Bugünlerde en çok iki konuda vatandaşlarımız bize geliyor. Yaşadıkları güçlükleri haber yapmamızı istiyorlar.
İlki Lise yolu. Bilinen sokak üzerindeki devam eden ama bugünlerde yeniden Anıtlar Kurulu tarafından durdurulmuş olan yol problemi. Bu güzergâh üzerindeki esnaf ve vatandaşlar uzun zamandır bu durumdan dolayı mağdur. Cumartesi günü gidip oradaki esnafla bizzat konuşarak şikayetlerini dinledim. Loris parfümeri Bülent Yazkan, Orhan Altay Moda Altay, Görer Mobilya Murat Görer, Cenk Market’in sahibi… Buradaki esnafların hepsinin ortak olarak belirttiği “Altyapı ve üst yapı düzenlemeleri tam bir yılan hikayesine dönmüş, her şeyin yarım yamalak durumda olduğunu, Menemen Belediyesi’nin toz olmaması için bu güzergahta yaptığı sulamadan sonra her tarafın çamur, sulamadığında ise ev ve işyerlerinin bir karış toz olduğunu, buranın öğrenci bölgesi olduğu, çok sayıda öğrencinin burada barındığını, yolların acil aydınlatılması gerektiğini bu şekliyle hiç kimse için güvenli olmadığını söylüyorlar. Ayrıca su tahliyelerinde sorun var. Kış geliyor. Buralar göle dönecektir. Bir de bu yol araç trafiğine açılsın istiyorlar. Yetkililerden bize sahip çıkmalarını, dikkate alabileceğimiz bir açıklama yapmalarını bekliyoruz. Çünkü muhataplar olmadığında her kafadan bir ses çıkıyor. Gerçek bir bilgi kirliliği içerisindeyiz. Böyle olunca insan tabi ki öfkeleniyor. Burada yaşayan herkes sahipsizlikten, muhatap bulamamaktan tepkili.”deniliyor.
Bir diğeri ise Merdivenli Pazar Yeri. Buradaki sorunlar biraz daha farklı. Aslında Menemen’in en önemli en anlamlı bölgesi. Çünkü Eski Menemen dendiğinde bu bölge akla geliyor. Ancak sokaklar bakımsız, metruk binalar ve içlerinde her türlü sorun yaşanıyor. Merdivenli Pazar Yeri diye tarif edilen alandaki ahşap yapılar dökülmeye başlamış. Her taraftan berbat kokular geliyor. Kalan tek tük esnafta sahipsizlikten, ilgisizlikten şikayetçi. O çevredeki esnaf ve vatandaşlar tanımadıkları insanların buraları mesken tuttuğunu söylüyorlar. Buralarda madde satışı, kullanımı, kilitleri kırılmış ahşap yapılarda uygunsuz durumların yaşandığından şikayetçiler. Belli bir saatten sonra dışarı çıkamadıklarını, geç saatte işten okuldan dönen çocukları için kaygılandıklarını balkondan, kapıdan yollarını gözlediklerini söylüyorlar. Ayrıca bu sokak üzerinde bulunan içkili mekanların tüm bu olumsuzlukların kaynağı olduğunu iddia ediyorlar. Belediyenin, Kaymakamlığın ve Emniyetin bu soruna el atmasını bekliyorlar. Bir an önce el birliği ile buraları ıslah etsinler deniyor. Bizden söylemesi.
Geçenlerde Çavuşköy’den Onur Bütün kardeşimle karşılaştık. Onur genç bir çiftçi kardeşim. Ayak üstü biraz konuşma imkânı bulduk. Hani bir dokun bin ah işit diye bir söz var ya sohbetimiz tam bu sözün karşılığı gibiydi. Daha ben bir şey sormadan anlatmaya başladı. “Abi ben pamuk ekiyorum. Geçen yıl kilosunu 27 liradan sattığım pamuğun bu yılki kilosu 14 lira. Her şeyin birkaç kat arttığı bir zamanda bu yıl benim ürünüm neredeyse %50 değer kaybetmiş. Zararımız büyük. Böyle bir durumda geriye tek bir şey kalıyor. Pamuk ekmemek ya da çiftçiliği bırakmak. Bu durumda olan, sağlığı ve aile düzeni bozulmuş o kadar çok çiftçimiz var ki, belki çoğunun durumu benden bile daha kötü. Derdimizi anlatacak kimseyi de bulamıyoruz. Ziraat Odamız var. Böyle zamanda yanımızda yok işte. Bugün yanımızda olmayacaksa, sesimizi şikayetimizi duymayacaksa, duyurmayacaksa ne zaman olacak.” diyor Onur.
Geçen haftaki köşe yazımda “odalar, birlikler ne işe yarıyor” diye bir soru sordum. Bazı yöneticiler buradan kendilerini ilgilendiren bir sorumluluk aramak yerine alınganlık göstermişler. Üzüldüm. Bu kurumların işi kırılmak, alınmak değil, sormak, öğrenmek ve çözüm üretmek olmalı. Ben sadece yaşanmakta olan duruma dair dikkat çektim. Çekmeye de devam edeceğim. Çünkü bu birliklerin sorumluluğunda ki insanlar, işletmeler kırılıyor. Can çekişiyor. Dertleri onlar için çok büyük. Anlatacak muhatap bulamıyorlar. Herkesin biraz daha sorumlu davranmaya ihtiyacı var. Dışarıda durum hiç iç açıcı değil. Böyle zor zamanlar anlayışla, ilgiyle dayanışma ile aşılabilir.
Saygılarımla