Son yıllarda garip bir güruh türedi. Bunların arasında sözde siyasetçiler, sözüm ona gazeteciler, akademisyenler, askerler, güvenlik görevlileri, devlet memurları, din adamları, dernekler, cemaatler bile var… Hepsinin ortak paydası Atatürk düşmanlığı.
Bunların çoğu hangi ülkede yaşadığının ve o ülkeyi kimin kurtarıp kurduğunun bile farkında olmayan, gerçekten CAHİL olanlar. Yukarıda belirttiklerimin arasında belki de en masum olanlar da bunlar. Ne yaptıklarının ne söylediklerinin farkında bile değiller.
Atatürk’e hakaret etmek, onu aşağılamak, iftira atmak, itibarsızlaştırmak bugünlerde epeyce revaçta. Çünkü bunları yapanların yaptıkları yanlarına kar kalıyor. Hatta zaman zaman bir biçimde ödüllendiriliyor, cesaretlendiriliyorlar.
Oysa ülkeler ve milletler geçmişlerine sahip çıkabildikleri, koruyabildikleri kadar gelecekten bahsedebilirler. Her lider, her siyasi hareket, her düşünce ancak kendi zamanı ve koşullarıyla değerlendirilir, değerlendirilmeli!.. Bugün gücü kontrol eden ve kullananlara yalakalık olsun diye bu tür işlere soyunanlar yarın güç ve iktidar yer değiştirdiğinde dönüp ilk taşı atacaklardır. Çünkü bu tür kimselerin değer yargıları yoktur, menfaattarı ve korkuları vardır. Bugün Atatürk’e hakaret edildiğinde memnun, mutlu olanlar, hatta bu tür odakları kollayıp koruyanlar Pir Sultan’ın söylediği sözü hatırlamalılar. “Elin attığı taş değil, dostun attığı gül yaralar beni” İşin kötü yanı bu adamlardan ne dost, nede düşman olmaz. Çünkü düşman olmanın bile bir onuru, bir ağırlığı vardır. Bunlar bugün sizin borunuzu öttürürken, yarın hiç sıkıntı duymadan bir başkasının borusunu öttürebilirler.
Bu tür kimseler kendisini savunamayan, hatta bugün yaşamayanlara saldırma konusunda uzmanlık seviyesine ulaşmışlar. Ya da birilerine itibar suikastinde bulunacaklarsa; saldıracakları kişinin bulunmadığı ortamlarda yapıyorlar. Kimsenin cevap vermediği, veremediği zeminleri seçiyorlar. O zaman rahat rahat atıp tutup ahkam kesebiliyorlar. Bir de bu tür adamlara özellikle fırsat veren medya platformları var… İnsan söylenecek söz bulamıyor.
Bütün bunları yapmanın memleketimize, milletimize ne faydası var? Böyle davranmakla bugün yaşanmakta olan hangi sorunumuzu çözmüş oluyoruz?. Bütün her şey bitti de bir Atatürk’e iftira atmak mı kaldı?
Atatürk’ü itibarsızlaştırmak size ya da bu ülkeye ne kazandıracak. Ayrıca Atatürk sizin sözlerinizle itibarsızlaşacak kadar sıradan birimidir?
Atatürk’ü verilecek en anlamlı cevap, onun yaşarken yapamadıklarını yapabilen aydınlık nesiller yetiştirmektir.
Atatürk’ü eleştirenlere sormak istiyorum. Önce kendinize bir bakın. Aileniz için, çevreniz için bu memleket ve millet için gerçekten bir kıymetiniz var mı?
Siz kim, Atatürk kim!..
Saygılarımla…