Her şerde bir hayır vardır derler ya, tam olarak öyle bir üç gün geçirdik. Meral Akşener kendisini düşürdüğü durumu gördü. Zararın neresinden dönersem kardır manevrası yaptı. Bu saatten sonra kimse samimiyetine inanmayacak ama en azından durumunu ittifak içerisinde gizleyebilecek. Gardı ve yüzü düşmüştü. Kükreyen Sayın Akşener’i göremedik.
6’lı masa dışında kalan diğer tüm muhalif partileri de bir araya getirecek bir final oldu. Beklenen de buydu. Sayın Akşener siyaseten direkten döndü. Kendisinin akıl hocaları kimse büyük kaybettirdiler.
Artık HDP ile iletişim çok daha kolay olacaktır. Zafer Partisi için bir şey söylemek güç. Parti olarak açıkça destek vermeseler bile, seçmeni sandıkta Sayın Kılıçdaroğlu’nu destekler. Memleket Partisi açıktan destek vermese bile, seçmeni Sayın Erdoğan’a destek vermez. Önemli ölçüde sandıkta Sayın Kılıçdaroğlu’na oy verecektir. Kimse farkında değil ama Sinan Ateş cinayetinden dolayı açık açık olmasa da ciddi bir milliyetçi seçmen kitlesi sandıkta Sayın Kılıçdaroğlu’na oy verecektir. Son deprem felaketinden dolayı muhafazakâr seçmenin de ciddi biçimde muhalefete yönelebileceğini düşünüyorum. Yani seçimlerde zannedildiği yada anketlerin gösterdiği gibi öyle beş 10 puanlık farkla değil en az 20 puanlık bir farkla sonuçlanacağını düşünüyorum. Bu defa seçim sonuçları herkesi ters köşe yapacak. Bunun nedeni de Sayın Kılıçdaroğlu’nun muhteşem hitap gücü falan olmayacak. Birleştirici, bütünleştirici, normal biri olmasından kaynaklanacak. Toplum artık inançların istismarını istemiyor. Şatafat istemiyor. İsraf istemiyor. Abartılı itibar istemiyor. Ağır vergiler, zamlar istemiyor. Sahte verilerle fakirleştirilmek istemiyor. İşin özü ayrı gayrı olmak istemiyor. Deprem felaketinin bizleri kucaklaştırdığı gibi kucaklaşmak, birbirine kol kanat germek istiyor. Bu yüzden Sayın Kılıçdaroğlu tüm tahminleri boşa çıkaracak bir sonuçla kazanacak. Bunu da belki en iyi bilenler İktidar cephesi ve 5’li çete… Bu nedenle Sayın Kılıçdaroğlu’nu itibarsızlaştırmak için her şey denendi. Ama başarılı olamadılar. Sayın Kılıçdaroğlu akıl almaz tehditlerle, linç ve öldürme kastıyla yapılan saldırılara karşı kelle koltukta süreci buraya kadar taşımayı başardı.
Sayın Erdoğan’ın son dönemde en çok çekindiği olasılık gerçekleşti. Çok istediler, belki ellerindeki tüm olasılıkları denediler ancak Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığına engel olamadılar. Bir kaç yıl önce Sayın Erdoğan’ın her nutuk’unda duyardık “Eyy Kılıçdaroğlu kendine o kadar güveniyorsan çık karşıma” diye. Sayın Kılıçdaroğlu aday oldu ve artık tam da Sayın Erdoğan’ın karşında. Ben bunu 17.03.2021 tarihli “KEHANET” başlıklı yazımda neredeyse birebir yazmıştım.
O günlerde Sayın Kılıçdaroğlu ismi anketlere eğlenmek için polemik olsun diye yazılıyordu. İşin doğrusu o günlerde seçmen nazarında pek de ilgi görmüyordu. Ama Sayın Kılıçdaroğlu çok sabırlı bir karakter. Tam bir ince işçilik ustası. CHP’de siyaset yapmak, partinin başına gelmek, orada tutunmak, pek çok kaybedilmiş seçimin ardından ince işçiliğine devam etmek. Yavaş yavaş sonuç almak. İddiasından emin olduktan sonra başa oynamak öyle kolay mı?
Hem de ülkenin mevcut koşulları dikkate alındığında…
Artık iki tarafın adayı da belli.
En azından muhalefetin gerçek bir adayı var. Cumhur ittifakı’nın adayı bence belli değil!..Bu da benim yeni kehanetim olsun.
En zor anlarda, en zor zamanlarda bu milletin dayanışması hayranlık uyandıracak seviyede. Hem de yüzyıllık tarihimizin en ağır ekonomik koşullarının yaşandığı bir dönemde. Bu milletin, yarınlarda aynı özeni önümüzdeki genel seçimlerde de göstereceğine olan inancım bir kat daha arttı. Önümüzdeki genel seçimin sonucundan bağımsız olarak bakıldığında 6’lı masa bileşenlerinin şu ana kadar sabırla çalışarak ortaya çıkardıkları birikim insanlık için bile çok değerli ve detaylı bir çalışma. Tüm bu altını çizmeye çalıştıklarımın ne ifade ettiğini inşallah bir yıl sonra bu yazıyı yeniden önümüze alıp üzerinden konuştuğumuzda daha iyi anlayacağız.
Sevgi ve Saygılarımla.