S.D.B: Rahmi amcam seni bugün eskilere götüreceğiz. Nerede doğdun?
Rahmi Baykan: Mersin´in Mut kazasında doğdum. Askerden gelene kadar orada kaldım. Babamın mesleği kunduracılıktı. Ama o mesleği sevmedim. Zor meslek.
S.D.B: Orada mı başladın fotoğrafçılığa?
Rahmi Baykan: Orada başladım. Alümünit makine ile hani 3 bacaklılar var ya onunla başladım. Abim rahmetli o makinede çekiyordu. Ben de öyle başladım. Asker oldum Edremit´e geldim. Askerliği bitirdim geri gitmedim. Edremit´te kaldım ve sonra buraya geldim. Askerde iken dev bir fotoğrafçı ile tanıştım. Ne öğrendiysem Fehmi Beyden öğrendim. Kendimi fotoğrafçı diye biliyordum ama onun yanında çırak bile değilmişim. Tezkereden sonra da iki sene onun yanında çalıştım. Ben askerde çektiğim fotoğrafları ona yaptırıyordum. İlk fotoğrafları görünce feleğim şaştı. Ben hayatımda öyle fotoğraf basmadım ve çektiğimi de hatırlamıyorum. O kadar güzel basmış ki fotoğrafları konuşturmuş. Sonra orada başka bir fotoğrafçı arkadaşla tanıştık. Baba oğul gibi olduk. Beni kendisine evlat gibi edindi. Dede ya bir yere gidip bir dükkan açalım dedim. Geldik Menemen´e. İşler güzel ama ben de iş yok. Rötuş yapamıyorum. Rötuş için tekrar beni Edremit´e gönderdi. Orada bir hafta kaldım Fehmi beyden rötuş öğrendim. Allah yattığı yeri nur etsin.
S.D.B: Peki fotoğrafçılığa nasıl seçtin?
Rahmi Baykan: Ben daha çocuktum Mut´a bir sıhhiyeci geldi. Oğlu Yaşar´ı babamın yanına çırak verdiler. Bu arada nereden öğrenmişse fotoğrafçılıkta öğrenmiş o. Yaşar, abimden de benden de büyüktü. Babası emekli oldu giderken üç ayaklı makinesini bize 60 liraya sattı. Abim aldı. Ona öğretmişti. Bana da fotoğrafçılık cazip geldi. Ben de abimden öğrendim. Kunduracı önünde çekim yapıyorduk. Fotoğrafçılık oradan geliyor.
İhsan Baykan: Bu arada alümünit makine ile çeken her şeyi yapar fotoğrafçılıkta. Ben çalıştım. En sonlarına yetiştim. Mecburiyetten. 80 dönemiydi burayı açtığımızda. Elektrikler günde 6 saat kesilirdi. Araba vizesi için fotoğraf istenirdi. Acele çekim için 3 ayaklı makine ile vesikalık çekerdim.
S.D.B: İhsan amca ilk mekanını Menemen´de nerede açtın?
Rahmi Baykan: İlk mekanım şu anki Konuksever´in olduğu yerdeydi, Ziraat Odası karşısı. 58 yılıydı. Orada küçük dükkan bulduk. Dede dediğim kişi ile ortak dükkan açtık. İsmi Foto Aile´ydi. Sonra evlendim. Çoluk çocuğa karıştık. 3 dükkan değiştirdim. Hayat bir macera. Her şeyden evvel sevdirdim kendimi. Menemen de sevdi beni. Gözleri bile bu meslek uğruna eskittim. Şimdiki fotoğrafçılık çok kolay. Eskiden her şey elle oluyordu. Karanlık oda vardı.
M.B: Siz geldiğinizde Menemen´de kaç fotoğrafçı vardı?
Rahmi Baykan: Tek Foto İzzet vardı. Ben dükkan açtığımda buradaydı. 68´de Ocak geldi.
İhsan Baykan: Babam atölyecilikte Menemen´de ilk.
S.D.B: Peki İhsan abi sen nasıl başladın fotoğrafçılığa?
İhsan Baykan: Ben 80´de başladım. 37 sene oldu. Aslında bu mesleğe ilk adapte olmam 74 senesinde. Kağıda kare kalem bile çizerim. Eskiden sanat vardı. Siyah beyaz fotoğraflar beni daha mutlu eder. İçimde ukde kalan şeyler yok mu. Denizci olmak istiyordum. Memur olacağına bu işi yap dedi babam. Amcam öğretmendi. Çok çile çekti. Bu nedenle çocuklarını memur yapmak istemedi. Bizi de bu yöne yönlendirdi. Şimdi mesleğimiz ticarete döndü. Biraderim mesleğini seven az sayıda insanlardan biridir. Aramızdaki tek fark budur. O mesleğini severek yapıyor ben ticaret için yapıyorum. Baştan beri öyleydim. O kadar çok sevmedim fotoğrafçılığı açıkçası. İnsanların bu mesleğe yaklaşımı, alt tarafı bir kağıt parçası sözüne çok içerledim. Kamera üzerine biraz daha eğildim. Kameracılığı daha fazla sevdim. Hareketli olarak görüntü yakalamak bana daha cazip geldi açıkçası. Menemen´de ne kadar köy varsa düğünlerini çekmişimdir. Ama bizden sonrası yok. Kızlarımın ikisi de meslek sahibi oldular. Biraderin de büyük kızı seçimini yaptı. Bir ümit küçükte. Bu saatten sonra çok fazla dükkandan çıkmıyorum artık. Kıramayacağım eş dost düğünlerine gidiyorum.
S.D.B: Sen nasıl başladın bu işe Enver abi?
Enver Baykan: Aslında hiç niyetim yoktu fotoğrafçı olmaya. Gözümüzü açtık karanlık odada. Şimdiki fotoğrafçıların çoğu bilmez. Liseden sonra okuyamadık, olmadı. Askerden sonra da fotoğrafçığa başladık. Şu anki dükkanım 88´de açıldı. Babamız sayesinde bu mesleği devam ettiriyoruz. Fotoğrafçılık güzel meslek herkese tavsiye ederim. Eline makine al şuradaki şeyi çek değil fotoğrafçılık. Bir şeyler katabilmek, detayı görebilmek. Işığı, açıyı görebilmek. İşte fotoğrafçı o. Bizden sonra gitmeyecek ama. Bu arada bir itirafta bulunacak olursam zaman içinde fark ettim ki özellikle son yıllarda mesleğimi çok seviyorum. Hala en iyi fotoğrafımı çekemedim.
M.B: Dijitalden analog fotoğrafa geçişi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Enver Baykan: Dijital dünya fotoğrafçılık için mükemmel bir icat tabiî ki. Eskisinin kendine ait bir tadı vardı. En azından çektiğiniz fotoğrafın iyi olup olmadığını görebiliyorsunuz. Eski sistem olsa şu an fotoğrafçıyım diyen insanların inanın yüzde 70´i yok olur. Eskiden fotoğraf çekmek çok daha zordu.
S.D.B: Biraz da eşin Neşe´den bahsedecek olursak, sana çok yardımı var ben biliyorum.
Enver Baykan: O´nun sayesinde yüklerimizin yarıya yakını gidiyor. Benim yapmayacağım birçok şeyi o yapıyor. Okul fotolarına gidiyor. Dış mekan çekimlerinde hep beraberiz zaten. Sağ olsun.
BİZDE KALANLAR
Zamanı durdurmak mümkün olmasa bile dondurmak mümkün elbette. Fotoğrafçılık işlevselliği ile bir zanaat, estetik yönüyle sanat. Yaldızlı çerçevede, siyah beyaz günlerin naifliğinde Adile Naşit sevecen kuzucuklarım bakışlarıyla karşılıyordu bizi bu hafta köşemize konuk olacak mekanın girişinde. FOTO RAHMİ Menemenin bir koca çınarı daha. 84 yaşında geçmişi an an hafızasına kazımış, bugünü ve sanatını oğullarına bırakmış, hala mesleğine aşık. Ustasına vefa minnetle Alüminit halk arasında daha çok Dakikalıkçı ya da üç ayak makinadan, Biyometrik vesikalık fotoğraflar dönemine gelişin hikayesini anlatıyor. Şimdi çok kolay diyor,herkes fotoğrafçı. Nasıl demesin yıllarını verip öğrendiği sanatını, bir rütüş yapmak için o zamanın şartlarında Edremit´e gidip ustasından öğrenip gelişini. Enver Bey de abisi İhsan Bey gibi baba mesleğini sürdürmüş, iki kardeş de hala ayrı mekanlarda FOTO RAHMİ adı altında aynı işle meşgul. Gözümüzü açtık fotoğrafçı olduk diyorlar, süreç içerisinde ihtiyaca göre düğün fotoğrafından, video çekimine kadar değişen ve gelişen fotoğrafçılık dünyasında var olmayı başarmışlar. ? En güzel fotoğrafımı henüz çekmedim? diyen Enver Bey fotoğrafçılığın sanat yönünü; biyometrik vesikalık fotoğrafların ihtiyaç olması ile işlerinin açıldığını ifade eden İhsan Bey de zanaat kısmını vurguluyor. Menemen´e genç bir delikanlı olarak gelmiş, yıllar içerisinde işini kurmuş, eşini bulmuş, çocukları ve torunlarıyla bir kişiden kocaman bir aile olmuş Rahmi Amcamıza sağlık, oğullarına da işlerinde bereket ve hayal ettikleri fotoğrafları çekmelerini dileyerek mekandan ayrılıyoruz.