“MENEMEN, GEDİZ’İN ŞİRİN KASABASI”
(21 Şubat 1946)
İzmirli Gazeteci Abdülkadir Karahan tarafından kaleme alınan 1946 yılı Menemen’ine ait bir yazıda ilçemizden “Gediz’in Şirin Kasabası” olarak bahsediliyor. Abdülkadir Karahan’ın bizzat ziyaret ederek gördüğü Menemen ile ilgili ele aldığı konular oldukça ilginç. Yazı, “Biraz ılık bir Şubat günü” diye başlıyor ve şöyle devam ediyor:
“Bir arkadaşla birlikte Karşıyaka’dan hareket ettik. Tren, sürülü tarlalar, sebze bahçeleri, arasından geçerek ilerliyor. Şurada kadınlı erkekli bir kafile iş başındadır. Az ileriki sırtta bir pamuk tarlasını andıran koyun sürüsü göze çarpıyor. Biraz beride üstü başı yırtık çocuklar toprakla oynaşıyorlar. Kerpiç veya topraktan yapılmış bahçe kuleleri içinde sakin, fakat iktisadi güçlüklerle akşama kadar pençeleşen insanlar yaşıyor.
BİR SAAT SONRA MENEMEN’DEYİZ
Menemen’in pek gösterişli olmayan fakat şirin görünen bir manzarası var. Solda sarı renkli yeni ve zarif yapısıyla orta okul, onun karşısında Şehit Kemal okulu gözüküyor. Daha yukarılarda, yüksek bir tepenin üstünde “Kubilay Abidesi” boy atmaktadır. Kubilay okulu önünde güzelce bir parkı bulunan halkevi pembe badanası ön tarafındaki havuzu ile biraz gözü okşuyor. Evin genişçe bir salonu var. Bir halk kahvehanesi haline konmuş olan bu salon, halkın sık ve kolay toplanmasına epeyce hizmet edebilir. Şimdiye kadar iyi gitmediği anlaşılan halkevi işlerinin, yeni halkevi reisi ve kültür ailesinin iyi bir elemanı bay Hüseyin’in elinde kımıldamağa başladığı söyleniyor. Gerçekten bu arkadaşla konuşanlar, onun çalışma iştiyakından memnunluk duymuşlardır.
MENEMEN EKONOMİSİ
Menemen, ekonomik bakımdan çok istikbali olan bir kazamızdır. Şehrin hemen ilerisinde tesis edilen su tevzi kanalları Menemen ovasına sulama işlerinde büyük şeyler vaat etmektedir. Ancak bu işlere az çok vakıf bazı kimseler gerek Emiralem’deki regülatör tesislerinden şikayet etmekte ve yazın asıl sulama işlerinden hakkı ile faydalanılacağı zamanlarda beğenilenin yapılamadığını ve milyonla masrafa rağmen arzu edilen sonuca kavuşulamadığı kanaatindedir. Menemen, yalnız nefis yoğurdu ile değil, üzümü, tütünü, zeytini, pamuğu, her türlü hububatı ile de bir iktisadi önem taşır.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Menemen Başkanı Ahmet Karadayı ile bu şirin Gediz kasabasının durumu üzerinde konuştum. Aldığım malumata göre kazada hemen herkes az çok geçimini sağlayabiliyor. Dar manası ile aç adam yoktur. Amma halkın giyinişi yalnız sade değil, çoğunlukla yoksulcadır. Ev kiraları 8-10 lira arasındadır. Ancak ev bulmak müşkül (zor)’dur. Beş nüfuslu bir aile ayda 80-100 lira ile geçinebilir. Amma bu parayı kolay kolay elde edemez. Toprak münbit (bereketli) ve muhsuldar (verimli)’dir. Fakat ekim ve istihsal işleri iptidailikten (ilkellik) kurtulamamıştır. Güzelim bir zeytin bahçesine gelişigüzel bağ dikilmiş olduğunu görürsünüz. Bahçeler iyi sürülmemiş, iyi ayıklanmamıştır. Çok zengin ve çok toprak sahibi olanlar arasında da işe dört elle sarılmayanlar var.
Servet, daha çok mahdut (belirli) ellerde toplanmıştır. Bütün bunlara rağmen halk umumiyetle çalışkan, sabırlı ve azimkardır. Gece yarısından itibaren İzmir’e hayvan sırtlarında sebze götüren yaya adamlara yol boyunca rastlanır. Tarlalarda günde on saat çalışanlar çokluktadır. Hemen hiç kimsede israf, lüks merakı yoktur. Herkes kendi halinde işinde gücündedir. Öyle ki dedikodu, hani şu büyük şehirlerde yakamızı silktiğimiz o sari (kötü) hastalık, buralara uğramamış sanırsınız. Kahvehaneler basit amma temizcedir. Kahve sohbetleri bilhassa geceleri dostluk havası içinde uzun saatler devam eder. Menemen’de diğer kazalar gibi elektrik tesisatı kusurludur. Yolların düzensizliğinde ve elektrik işlerinin intizamsızlığında (karışıklık) yalnız belediyeye yüklenmek insafsızlık olacaktır.
Menemen’in tam manasıyla halktan yetişmiş sevimli bir Belediye Başkanı vardır. Muhittin Çiftçi, yakasından hiç eksik etmediği zarif bir çiçek ve dudaklarını süsleyen tebessümüyle Menemenliler tarafından sevilmiş bir zattır. Ancak bugünkü Menemen’i geliştirmek ve güzelleştirmek isteyenler harp yıllarının doğurduğu bin bir müşkülü (zorluk) henüz yenememişlerdir. Esasen bu şimdilik imkan dahilinde de görünmemektedir.
Bugünkü hali ile insana şehirden ziyade köy hissi veren bu şirin, bu zengin olmağa namzet (aday) kasabamızı daha güzel ve daha bayındır görmek istiyoruz. Son birkaç yılda bazı faydalı işler yapılmıştır. Başta yeni orta okul binası olmak üzere yeni yapılmış binalar bu meydandadır. Menemen münevverlerini (aydın kimseler) ve halkını toplu bir halde akşamleyin halk evinde gördüm. Çalışması derecesinde toplanmasını, tartışmalar yapmasını bilen geniş ve aydın bir zümrenin mevcudiyeti iftihara layıktır. Başta adliyeci ve mülkiyeciler olmak üzere münevver halkın, öğretmenlerin milli ve iktisadi konulardaki isabetli görüşlerindeki olgunluğa imrendiğimi de hemen kaydetmeliyim.”