Gecenin ilerleyen saatlerinde tek tek sönüyordu evlerin ışıkları. Feneri andırıyordu karşıdan görülen masa lambaları. Üniversite sınavına hazırlanan çocukların aleyhine işliyordu zaman.
Umut’un gözleri kapanıyor ama o uyumamak için direniyordu. Bir soru daha çözsem fayda olur diye düşünüyordu.
Ayşe başını masaya yaslamış buz gibi olmuş kahvesinden yudumluyordu ve düşünüyordu ya kazanamazsam.
Zeynep geçen yıl kaybettiği doktor olan babasının odasına astığı gömleğine bakarak inşallah babacığım senin yerini alıcam diyordu.
Eren ise maddi zorluklar içerisinde dershane parasını zor ödeyen ailesini düşünerek bu yaşanan zorluğun mükafatı olarak mühendisliği hedeflemişti.
Yürekler yangın yeriydi. İki buçuk saatlik bir sınava hayatı sığdırmak akıl alacak bir durum değildi. Onların kaygılarını gönülden hissettim.
Aklıma Doğan Cüceloğlu’nun bir sözü geldi. “ELİNDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAYA GAYRET ET. YAPARKEN DE ŞEVKLE YAP”. Bence de tam olarak yapılacak buydu.
GERİSİ TEVEKKÜL. Ellerin semaya açıldığı, gönüllerin sevgiye teslim edildiği bu günlerde Menemen halkının eğitime verdiği önemi ve desteği hissederek biz sizinleyiz diyoruz.
GENÇLER, BUGÜN İÇİNDE BULUNDUĞUNUZ MÜCADELE İHTİYACINIZ OLAN GÜCÜ BELİRLİYOR. (Robert TRW.)
Yolunuz açık olsun.