ANKARA HAYALLERİ…

Genel seçimler herkes için farklı anlamlara geliyor. Vatandaş ülkeyi yönetecek iktidarı seçiyor. Bir de mecliste kendisini temsil edecek vekillerini tabi.

Ama gerçekten öylemi!.. Yazının sonunda o kararı kendiniz verirsiniz.

Barajı geçme garantisi ve ihtimali olan partiler vatandaşın hiç görmediği tanımadığı isimleri seçilecek sıralamaya koyma telaşındalar. Sonra İl teşkilatları biraz daha şansın düşük olduğu ama kazanma ihtimallerinin de olduğu yerlere kapak atma derdindeler. Bir de sadece olağanüstü bir çalışma ve olağanüstü durumlar söz konusu olduğunda seçilebilme ihtimali olunabilecek sıralamalar var. Oraya da tabandan çalışacak, koşturacak hamallar gerekiyor. Onlar çok ama çok çalışır, insanları ikna ederlerse önce üstündekileri, sonra en üsttekileri paşalar gibi meclise göndermiş olacaklar. Yani birileri sıcak yatağından çıkmadan genel merkez kontenjanından ballı makamları aşağıdakilerin emeği, yukarıdakilerin kıyağı ile gelmiş oluyorlar. Yani onları vatandaş, halk, millet ne derseniz deyin seçmiş olmuyorlar. Onları Genel merkezler seçiyorlar. Dolayısıyla belki onlara milletvekili yerine genel merkez vekili demek, yada il teşkilatı vekili demek daha doğru bir tarif olur!.. Dolayısıyla bu isimler meclise girdiklerinde millet için değil ağababaları için çalışırlar. Öncelikleri bu olur.

Olan yine en alt teşkilatlarda çalışarak olmayacak hayaller kuran cefakâr partililere oluyor. Onlar sırtlarında prensleri, beyleri hayallerine taşırken kendilerine kalan kocaman bir hayal kırıklığı ve maddi yıkım.

Sıradan vatandaşların bir partinin ilk sıralamalarına girmesi ancak küçük partilerde olabiliyor. Onlarında seçim barajını geçme şansları olmadığı için milletvekili adayı bulamıyorlar. Olanlarda bin bir türlü nazla isimlerinin yazılmasını kabul ediyorlar. Neredeyse isimlerini yazdırmak karşılığında para isteyecekler!.. Seçim barajı diye bir şey olmasa vatandaşın oy tercihleri çok ilginç olabilirmiş. Ama Sendika ağalığı gibi siyaset paşalığı var. Vatandaşa oyunu kullanmak dışında hiçbir tercih bırakmayan saçma sapan bir seçim sistemimiz var. Bu seçim sistemi değişmeden ne vatandaşın iradesi meclise yansır, nede adaletli tercihler olur.

Şu günlerde istifa eden edene. Küçük büyük hayaller kuranlar var. Kim bilir kimin gazıyla yola çıktılar. Ne çok bilet satın almak, ne çok organizasyona yetişmek, ne çok bedeller ödeyecekler. Pek çoğu da sağdan, soldan, bankadan borç para alarak bu yolculuğu gerçekleştirecekler. Tam bir sarhoşluk hali. Ama işin sonunda uyanacaklar. Hayal kırıklıkları, kullanılmışlık duygusu ve maddi bir enkazla hayatlarına devam etmeye çalışacaklar. Günümüz ekonomik koşullarında içine düşecekleri güçlükler aile hayatlarına, iş hayatlarına, sosyal hayatlarına ağır darbeler vuracak. Bir de işin bu yanıyla uğraşacaklar. Kazananlar kendilerini tanımayacaklar, randevu vermeyecekler, hallerini hatırlarını sormayacaklar. Kullanılıp bir kenara atılmış posa gibi kalacaklar. Gerçeği üç aşağı beş yukarı olduğu gibi anlatmamın nedeni belki bazıları bugünden uyanabilir diye.

Yine de bu yola çıkmaya karar veren tüm adaylara bol şans diliyorum. Umarım ben yanılırım ve vatandaşlarımıza en yakın ve tanıdık olanlar meclise girebilirler.

Saygılarımla.