Uzun parmakları, çok güzel elleri vardı.
Yeşil hareli gözleri, derin anlamlı bakardı.
Kim demiş erkekler ağlamaz diye, o bize sarıldığında
Gözlerinden akan sevgiydi.
Nuruş derdi anneme, bir Nuruş daha çıkardı ağzından.
Sakin naif adamdı.
Öyle çam yarması falan da değildi.
Bilirdim bizi her durumda koruyacağını. Bileği de yüreği de güçlüydü.
Dünya malı ile hiç işi olmadı, bu yüzdendi tevekkelliği.
Allaha emanetti malı da canı da.
Doğurdu mu adamın horozu bile çift doğurur derdi
peşi sıra gelince dertler.
Yok deme yok olur anlayışındandı bereketi.
Şükür adamıydı.
Öyle nasihatle, buyrukla hiç işi olmazdı.
O hikayesini anlatır verirdi kıssasını; hisseyi çıkarmak bize düşerdi.
Gözlerinin içine bakardım, oturuşuna, hafif eğik duruşuna.
Derdini, memnuniyetsizliğini kendine saklar,
Sevgisini, bereketini, neşesini bizimle yaşardı.
Keyifçiydi yemeği içmeyi severdi,
paylaştıkça çoğalırdı bereketi.
Lezzetli yemekler pişirir, sofralar donatırdı.
Severdi demlenmeyi en fazla çakır keyf olurdu.
Erkek işi kadın işi diye kasmaz, insan insana lazımsa
emeğini esirgemezdi.
Babamın oğlu; annemin kızı olarak büyüdüm ben.
Bu yüzdendir hayata dik duruşum.
Sevgi adamı bir babanın çocukları olmak bizim
en büyük şansımızdı.
Yorgancı Haydar benim babam.
Bugün onu anmak, anlatmak istedim içim titreye titreye
Boğazımda düğümlerle.
Babalara, baba adaylarına kıssadan hisse.