen´de irili ufaklı evinde yapandan tutun da büyük fabrikaya kadar tahminime göre 30-31 tane yer var. Büyük olarak hala faal olan sanırım 12 kişi var diyebilirim. 

S.D.B: Yaptığınız işin bir de sanatsal boyutu var. Bir sürü üniversitenin bu konuda bölümü var. Hiç okullarla, üniversitelerle, sanat çevreleriyle bir diyaloğunuz var mı? Deneyimlerinizden faydalanmak isteyenler oluyor mu?

H.U: Zamanında 86´dan sonra hemen hemen 2000´lere kadar İzmir Resim Heykel Müzesinde haftanın üç günü torna kursu verdiğim 30´ar kişilik iki sınıfım vardı.  Orada  faaliyet gösterdim uzun süre. Alsancak-Barlar Sokağında Yıldız Şima´nın kendi atölyesinde geçen seneye kadar yine haftanın üç günü talebelerine kurs veriyordum. Bunun yanında lise öğrencilerine, engelli okullarına gidiyordum. Onlara gelir kaynağı sağlamak için ufak çalışmalar yaparak ve öğreterek onlara fayda sağlamaya gayret ediyordum.

S.D.B: Çömlekçiler Köyü kurulması fikrini son yıllarda duyuyoruz yöneticilerden. Bununla ilgili düşünceniz nedir?

H.U: Menemen Çömlekçiler Köyü, Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyesi Tüzün Kızılcan´ın projesi sanırım. Tüzün Bey Çukurköy, Bozalan, Turgutlar civarında yer aldı. Başlatmış idi ama şu an ne durumda bilemiyorum. Epeydir de görüşmüyoruz. Bence bu projenin sanatsal faydası olur ama ticari anlamda bir fayda sağlamaz. Menemen Çömlekçiler Köyü diye aslına uygun düzeyde sergilenirse sanatsal yönden Menemen´in tanıtımı adına güzel bir faaliyet olur.

S.D.B: Ürettiğiniz ürünleri nerelere yolluyorsunuz? Hangi sektörler, ne amaçla sizden ürün alıyor?

H.U: Menemen´in içinde yol üzeri satış yerlerine ve toptancılara ürün veriyorum. Talep neye dayanıyorsa onu yapıyorum. Hanımım da bana üretimde yardımcı oluyor. Ürünlerin üzerindeki kesikleri yapıyor.

S.D.B: Son olarak sohbetimizin sonunda bizim unuttuğumuz, sizin bunu da söylememde fayda var dediğiniz bir şey var mı? Sohbetimizi nasıl toparlamak istersiniz?

H.U: Menemen testisinin suyu soğutmasının nedeni ne desem? En baştaki nedeni testideki gözenekler insan derisi gibi hava alır. Hava aldığı için de suyun hareket etmesinden dolayı su soğuk kalır. İçinde kaolin bulunan Avanos ve Karacasu toprağında bu özellik yok. Menemen toprağının diğer bir özelliği bu işte.

S.D.B: Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Çok keyifli bir sohbet oldu.

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Hediye Kılıç
 7 Temmuz 2023 Cuma 15:05
İnsan olmak, bedeller ödemek, acılar çekmek... Hepimizin hayatından bir kesittir. Önemli olan o dönemi öğretmen bellemek ve bir daha da o girdaba girmemek. Saygı ve sevgiyle
Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Menemen'in Sesi