Pandemi döneminin etkilerinden biri de artan stres ile diş sıkma durumunun daha fazla görülmesidir. Günlük stresimizin etkisini gece uyurken farkında olmadan, stres daha yoğunsa gün içinde de sıkarak dişlerde daha yoğun görüyoruz. Bu durum dişlerde kırılmalara, çatlamalara hatta canlılık kaybına bile yol açabiliyor. Sonunda da ağrı veya hassasiyet olarak kendini gösteriyor.
Dişlerimiz diğer organlarımız gibi canlı organlardır. Onları bir organ gibi düşünmememiz ise belki de sayıca fazla olmalarından kaynaklanır. Ancak eksikliklerinin sebep olacağı durumlar düşünüldüğünde ve bu durumların diğer organlarımızı da etkilemesi kaçınılmaz olduğu için dişlerimize özen göstermek zorundayız. Hatta önceliği dişi çektirmek yerine onu kurtarmak için yapılan tedavilere vermeliyiz.
Dişin canlılığını sağlayan damar ve sinirlerden oluşan dokular pulpa olarak isimlendirilir ve dişin kök kanallarında ve bir miktarda kron kısmı dediğimiz üst kısmının içindeki bir odada yer alır. Bu doku canlılığını kaybetmişse veya canlılığını sürdüremeyecek durumdaysa dişi kurtarmak için kanal tedavisi gerekir. Çünkü ne yazık ki bu dokunun diğer dokular gibi yenilenme özelliği yoktur.
Dişte meydana gelen çatlaklar ve kırıklar var olan veya çürük sebebiyle yapılması gereken derin dolgular, dolguların altından veya kenarından başlayan yeni çürükler dişin pulpa dokusunun canlılığını kaybetmesine neden olabilir. Bunlar olmadan alınan darbeler sonucu veya şiddetli diş sıkma, akut veya kronik kuvvetler dişte travmaya ve dolayısıyla pulpada da hasara sebep olur. Bu durumlarda dişte ağrı, diş etinde apseler, kanamalar gibi durumlar gözlenir. Bu gibi durumlarda dişte en iyi sonucu almak ve dişi ağızda tutabilmek için kanal tedavisi uygulamak gerekir.
Kanal tedavisi tek seferde yapılabileceği gibi birkaç seans olarak da gerekli durumlarda yapılabilir. Kısaca aşamalarından bahsedelim.
Röntgen alındıktan sonra kişinin radyografik görüntüleriyle birlikte ağız içi muayenesi yapılır ve teşhis konulduktan sonra tedaviye başlanır. Doğru teşhis önemlidir. Çünkü bazı durumlarda dişin alınması yerine implant yapılması veya kanal tedavisiyle birlikte farklı tedavilerin de yapılması gerekebilir.
Dişin sinirlerine doğru bir şekilde giriş yapmak ve dişin kanallarına direk ulaşmak tedavi başarısını doğrudan etkilemektedir. Çünkü bulunamayan kanallar orada pulpa dokusu kalmasına sebep olur ki bu da ağrı ve iltihaba yol açar. Dişte canlı dokular kalmışsa mutlaka anestezi yapılarak tedavi uygulanmalıdır.
Dişlerin kanallarına ulaşıldıktan sonra burada bir temizleme işlemi yapılmalıdır. Temizleme işlemi hem özel aletlerle hem de aletlerin kullanımına ve kanalların temizlenmesine yardımcı özel solüsyonlarla yapılır. Kök kanal eğeleri dediğimiz aletlerle dişin kanallarının boyları hesaplanıp ölçüldükten sonra eğeleme hareketiyle kanallar temizlenir ve kullanılan solüsyonlar sayesinde kalan artıklar uzaklaştırılır.
Kanallar tam olarak temizlenip şekillendirildikten sonra dişin uygun olan kök kanal dolgu malzemesiyle doldurulmasıyla kanal tedavisi bitirilir. Sonrasında uygun şekilde kompozit dolgularla ya da gerekli durumlarda dişlere yapılacak porselen kaplamalarla dişin üst kısmı da restore edilip tedavi bitirilir.
Bu işlemlerin hepsi tek seferde yapılabildiği gibi birkaç seans olarak da yapılabilir. Kök ucundaki apsenin tam olarak iyileşmediği durumlarda gerekli olursa dişlere kök ucu cerrahisi de uygulanabilir.
Sağlıklı gülüşler...
Sorularınız için; [email protected] - www.disimir.net