Siz hiç bulmaktan korktuğunuz kendinizi aradınız mı?
Bazen ağlayan bir çocuğun gözyaşlarında kimi zaman sadeliğin lüks denizinde buluyorum kendimi.
Oldum demek öldüm demektir diyorum kendime. Olgun başaklara bakıyorum boyları ne kadar eğik, boş başaklar ise bir o kadar dik. Güneşe bakıyorum ne kadar yakıcı, gölge ise bir o kadar sakin ve huzurlu.
Beni müzik kadar etkileyen, gönlüme işleyen çocuk gülüşleri. Gönül alıyor birileri afedersiniz diyor. Kucaklaşıyor bazıları içten gelen teşekkür sözleriyle.
Silah sesleri duyuyorum, her patlamada yüreğime dolan barut izleri.
Ağaçlar mı tutuştu?
Bu yanık kokusu ne!
Alev alev yükselen elimizle diktiğimiz canlarımız.
BUL KENDİNİ DİYORUM
Her şey gözümün önünde, arıyorum.
Bir tas su arıyorum bir köşeye koymak için, bazen bir dost eli arıyorum omzumda.
Önyargının çirkinliğiyle yüzleşiyorum zaman zaman, haksızlığın karşısında set olmak istiyorum. Karınca misali olsa bile. Bir çöp kutusu arıyorum, çocukların elinde tuttukları çöpleri atsınlar diye. Aynı büyüklerin onlara öğrettiği gibi. Çocuğunda kendini keşfetmiş iyi ebeveyin arıyorum.
İlmek ilmek örmek istiyorum iyiliği. İyi insanların seslerini duymak istiyorum.
BEN DE VARIM
Bir şiirde kaybolmak bir türküde ağlamak istiyorum.
Yoldaki cam kırıklarını kaldırıyorum, belki birine zarar verir diye.
Gözlerimi kaçırıyorum çirkinlikten, gönlüm kirlenmesin artık
Uçurtmanın asaletiyle gökyüzünde kayboluyorum. Unutamıyorum sevdiklerimle içtiğim kahvenin tadını, bazen tahammül ediyorum sevmediklerime, gençliğin sesini duyuyorum yaklaşıyorlar,onları sarıp sarmalıyorum.Sevmiş gibi görünenlere sesleniyorum, naif yüreklere yaklaşmayın.
Sokak sokak dağ taş demeden arıyorum
Bir ağacın altında kendi içimde buluyorum kendimi.
Hoşçakalın.