MENÜ
İzmir 24°
Menemen'in Sesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
EGO
Levent Sarsıncı
YAZARLAR
27 Ocak 2021 Çarşamba

EGO

Evet geçen hafta itibariyle Menemen Belediye Başkanı kim olacak muamması sona erdi.
AKP iktidar nimetlerini de kullanarak, kuralları kendi lehine zorlayarak bir şans daha elde etti. Kura çekiminde de istediği sonucu almayı becerdi. Yani Menemen’de vatandaşın oylarıyla kazanılmış belediyeyi CHP’den bir biçimde aldı.
CHP yeni bir yerel seçime kadar artık tribünde olacak.

Kısaca seçimlerden başlayarak bu rekabeti hatırlayalım.

Tüm partilerin Menemen’de aday adayları vardı. Menemen halkı en iyi aday adayımız
Serdar Aksoy demedi. Ankara’dan birileri Sayın Serdar Aksoy’u uygun gördü!..
CHP ve İyi Parti ittifakının adayı olarak Menemen’e Serdar Aksoy aday olarak gönderildi.
Bu çok riskli ve sıkıntılı bir tercih olmuştu. Çünkü uzun yıllardır Menemen’de Belediye Başkanlığı yapan Sayın Tahir Şahin bu durumu kabullenemedi. Haklı mı? Kendi açısından belki... Sonra Serdar Aksoy’un neden olduğu bu sorunlar patlak verince; Menemen halkının da önemli bir kısmı Tahir Şahin’e hak verdi. Peki; Serdar Aksoy atandıktan sonra Tahir Şahin hep doğru hamleler mi yaptı? Hiç boş durmadığını Tahir Şahin’i tanıyan herkes biliyor. Yakınındaki siyaset ya da iş yaptığı insanların değerlendirmelerinden, Tahir Şahin’in sosyal medya paylaşımlarından bunu anlamak mümkün. Siyasi deneyimini ve ilişkilerini bu yönde de epeyce kullandığını sanıyorum. Serdar Aksoy seçimlerde pek çok olumsuzluğa rağmen yine de AKP’nin adayı Sayın Durmaz Bayraktar’a hiç beklemediği bir fark attı. Vatandaş Serdar Aksoy ve Tahir Şahin’in arasındaki gerilimde Menemen’den yana tavır aldı ve beğense de beğenmese de Serdar Aksoy’a oylarıyla sahip çıktı. Serdar Aksoy Belediye Başkanı seçildikten sonra olgunlaşmak, uzlaşmak, çözüm üretmek yerine devamlı bir gerilim tarzı, itham dili ve kibirli tavır sergiledi. Siyasi rakiplerini, herkesi küçümsedi. Aşağıladı. Kendisini Allah’ın bir lütfu gibi görmeye başladı. O kadar ben demeye başladı ki kendisini destekleyenleri bile bezdirdi. Basın ve medya üzerinden devamlı Tahir Şahin ile didişti, durdu. Onu gerdi, tahrik etti. Pek çok konuda Tahir Şahin ile davalık oldular. Hem Tahir Şahin’in hem de Serdar Aksoy’un etrafını çeviren yağcılara, yardakçılara gün doğmuştu. Bu kavgadan hepsi epeyce nemalandılar.
Dertleri Menemen olsaydı yapılacak şey çok basitti. Bir araya gelip Menemen’in yararı için birlikte neler yapabiliriz diye konuşabilmek!.. Kentin sözüm ona büyükleri gerçekten biraz büyük olabilseler ve bu soruna doğru zamanda, doğru yerden el atsalardı bugün Menemen’de, Menemen için çok farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik. Sonunda kavga edenler ya da ettirilenler kaybettiler. Şayet sözü edilen bu yolsuzluk dosyalarının üzerine gidilip, derinleştirilirse bu yolsuzluk girdabının Menemen’de bilinen, tanınan pek çok iş adamı ve siyasetçiyi de yutacağını düşünüyorum.
Bu durumun değerlendirmesini vatandaşlarımızın takdirine bırakıyorum.

AKP kura çekimiyle de olsa artık Menemen Belediye Başkanlığı koltuğunda.
Peki rekabet bitti mi? Tabi ki hayır.
Sadece CHP şimdilik bu rekabetin dışında kaldı.
Asıl rekabet içeride daha yeni başlıyor!..

En küçük, en zayıf insanların bile öngörülemeyecek egoları vardır.
Makamın ağırlığı, sunduğu güç yeterince hazır olmadığınızda sizi bambaşka birine dönüştürebilir. Bir de etrafınızı çevirecek menfaat gruplarının üreteceği zehirli düşüncelerle etrafınızdaki herkesten rahatsız olmanıza neden olur. Böylece daha büyük ve şiddetli bir gürültünün fitili ateşlenmiş olur.

Seçim bittikten sonra dışarıdan gözlenen fotoğrafı sizin için biraz netleştirmeye çalışayım.

Bir tarafta Menemen Belediye Başkan vekili seçilen Sayın Aydın Pehlivan var. Bir diğer tarafta ise yerel seçimlerde Sayın Serdar Aksoy’a karşı hiç beklemediği bir farkla kaybeden Sayın Durmaz Bayraktar. İşin doğrusunu konuşmak gerekirse yerel seçimlerde seçmen oylarıyla kazanamadığı seçimi, yeniden AKP’ye kazandıran, ya da o fırsatı yaratan Durmaz Bayraktar’ın uyarı ve yönlendirmeleri oldu. Normal şartlarda ilk etap seçimlerinde AKP, CHP’ye kura çekilişinde de kaybetmişti. Karşıdaki rakip CHP iken AKP için birlik olmak, bütünlükten bahsetmek, partililikten, örgütten, örgütlülükten bahsetmek kolaydı. Şimdi Başkanlık ele geçirildi. Artık CHP rakip değil. Güç ve yetkilerin paylaşım zamanı! Hayaller kurmanın önünde hiçbir engel yok. AKP Menemen’i kura çekimiyle de olsa aldığında rüyaya yatan pek çok kişi olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen ilk rekabet Aydın Pehlivan ve Durmaz Bayraktar arasında yaşanacak. Şu anki fotoğrafın ilk yansıması bu.
Sonrada hayal kırıklığı yaşayanlar Durmaz Bayraktar’ın yanında, hayallerine kavuşanlar ise Aydın Pehlivan’ın yanında saf tutacaklar. Basına medyaya düşen haberler, açıklamalar, görüntüler gösteriyor ki Durmaz Bayraktar’ın gölgesi hep Aydın Pehlivan’ın üzerine düşecektir. Aydın Pehlivan başlarda bu durumu idare etse bile bir süre sonra etrafındakilerinde gazıyla yavaş yavaş bu durumdan alerji üretecek. Egosu devreye girecek. Bu rekabetin önemli bir kısmı derinde yaşansa da sıkıntıların boyutlarını gösterecek bir kısmı da su yüzüne mutlaka çıkacaktır. Tıpkı Serdar Aksoy ve Tahir Şahin arasındaki yaşanan kavgada saf tutanların durumu gibi. İşin kötü yanı bu saçma sapan gerilimler ve çatışmalar arasında yine Menemen ve Menemenlilerin kaybetme ihtimali var. Önümüzdeki dört beş ay bu anlamda çok şeye gebe. Böyle bir değerlendirme yaptığım için birileri bundan rahatsız olabilir, bir süre benimle oyalanmayı tercih edebilirler. Olsun. Ben söylemiş olayım. Umarım yanılan da ben olurum. Devamını birlikte yaşayıp göreceğiz...

Bu hafta güzel ülkemizde birlikte yaşadığımız Kürt vatandaşlarımızdan biraz söz etmek istiyorum.

Tıpkı diğer herkes gibi onlarda bu ülkenin en değerli insanları.
Terörle sistem arasına sıkışmanın ne demek olduğunu bilmeyenlerin atıp tuttukları kadar kolay bir tarif değil onların yaşadıkları, kürtler ve terör. Kürtler ve sorun hep yan yana anılarak bu insanlarımız adeta suçlu gibi tarif edildi. Oysa kürt vatandaşlarımızı terörden de siyasi oluşumlardan da bağımsız olarak görmek, değerlendirmek gerekiyor. Batıda yaşamak, batıdan bakarak konuşmak kolaydır. Neredeyse 40 yıldır kanayan bir coğrafyada doğmanın, çocuk olmanın, büyümenin, evlenmenin, aile kurmanın, çocuk sahibi, iş sahibi olmanın güçlüğünü yaşamayan birinin bu konu hakkında ileri geri değerlendirme yapması çok yersiz ve saygısızcadır. Bildiğin tek dili konuşamamanın, yazamamanın, eğitim alamamanın uzun yıllar bedelini kürt vatandaşlarımız ödediler. 40 yıldır olağan bir gün görmemiş bir toplum kesimimizden bahsediyorum. Bu olağan olmayan koşullarda öğrenci olmanın, asker olmanın, karakola yolunuzun düşmesinin de normal olmayacağını elbette tahmin edersiniz. Yakılan köyler denince her şey ne kadarda yüzeysel ve etkisiz geliyor değil mi? Oysa yakılan o köylerle birlikte yaşanmışlıklar, anılar, kokular, sesler, renkler, hayallerde yok oldu. Peki orada yaşayan insanlara ne oldu? Nereye gittiler? Nereye yerleştiler? Bu travmaları atlatabildiler mi? Bilen var mı? Bir tarafta ellerinde ne varsa alan yasadışı bir örgüt. Bir yandan da neden onlara destek veriyorsunuz diye hesap soran, cezalandıran sistem!.. Kanunların, yasaların, güvenliğin, insan haklarının olmadığı, bir anlamda vahşi doğu gibi bir bölge. Silahların, güçlülerin adalet kabul edildiği bir iklim. Ve bu atmosferde normal birer vatandaş olmaya çabalayan Kürt vatandaşlarımız. Filler tepişiyor çimler eziliyor. Doğuda, Güneydoğu’da yaşanmakta olan durum tam olarak böyle bir şey. Örgüt canı ne isterse onu alıyor. Çocuklar, kızlar silah ve tehdit yoluyla dağlara götürüldü. Gitmeyenlerin başına bir dünya olay geldi kimileri tecavüze uğradı. Kimileri faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Bu sorun ülkemiz açısından, birliğimiz, beraberliğimiz açısından henüz kabuk tutmamış kanayan derin bir yara. Ve ne yazık ki bu yaradan hepimiz sorumluyuz.

1990’larda doğu görevini yapan Malatyalı idealist bir okul müdürü abimin anlattıklarını aynen aktarmak istiyorum; “Mehmet’in oğlu Hasan, sınıfımın en başarılı öğrencisiydi. Bir gün kendisine bu durumu anlatıp teşekkür etmek için okula davet ettim. Sonra sohbet ilerledi.
Mehmet, gerçekten Türk Bayrağından rahatsız mı oluyorsunuz diye sordum?
Olur mu öyle şey öğretmenim. Biz de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Bayrakta, toprakta bizim. Bizde bu topraklara aitiz dedi. Gururlandım. Eee sorun ne öyleyse dedim.
Mehmet; Öğretmen Bey sorun bizmişiz gibi muamele görüyoruz. Ben iyi Türkçe bilmiyorum. Oğlum öğrensin, kendini kurtarsın. Buralarda bizim yaşadıklarımızı yaşamasın istiyorum. Ben okula gittim. Türk bayrağının altında İstiklal Marşımızı Türkçe okuyamadım diye çok defa dayak yedim. Askere gittim Türk Bayrağının altında Kürtçe konuşuyorum diye dayak yedim. Buralarda çok sorunlarımız var öğretmen bey. Derdimi anlatmak için karakola gittim Türkçe anlatamıyorum diye kızdılar. Bize, sorunlarımıza sahip çıkmıyorlar. İnanın burada herkes benim gibi. Durum tam olarak budur yani. Ben vatanımı, milletimi, devletimi, bayrağımı, ezanımı severken onlar beni, bizi sevmiyorlar. Hepimize birden terörist muamelesi yapıyorlar Öğretmen Bey dedi. O gün Mehmet’in söyledikleri karşısında canım yanmıştı. Kendimi kötü hissetmiştim.”

Kürtler bu ülkenin yapı taşlarından, taşıyıcı kolonlarından, bizi bir arada tutan harçlarından biridir. Ve inanın çok değerlidir. Umarım artık biraz daha dinleyip, düşünüp öyle konuşuruz. İyileştirmek elimizden gelmiyorsa bile yarayı daha fazla büyütmeyelim.

Ülkemizi ve milletimizi zengin yapan şey farklılıklarımızdır. Ve hiçbirimiz kanunlar, yasalar önünde bir diğerimizden daha az ya da daha fazla değerli değiliz.
Ülke mozaiğimizde her topluluk, her kültür, bir zenginlik ve birikimdir.
Bugün ülkemizi gururlandıran bilim insanları, edebiyatçılar, müzisyenler, sanatçılar gibi özel insanlar bu zor koşullarda kavrularak başarılarıyla insanlığa mal olmuşlardır.
İşin özü hepimiz birbirimizden bir parçayı taşıyoruz.
Zarar verdiğimizde aslında bir yönüyle kendimize zarar veriyoruz. Bu hastalıklı bakış açılarının bir an önce kontrol altına alınmasında birlik beraberliğimiz açısından fayda var.

Sevgi ve Saygılarımla

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Menemen'in Sesi