Bizim evde Loki kafası diye bir tabir vardır.
Loki benim üç kedimden ikincisi.
Aşil baş kedi. Duygusal, alıngan, bir o kadar da duyarlı.
Zeyna atarlı kızımız korkuları var, her daim tetik
ve savunma amacıyla saldırıya hazır.
Daha yavru sayılır, altı ayda üç ev değiştirmiş bu yaramaz
birkaç aydır bizimle.
Her geçen gün evin huzurlu havasına ayak uydurma
çabasını da görmüyor değilim.
Üçü de ayrı özelliklere sahip, üç benzersiz can.
Ama şimdi onlardan bahsetmeyeceğim.
Bugün Loki günü.
Loki tahminen yaklaşık bir yaşlarındaydı,
tahminen diyorum beş veterinere sorduk 6 farklı cevap aldık.
Neyse konumuz o da değil, o mevzu derin.
Zor durumdaydı, ancak aylarca süren tedavi sonrası hayata döndü.
O benim için çok şey ifade eden bir can.
Evimin bir bireyi olarak yaklaşık iki yıldır bizimle.
Loki sevgi dolu.
Onun için canlı cansız her ne varsa arkadaş dost.
Her durumda mutlu, sakin ve sevgi dolu
Oyuncağı, maması, anne bildiği bendeniz.
Hiçbir şeyi paylaşmakta sorun yaşamaz.
O hep mutlu.
O hep sakin.
Başında bir çatı ve karnı tok.
Küsmez, kızmaz, kapris nedir bilmez.
O mutlu; hayat ona güzel.
Loki kafası işte.
Darısı başımıza...
Şimdi bütün bunları yazmakta ne mana var diyebilirsiniz.
Sadede geleyim efendim.
O kediye bakarken tavırları, davranışları ve ruh hali ile ilgili
gerçek bir bilgelik görüyorum.
Durumunun farkında.
Korkulara, kaygılara kapılmadan seviyor ve sevgisini sunuyor.
O bir hayvan saçmalama demeyin.
Görmesini başardığımız zaman biz insanların
evrenin her var ettiğinden alacağımız dersler var.
Karşılıksız, kaygısız sevmek gibi.
Kıymet bilmek gibi.
Huzur vermek ve huzuru paylaşmak gibi.
Ben ona baktıkça içine kaçan bilgeyi görebiliyorum.
Onun gibi bir dostum olduğu için çok şanslı hissediyorum kendimi.
Allah´ın sessiz Kullarını, doğayı dinleyin derim,
Orada çok güzel dersler var.