Kartal olmanın tüm ihtişamıyla yaşadı kırk yıl.
Kartal olmanın tüm ihtişamıyla yaşadı kırk yıl.
Şimdi bir karar vermesi gerekiyordu.
Ya bu kadarmış diyecek teslim edecek ruhunu;
ya da yeniden doğuşun çilesini göze alacak.
Artık işe yaramayan gagasını günlerce kayalara vuracak.
Pençelerini söküp atacak.
Tüylerini dökecek ve bu acılara katlanacak.
İnzivasında bir kovuğun yemeden içmeden yüz elli gün direnecek.
Bütün bu sürecin sonunda gençleşecek ve
bir otuz yıl daha kartal asaleti ile yaşayacak.
Elbette ki biyolojik olarak böyle bir şeyin olması imkansız.
Kartallar için de durum bu.
Ancak motivasyon hikayesi olarak çok iş yaptığı kesin.
İnanmak istedi ve inandı birçok kişi.
Şeyh uçmaz mürit uçurur cinsinden bir durum yani.
Evet kartalın gagası düşerse ölür.
Bütün tüyleri dökülürse yaşayamaz.
Üstelik hangi canlı beş ay yemeden içmeden sağ kalabilir ki?
Olsun; yaşı, kariyeri, cinsiyeti hiç fark etmez.
Bir umuda, bir ilham kaynağına ihtiyacı varsa insanın
İnanır?.
İnsan inanmak istediğine inanır.
Niyeti varsa inanır.
İnsanların gerçeklere değil!
İhtiyacı olana inanma eğilimi vardır.
Ve aslında önce ikna olup, sonra karar vermezler.
Önce karar verirler ve mekanizma işler.
Siz işinize gelene karar verin, emin olun istediğiniz
bütün gerekçeler ardı sıra önünüze dizilecek.
Bahane ,fırsat, engel menü zengin.
O zaman seçin bakalım.
Seçtikleriniz ve inandıklarınızla varsınız.