Mekanlar ve İnsanlar
Mekanlar ve İnsanlar köşemizi bu hafta Sevgi Yolu´nda bulunan Sentır Optik´e ayırdık.
S.D.B: Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Ömer Durdu: 06.11.1968 senesinde İzmir-Urla´da doğdum, ama Karşıyaka´da büyüdüm. Lise mezunuyum. Yaklaşık 35 senedir bu mesleğin içindeyim. Liseden sonra üniversiteyi okumadım. Bizim dönemimizde sistem biraz farklıydı. Çalışma dönemine girdik.
S.D.B: Gözlükçülüğü seçişiniz nasıl oldu?
Ömer Durdu: Teyzemin oğlu gözlükçüydü. Eleman lazım diyerek beni yanına çağırdı. Okul zamanı yaz dönemlerinde de gidiyordum. Yoksa babamın işini yapacaktım. Babam elektrikçiydi bu arada. Gözlükçülük daha hoşuma gitti. O şekilde başladım. Sonra belli bir dönem gözlükçü yanında çalışanlara sertifika verme kolaylığı getirildi. Gözlükçü yanında çalıştığını SSK´dan belgeliyorsan, lise mezunu isen o sertifikayı alabiliyordunuz. O imtihanlara girdik. Oradan gözlükçülük ruhsatnamemizi aldık.
S.D.B: Yıl kaçtı?
Ömer Durdu: 1993 senesi.
S.D.B: İlk mekanınızı nerede açtınız?
Ömer Durdu: Menemen´de açtım. 25 senedir Menemen´de aynı yerdeyim. Sonra eşimle tanıştım. Menemen´e geldiğimde bekardım. Evlendim. Menemenli oldum. 93´ten bugüne Menemen´e hizmet veriyoruz.
S.D.B: Neden Menemen dersek?
Ömer Durdu: O dönemde Menemen´de bir tek Uzay Optik vardı, Baki abinin dükkanı. Dolayısıyla araştırdığımızda burada potansiyel görerek ikinci dükkanı kaldırabileceği düşüncesiyle mekanımızı açtık. Karşıyaka´da Menemenli bir arkadaşım vardı. Babası Hoca emlak sayesinde bu dükkanı bulduk. 26 gibi genç bir yaşta hiçbir çevremiz olmadan başarabiliriz dedik ve dükkanımızı biriktirdiğimiz haftalıklarımızla açtık. Babamız da annemiz de para yoktu. Hiç unutmuyorum 13 tane küçük altın almıştım teyzemin kızından. Başarılı da olduğumu düşünüyorum. Allah´a şükür 25 senedir buradayız. İkinci dükkanı da açtık. Zaten belli bir yaştan sonra çok şeyler de beklemiyorsun hayattan. Bizim için önemli olan hizmet. Her şeyde de böyle değil mi zaten?
M.B: İş kurmak önemli ama esas işi sürdürülebilir hale getirmek önemli değil mi?
Ömer Durdu: Bunun için de güven sağlamak gerekli. Hepimiz alışveriş yapıyoruz. Ben de o güveni hissetmek istiyorum. Önemli olan güven. Ticaretin ana teması samimiyet. Arkasından da güven geliyor. Çünkü insanı bir kere kandırabilirsin. Ortaya çıkınca bittiğiniz andır. Güven ise zaman içinde size çoğalarak geri döner. Bu da 25 sene ile oluyor.
S.D.B: Sektörde yaşadığınız sıkıntılar nedir?
Ömer Durdu: Özellikle gözlük konusunda insanlarımız bilgisiz ve bu sayı da çok fazla. Daha bugün başımdan geçti. 10 liralık bir yakın okuma gözlüğü istiyorum dedi müşterim. Ruhsatlı insanım, yasak. Bit pazarında gibi satamazsın. Katarak yapma riski var. Her şeyin olduğu gibi onun da bir fiyatı var. Bize usanmadan bunları anlatmak düşüyor.
M.B: Gözlük seçimi konusunda insanlara verebileceğiniz ipuçları nelerdir?
Ömer Durdu: Bir kere doktor kontrolü şart. Doktor kontrolsüz hiçbir yerden gözlük alınmasın. İkincisi tabii ki satıcı arkadaşın verdiği bilgileri dikkatle dinlemeleri, her şeyi fiyatla yargılamamaları ricamız. Ucuz mal alacak kadar zengin değilim diye bir laf var. Her şeyin bir maliyeti var. Ayrıca benim en çok sevmediğim cümlelerden birisi: ben bu malın ne kadar olduğunu biliyorum mantığı. Benden daha iyi bilici. Halk arasında maalesef bu böyle. Türkiye´de 2005´ten sonra bir şeyler değişti bunu da kabul etmek lazım. 2005´ten önce gözlükçülük sektöründe inanılmaz karlar vardı. Bunu biliyorum. 2005´ten sonra özellikle SGK yaptırımlarından sonra özellikle devlet acayip sıkı tuttu işi. Bir de başka bir açıdan bakacak olursak 2005´ten bu tarafa devletin bize ödediği para hiç değişmedi. SGK 2005´ten bu yana aynı parayı veriyor. Düşünün artık. Hiçbir şeyin fiyatı yerinde durmuyor. Bunların üstesinden gelerek hizmet vermeye, insanlara bunları yansıtmamaya çalışıyoruz. İnsanlar hala SGK´lı fark vermeden bizden gözlük alabiliyor. 2005´te aldığınız malın maliyetini bir de şimdi düşünün.
M.B: Sektördeki yenilikleri takip etmek anlamında kendinizi nereden besliyorsunuz?
Ömer Durdu: Genelde seminerleri, fuarları ve bilgisayar ortamında yeni ürünleri takip ediyoruz. Takip ettiğimiz oranda da güncelliğimizi koruyoruz ve zaman içinde kazanan biz oluyoruz.
M.B: Güneş gözlüğü seçerken nelere dikkat etmeliyiz?
Ömer Durdu: Her hangi bir gözlükçüden alacağınız gözlük zaten sağlık bakanlığı onaylı. Bizde garanti belgesi var her bir gözlüğün. Nasıl ilaç eczaneden alınıyorsa optik, güneş gözlüğü fark etmez gözlükçüden alınmalı. Buna dikkat edilmeli. Sağlık açısından pazardan gözlük alınmamalı. Sokakta satılan güneş gözlüklerinin yüzde 99´unda katarak yapma özelliği var. Kullanılan hammadde göz sağlığına zararlı bir hammadde. Sağlık bakanlığı, dernekler ve göz doktorları bu konuda açıklamalarda bulunuyor.
Memnune Durdu: Bir de küçük çocuklara dışarıdan gözlük almayın diye anne babaları da uyarıyoruz. Zaten takmıyor, kıracak diye çok fazla para ödemek istemiyorlar. Dışarıdan 5-10 liraya alıyorlar ama çok sakıncalı.
Ömer Durdu: Çocukları için güneş gözlüğü alırken bütçelerini çok düşük tutuyorlar. Bütçen yok ise hiç alma. Çoğu müşterimde bu handikabı yaşadım. Özellikle çocuklarını bu konuda önemsemiyorlar. Bu konuda da çok bilinçsiziz. Hep söylüyoruz ama söylediğimiz kadar da başarılı olduğumuzu tahmin etmiyorum. Ama yılmadan söylemeye de devam edeceğiz. Çocuklar bizim çocuklarımız. Çocuk gözlüğe bir şey yaptığı zaman fabrikalarda ücretsiz tamiri de yapılıyor. O kadar da esnek davranıyorlar. Çocuk bu kırılır, bozulur. Telafisi mümkün.
S.D.B: Peki eşinize dönecek olursak kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Memnune Durdu: 1975 yılında Menemen´de doğdum. Endüstri Meslek Lisesi Kimya bölümünden mezun oldum. Kimya bölümü ile ilgili üniversiteyi kazandığım dönemde Ömer´le tanışmıştık. Üniversiteye devam edemedim. Mezun olduktan 8 ay sonra nişan, düğün derken evlendik. Çocukları büyütmeden evvel de ara ara Ömer´e yardım ettim. İşi öğrendim. Kızım olmadan önce o dönemlerde bir imtihan hakkı tanındı bize. Bu fırsatı değerlendirip okula gittim, sınavlara girdim. 6 ay mücadele verdim. 2005 yılında belgemi aldım. Daha önce diplomamla birlikte Pınarbaşı´nda başka bir yerde çalışıyordum. 7-8 sene kadar. Bu arada başka bir yerde çalışmak yerine kendi mekanımızı neden açmayalım diye Ömer´le düşündük. Bu arada KOSGEB´e de gittim. Belgemi de aldım. Aynı işi yaptığımız için destek vermediler açıkçası. Onun çok fazla mücadelesini verdim. O şirket, ben şahıs olarak açıyorum. Aynı isimleri kullanmıyoruz, biz şube değiliz. Vergilerimiz ayrı dememe rağmen olmadı. Bunu çok suiistimal eden varmış. Kendi emeğimizle açtık geçen mayıs ayında burayı. 8 ay oldu. Sabır ve sevgi ile işimi yapıyorum.
BİZDE KALANLAR
Hepimiz bir yerlerde doğarız, ana yurdu baba ocağımızı severiz. Bir de hayat mücadelesi vardır ki hayatımızı sürdürebileceğimiz, kazancımızı sağlayabileceğimiz yere götürür bizi. Böyle başlamış Ömer beyin hikayesi. Meslek olarak seçmiş gözlükçülüğü ve de bir süre sonra kendi mekanını açmak isteyince doğru bir tespitle Menemen´de bulmuş kendini. Sadece bir gözlükçünün olduğu yer ikincisini de doyurur diye düşünmüş iyi de yapmış. Yirmi yılı aşkın bir sürede Menemen ona önce iş, sonra eş ve aile, dostlar arkadaşlar vermiş ve de memleket olmuş. Memnune hanım da eşinin yolunda ilerlemiş. Şimdi hem sevgi yolunda hem de Atatürk Caddesinde iki ayrı mekanda hizmetlerini sürdürüyorlar. Hayattan, işlerinden konuştuk. Kendilerine ve işlerine duydukları saygı mekanlarına da yansımış. Pırıl pırıl raflarda ışıl gözlükler, renk renk, çeşit çeşit. Öncelik net ve sağlıklı gören gözler olsa da zamanla önemli bir aksesuar olan gözlük seçiminin sağlığımız için ne kadar da önemli olduğunu anladık bir kez daha. Özellikle çocuklarımıza seçeceğimiz gözlüğün bir oyuncak, bir aksesuar değil onların göz sağlığı için ciddi bir tercih olduğunu gördük. Durdu ailesine işlerinde başarılar ve bereketli kazançlar dileyerek mekandan ayrılırken sizlere de hatırlatalım gözlük sadece bir aksesuar değil çok önemli bir sağlık tercihidir.