Mekanlar ve İnsanlar köşemizde bu hafta, babadan bu işi devam ettiren Seç Halı sahibi Metin Demir ile söyleşi gerçekleştirdik.
S.D.B: Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Metin Demir: 1981 doğumluyum. 6 aylıkken Erzincan´dan gelmişim. Babam Sabri Demir gelmiş bu arada bu tarafa biz de onunla gelmiş olduk. Aslen Erzincanlıyız. Ama Erzincan´a bu zamana kadar hiç gitmedim. 4 erkek kardeşiz. Bir kardeşim Menemen´de mobilya işi yapıyor. Diğer ikisi de Aliağa´da halı işi yapıyor. Yani halı bizde baba mesleği. Her iş için derler ya, biz de halı tüyü yutmuşuz. Babam 81´de mağazacılığa başladığı zaman ben yeni doğmuşum. Bu meslekte çekirdekten yetişmeyim. Aklımız ermeye, sokağa çıkmaya başladığımız dönemlerde 89-90´lı yıllarda anayolun üzerinde babamın mobilya mağazası vardı. Okuldan sonra hafta sonları bir şekilde yardım etme durumları oluyordu. O günden bu güne bu işin içindeyiz.
S.D.B: Babanızın bu işe başlaması nasıl olmuş peki?
Metin Demir: Babamın buraya gelmesinin evveliyatı daha eskilere dayanıyor.1970´lerde babamız sırtında halı satarak başlamış bu işe. Sabit bir yerde değil, genelde bu bölgelerde satış yapardı. Köylerden eski halı alıp satarak başlıyor ticarete. Mahkeme Camiinin orada halı koydukları depolarda yatıp kalkarlarmış. Ticarete oradan başlamışlar. Amcası, kardeşleri ile başladıkları bu işte bugünlere gelmişiz.
S.D.B: Babanız hala çalışmıyor mu?
Metin Demir: Babam artık çalışmıyor. Bizler arasında dolaşarak günü bitiriyor. Babam meslek icabı Türkiye´de o kadar yeri dolaşmış ki, Türkiye genelinde ancak 3-4 yere gitmemiş. Mesela bu yörede seyyar halı satarken çevre köyleri yaya dolaşmış sırtında halı ile. Geçmiş dönemde araç yok, fakirlik var, imkanlar kısıtlı. Sonra babamın seyyar gezdiği bir arabası oldu, iyi kötü o dönemi hatırlıyorum. Evin bir odası o yıllarda depo gibiydi. Halı hayatımızın her döneminde vardı yani. Bizler babamın mağazacılık dönemine yetiştik.
M.B: Babanızın mağazacılığa, yerleşik düzene geçişi kaç yılında oldu?
Metin Demir: 81 yılında babam mağaza açtı. Menemen´de Atatürk Caddesi üzerinde Zübeyde Hanım Eczanesi´nin karşısında idi ilk yerimiz. Seç Mobilya diye geçerdi.
S.D.B: Tekrar size dönecek olarak eğitim hayatınızdan biraz bahseder misiniz?
Metin Demir: İlkokulu Şehit Kemal´de, ortaokulu Kubilay´da, liseyi ise Halide Gencer Ticaret Meslek Lisesi´nde tamamladım. Ondan sonra 1998´de Kıbrıs´ta bir üniversite kazandım. Halkla İlişkiler ve Reklamcılık okudum. 4 yıllık bir okuldu. Yalnız o süreçte Kıbrıs´ta ufak tefek ticarete de başladım zaman içinde. İnternet kafe devraldım, sonra onu sattım, dijital copy center işi yaptım. Ondan sonra tekrar geri geldik buralara. Ticarete başlayıp 22-23´lü yaşlarda para kazanmak tatlı gelince o genç yaşta paranın sersemliği ile okulu biraz ihmal ettik ve haliyle de okul biraz uzadı. 1998´den 2006´ya kadar 8 sene Kıbrıs´ta kaldım. İlk 4 yıl okul ve çevreyi tanımakla geçti. 4 yılını da ticaret yaparak geçirdim. Tek başına yaşamayı ve ticaret yapmayı öğrendim. Burada iken babamın şemsiyesinin altında idim, orada o şemsiyeyi kapattım. O sürecin bazı avantajları olduğu gibi haliyle büyük dezavantajları da oldu. Tecrübesizlik nedeniyle daha çabuk hata yapabiliyorsunuz.
S.D.B: Kıbrıs´tan dönüşünüz nasıl oldu? Babanız mı çağırdı siz mi tamam dediniz?
Metin Demir: 2004 yılında evlendim. Hanımı aldım oraya götürdüm. Hanım orada yapamadı. Bir evin bir kızıydı. Gidelim bari memleketimize dedik. 2007 yılında Kıbrıs dönüşü Güzin Kundura´nın yan tarafında ilk mekanımı açtım. 2014 yılından beri de şimdiki yerimdeyim.
M.B: Muhtemelen babanız başladığı dönemde el halısı ile işe başladı. Sonra makine halıcılığı devreye girdi. Şu an siz de dükkanınızda makine halısı satıyorsunuz. Makine halısı teknolojisinde de çok büyük değişim yaşandı. Mesleğe ilk başladığınız ilk günden bu güne kadar halı sektöründeki en büyük değişim sizce ne oldu?
Metin Demir: En büyük değişim endüstriyel manada yaşandı. Halı o zamanlar çok kıymetli bir şeydi. Sizin de bildiğiniz gibi 92-93´lerde bir halı bir maaştı. Şu an halıdaki endüstriyel gelişme nedeniyle halı fiyatları aşağıya düştü. Üretim maliyeti düştü, zaman kazanıldı. Halının hammaddesi ile ilgili çok ciddi değişimler oldu. Aslında çok çeşitlilik çok mu iyi oldu? Bence olmadı. Mesela bundan 4-5 yıl önce bir halı firması bir halı çıkardı, leke tutmayan- kendi kendini temizleyen halı üretti. 3-5 ay sonra kimsenin haberi olmadan piyasadan geri çekti. Meğer halı kanserojen madde içeriyor, ondan dolayı da leke tutmuyormuş. Şimdi çocuğunuz, torununuz o halının üzerinde oynasın ister misiniz? Ama o şekilde düşünmüyor müşteri. Müşteri halı almaya geldiği zaman ilk etapta renk, sonra fiyat, en son da kalite. Sağlık konusu hiç yok gördüğünüz gibi. Bir örnek verecek olursak Atatürk Caddesi üzerine 3-4 sene önce bir halıcı açılmıştı. Sadece iki ay açık kaldı. Bedavaya halı sattılar. Geri dönüşümden elde edilen kanserojen maddelerle yapılan halılardı. Çocukluğumuz döneminde halı almaya geldiğinde insanlara şu halıyı al 20 sene kullanırsın derdik. Şimdi insanların tepkisi benimle birlikte mi yaşayacak oluyor. Kimisi düşük fiyat odaklı bize geliyor, kimisi de fiyat hesabı yapmayıp değişiklik olsun yeter ki kullan at mantığı ile bize geliyor. Bir de 40 yaş ve üstü var ki bunlar da sırf kalite için geliyor. Gençler sadece renk için geliyor. İnsanlara tavsiyem halı alırken sadece fiyat ve renk olarak sorgulamasınlar. Bu tür sağlıksız ürünler polip denen bir malzemeden yapılıyor. Ben bu tür halıları dükkanıma sokmuyorum. Sağlıksız bir ürün olması yanında bu tür ürünlerin ömrü de çok kısa oluyor ve müşteri de geri dönüşüm olmuyor. Bu şartlarda senden bir kere alışveriş yapar. Bir daha gelmez. O nedenle kaliteli, sağlıklı, uzun ömürlü kullanıma uygun, hem de fiyat avantajını sağlayacak şekilde ürünler getirmeye dikkat ediyoruz. Yarar fiyat dengesini yakalamaya çalışıyoruz. Belli başlı altı marka ürün satıyoruz. Markasız (merdiven altı) ürünümüz yok. Zaten halıda öyle bir şey de çok zor. Sadece 1 tezgah 1 milyon 350 bin Euro. Şurada bir dükkan tutayım açayım deme şansınız yok. Zaten bir tezgahın kapladığı alan 350 metrekare.
M.B: Halılarda belli başlı motifler vardı geçmişte. Şimdi motiflerde de çok ciddi değişim var, modernize edildi diye gözlemliyorum. Ne dersiniz bu konuda?
Metin Demir: Sizin o dediğiniz dönemlerde halı Türkiye için üretiliyordu. Şu an Türkiye´de halı dünya için üretiliyor. Mesela Sanat halı, Festival halı, Konfor halı yaptığı halıların sadece yüzde 15´ini Türkiye´ye satıyor. Gerisi dünya piyasasına gidiyor. O nedenle de dünya piyasasına hitap edecek motifler tercih ediliyor.
M.B: Sizin sektörde piyasanın durumu yani satışlar nasıl?
Metin Demir: Yaşanan bu sıkıntı bizi de etkiledi. Bizim iş biraz da zevk işi. İnsanlar önce barınmalarını, sonra gıdayı, ardından üst başını hallediyor. Arta kalırsa halı, perde akla geliyor. Bunun değiştiği zamanlar mecburen evlilik dönemlerinde, yeni ev alındığında, sünnet yapıldığında. Bu dönem inşaat sektörü de durduğu için işler yavaşladı. Her şeye rağmen işimizden memnunuz.
M.B: Peki sizi diğer insanlardan ayıran özelliğiniz ne, niye tercih etsin sizi müşteri diye sorarsak cevabınız ne olur?
Metin Demir: Bizim tabelamızda 1981´den bugüne diye yazıyor. Şimdi bugün bunu satalım, yarın bunu satarız, bugün Ahmet´e verelim, yarın Ayşe´ye satalım diye bir durumumuz yok. Menemen büyüse de hala daha herkes birbirinin ne tür mal sattığını bilir. Biz iyiler arasında yer almak istediğimiz için iyi mal satmaya özen gösteriyoruz. Çekirdekten bu işin içinde olduğumuz için de bilgi donanımımız var. İsmimizi riske atamayız. O nedenle de günlük karlarla işimiz yok. Geçmişte babamın müşterisi babaları iken, şimdi oğulları benim müşterim. Güvene dayalı bu zamanlara kadar geldik.
S.D.B: Geleceğe dair hedefiniz ne?
Metin Demir: Daha devam etmeyi düşünüyorum. Babadan evlatlara işi devam ettirme devri geçti diye düşünüyorum. Ama 10 yaşında bir kızım var, beşinci sınıfa gidiyor, okumazsan mekan hazır diyorum. Dersleri de çok iyi. Okuyacağım ben diyor. Karar kendinin.
M.B: Yeni halı alacaklara ya da değiştireceklere önerilerinizi alabilir miyiz?
Metin Demir: Fiyat odaklı gitmesinler hiçbir mekana. Bildik, tanıdık, güven duydukları esnaftan alışveriş yapsınlar. İlk etapta fiyat odaklı gitmedikleri için zaten düzgün mallar çıkarırlar karşılarına diğer esnaf arkadaşlar da aynı şekilde. Menemen´de bu işi hakkı ile yapan 3-4 tane esnaf arkadaş var. Son sözüm Menemen´in esnafına destek olsunlar. Alışverişlerini Menemen´den yapsınlar. Bu konuya esnaf olarak biz de dikkat etmeliyiz diye düşünüyorum. Menemen´de kazanıp dışarda harcamamalıyız.
BİZDE KALANLAR
Kapısının önünde rulolarla çeşit çeşit yolluklar. Mekanda neredeyse tamamı pastel renkli sanırım şimdilerde trent bu. Birbirinden zarif halılar arasında röportajımızı gerçekleştirirken ister istemez gözümüz takılıyordu onca çeşit ve desene. Metin beyin anlattığı, babasının adım adım ticaretle başladığı seyyar halı işinde kendi mekanını açtığı sürece ve bu güne değin yaklaşık elli senede geldikleri ticari hayat hikayeleri, bu alandaki değişimin de ne boyutta olduğunu gösteriyor bize. Halı seçiminde ve kullanımındaki değişen beklentiler ve sunulan neredeyse sonsuz seçenekler içerisinde yarar fiyat dengesini gözeterek doğru bir alışveriş yapabilmenin ipuçlarını da veriyor. Metin beye ve ailesine işlerinde başarılar ve bereketli kazançlar dileyerek ayrıldığımız mekandan hoş birkaç halı da aklımızın bir köşesine takılmadı değil.
Eski FOTOLAR
KÜÇÜK 1990´lar
Diğer 3 BÜYÜK 2000´ler