İNADINA BARIŞ İNADINA TİYATRO
Aslında bu sayı için farklı bir yazı hazırlamıştım ancak onlardan daha yeni ve yerli:) bir konuyu paylaşmayı daha doğru buldum.
Sadece savaşın, ölümün, öfkenin, nefretin, konuşulduğu bir zamanda, insanın, sanatın, sanatçının, fikirlerin, farklılıkların bir kabahat gibi görülüp cezalandırıldığı bir zamanda Memleketimizin batısında, Menemen´de, Menemen Belediyesi´nin organizasyonu ve desteğiyle bir grup sahne şövalyesi inadına tiyatro yapıyor. Bu yıl 8.si gerçekleştirilecek tiyatro festivali için çok daha zengin bir içerik hazırlanıyor. Yaklaşık bir hafta süren bu lezzetli etkinlik boyunca salonlar hiç boş kalmıyor. Gidip bizzat salonlardan birinde bulununcaya kadar böyle bir ilgiye inanmak mümkün değil. Daha çok gençlerin ilgi gösterdiği festivale ülkemizin en önemli tiyatro sanatçıları her yıl katılımlarıyla destek veriyorlar. Bu organizasyondan daha sonraki sayılarımızda bahsetme imkanımız olacak tabi.
Geçen hafta MEBET (Menemen Belediye Tiyatrosu) tarafından sahneye konulan Cephede Piknik isimli oyunun ilk gösterimini eşimle izleme imkanı buldum. Ön hazırlık ve sunumlar oldukça etkileyiciydi. Oyunun başlamasını beklerken izlediğimiz savaş belgeseli ve oradaki konuşmacıların savaş hayatlarıyla ilgili yorumları çok çarpıcıydı. İçinden beynime kazınan bir kaç cümleyi de sizlerle paylaşayım.
-Gerçek sebebini hiç bir zaman bilemeyecekleri bu savaşlarda halkın çocukları ölüyordu.
-Asker sorgulamaz sadece söyleneni yapar.
- Karşıda bizden habersiz bir Alman askeri gördüm. Arkadaşlarıma o benim dedim. Sonra silahımı doğrulttum ve onu başından vurdum. Ve hiç bir şey hissetmedim. Bugün ömrümün sonuna yaklaştım. Düşünmek için çok vaktim oluyor. Ve o gün yaptığım şeyler bugün vicdanımı rahatsız ediyor?
Bizleri savaşa hazırlarken gerçek yaşamla olan tüm ilişkilerimizi koparıyorlardı. Bir anlamda dışarıdaki hayatlarımızı siliyor, duygu ve düşüncelerimizi körelten propagandalar izletip, dinletiyorlardı. Bizden olmayan hiç bir şeyin hiç bir önemi ve değeri yok duygusu oluşturuluyordu. Onları imha etmenin doğru ve gerekli olduğu düşüncesi takıntı haline getiriliyordu. Cephelere götürülecek askerler öncesinde böylesini ağır bir beyin yıkamaya tabi tutuluyorlardı. İşte savaşların en büyük günahları da bu duygularla işleniyordu.? Diyordu.
Tıpkı bugün televizyonların bizleri uyutup ayrıştırdığı gibi. Yani propaganda cephesinde değişen bir şey yok. Sadece iletişim ve propaganda araçları daha güçlü ve daha yaygın kullanılıyor.
Bütün bu belgeselleri izlerken ve dinlerken yavaş yavaş oyunun psikolojisine giriyorsunuz. Sonra MEBET oyuncuları sahneye çıkıyor ve bir insani görevi yerine getiriyorlar. Sizlere oyunu anlatmayacağım. Benim gibi sizler de eşinizi, çocuklarınızı, sevdiklerinizi, dostlarınızı alıp bu emeği yerinde izlemeye gidin. Kendinizi daha iyi ve değerli hissedeceksiniz. Farkında olmadan barışa destek vermiş olacaksınız.
Bu konu asla bir köşe yazısına sığdırılamayacak kadar büyük, derin ve değerli. Ama ben bu konuda tadı damağınızda kalacak kadar bir parmak bal çalayım istedim. Gerisini lütfen gidin ve yaşayın.
Buradan Menemen Belediye Başkanı Sayın Tahir ŞAHİN´i bu kararlı desteğinden, Sevgili Metin Güler´i çölde çiçek yetiştirme çabasından, MEBET oyuncu ve öğrencilerini böylesine önemli bir çabanın değerli parçaları olduklarından, ama bir o kadar da Menemen´de bu şöleni sahiplenen ve salonları hiç boş bırakmayan Menemenli tiyatro severleri tebrik ediyorum. Bugünlerde yaşama dair çabalara ve haberlere o kadar ihtiyacımız var ki. Emeğinize ve yüreğinize sağlık.