Dedem’in doksanlı yaşlarının sonuydu. Evinin balkonunda oturuyoruz. Başımızın üzerinde onunla özdeşleşen üzüm salkımlarından çardak. Öylesine sohbet olsun diye mi? Yoksa başka bir nedeni var mıydı hatırlamıyorum. Dede onca yıl yaşadın bu günlere geldin ne hissediyorsun deyiverdim. Şöyle bir baktı, derin bir iç çekti ve hiç dedi; hiç. Sonra gözlerini aç kapa bakalım; işte böyle geçti. Anlamadım. Peki şimdi bu yaşta olmanın en zor yanı ne? Mavi gözleri harelendi, derin iç çekişleri ardından cümleler dökülüverdi dudaklarından. Gittiler, bütün sevdiğim arkadaşlarım, dostlarım, kardeşlerim bir bir gittiler. Şimdi kahveye gidiyorum hiçbiri yok. Onların ölümlerini yaşadım bir bir. Uzun yaşamanın en zor yanı bu deyiverdi hüzünle.
Genç yaşlarımda en yakın iki dostumu Nuray’ımı ve Refika’cığımı kaybedili ne çok yıl geçti ömrümden. Onlarsız onca yaz, bahar ve boğazımda kocaman iki düğüm. Ardından ailemin büyükleri, baba dostları, çocukluğumun, gençliğimin çok kıymetli insanları. Arkadaşlar, meslektaşlar. Dahası var mı? Babam öldü benim; hem de neredeyse otuz yıl olacak. Kimi amansız bir hastalığın pençesinde, kimi bir kalp krizinin sinsi gelişinde, kazada ve hatta depremde göçük altında canlarım gitti benim. Ne çok acıdır kopmak sevdiklerinden ve alışmak yokluklarına. Bir de “Ölüm gibi birşeydi ama kimse ölmedi.” Dediği şairin yaşarken gömdüklerimizi de hesaba alırsak ne çok can ile vedalaştık bu hayatta.
Demem o ki ölümün olduğu bu dünyada bu hırs niye? Doymak bilmeyen bu heves, bitmek bilmeyen bu kavga neden? Oysa gerekmez mi sımsıkı sarılmak dostlara ve tutunmak köklere. Hangi yaşta olursak olalım şu an olabileceğimiz en genç yaşımızda olduğumuzu fark edip hatta gidenlerin yerine de bir ışık, bir ses bir renk bırakmak yarınlara. Eyvallah demek hayata. Ne de olsa herşeyin bir sonu var. Sanırım insanoğlunun en büyük sorunu da bu. Herşeyi sonsuz sanma yanılgısı. Bitmeyecek gibi tüketilen herşeyin kıymet bilinmezliği ve biten herşeye duyulan özlem arasında sıkışmış hayatlar.
Şimdi olgun yaşlarımın en güzel meyvesi evlat sevgisi, torun kokusu, dost sıcaklığı ve umutlarımla diyorum ki; ne kadar güzel ya da ne kadar zor olsa da herşey geçecek. Önemli olan hakkını vermek yaşananlara.