ACI BAL
?Öfke baldan tatlı ?mıdır?
Neyin tadı? Neyin hazzı?
?Öfkeyle kalkan zararla oturur ?diyen de aynı atalarımız değil mi?
Tatlı olan zararlı mıdır?
Sanırım şöyle de düşünebiliriz.
Evet, öfke çok tatlıdır, içinizi boşaltırsınız, bu kısa süreliğine de olsa haz verir; ardından da hesap ettiğiniz ya da edemediğiniz bir bedel mutlaka gelecektir.
Ye tatlıyı; öde faturayı.
Afiyet olsun, bal şeker olsun...
Bir de şöyle baksak, hala kızabildiğimiz, öfke duyabildiğimiz insanlar, durumlar var.
Demek ki hala bir umut var. Vaz geçmemişiz.
Neden mücadele ederiz? Başarmak için, başarma umudu var demektir.
Neden kavga ederiz? Bir şeyleri değiştirmek için.
Demek ki değişim mümkün, en azından biz buna inanıyoruz.
Sancıdır bunlar sancı...
Ben bu sancıları aynı fiziksel sancılara benzetmişimdir. Duruma teşhis koyarken böyle bakmışımdır.
Bana göre iki tür sancıyla örtüştürebiliriz bu durumları. Gaz sancısı, doğum sancısı.
Gaz sancısı hazım sorunu, vb nedenler; kıskançlık, kompleksler, olumsuz duyguların sancısı. Sonuçlar malum, çıktılar ortada.
Rahatladık mı rahatladık, peki arkada ne kaldı?
Doğum sancısına gelince, yaratım var oluş, var ediş sürecidir.
Sonuç nur parçasıdır. Süt kokulu bebişler. Geleceğimiz, gelecekten umudumuzdur.
Yapıcı tartışmalar, objektif değerlendirmeler, çözüm odaklı yaklaşımlar.
Sonuçta herkesin ortak çabası ile sevip, koruyup, sahiplendiği yeni durumlar.
İçinde bulunduğumuz, bulunmak zorunda bırakıldığımız ya da tercih ettiğimiz kavgalarımıza bakalım.
Neyin sancısını yaşıyoruz?
Arkamızda bıraktıklarımız neler? DEĞER Mİ?
Sancılarımız olacak elbette... Önemli olan neyin sancısı? Yoksa yediğimiz acı bal mıydı ve biz bal tutulmasına mı kapıldık?
?Tartışmalarda öfkelendiğimiz an gerçek için değil, kendi hesabımıza çalışmaya başlarız.?
Thomas Cariyle