Hiç istifa eden gördünüz mü? Duydunuz mu? Ben görmedim. İstifa da neymiş. Olsa olsa af istemek olur ki ortada affedilecek bir durum da yok!.. Allah’ın takdiri işte!.. Yüzyılın felaketi!.. Bizi yönetenler, deprem bölgesine gelene kadar ilk gün bitti. Vatandaş koştu. Gönüllüler koştu. Enkaz altında kalanların yakınları koştu. Dünyanın her yerinden herkes yardım için koştu. Bizi yönetenler, bir türlü organize olup hızlı hareket edemedi. Örneğin asker yok denecek kadar azdı. Kızılay’ı gören oldu mu? Eskiden ilk önce Kızılay’ı görürdük. Kızılay’ın neredeyse sadece adı kaldı gibi bir şey. Kalan kısmına da güven kalmadı. Varsa yoksa AFAD. AFAD hangi birine yetişsin, hangi birini koordine etsin. Ayrıca kamu kurumları Cumhurbaşkanımızın talimatı olmadan kımıldayamıyorlar bile. Cumhurbaşkanımıza işin vahametini anlatabilecek cesarette biri var mı? Bence yok. Bu konuda yanlış biliyorsunuz, işin aslı bu diyebilecek birini tanıyor musunuz? Söz konusu bile değil. Peki işin ciddiyetini, önemini ve enkaz altında kurtarılmayı bekleyenlerin zamanı olmadığını kim anlatabilecek. Hiç kimse… Bu durumda Cumhurbaşkanımız ne yapacağını, nasıl bir karar vereceğini nereden bilsin? İşte tam da bu nedenle Cumhurbaşkanımız olayın aslını çok geç kavradı. Dolayısıyla talimatlar konusunda epeyce zaman kaybedildi. O arada enkaz altında kurtarılmayı bekleyenlerin yaşama şansı, enkazda yakınları olanların ümitleri tükendi.
Her zaman olduğu gibi insanlığı da kurtarmak yine o yoksul ama erdemli vatandaşlara düştü. Vatandaşlar doğrudan yardım yapamadıkları için belediyelerle, kaymakamlıklarla, STK’larla kimi buldularsa onlarla koordine oldular. Elinde avucunda ne varsa depremzedelere yetiştirilsin diye getirip teslim ettiler. Tırlar yollara dizildi. İş makinaları bu yüzden yollarda mahsur kaldı. Pek çok yerli ve yabancı arama kurtarma ekibi havalimanlarında, yollarda mahsur kaldı. Üstüne üstlük depremle aynı gün yılın en sert kış koşulları başladı. Günledir bu olumsuz hava koşulları devam ediyor. Tırların çoğu gittikleri yerlerde muhatap ya da indirecek birilerini bulamadıkları için götürdükleri yardımları yol kenarlarına boşaltıp döndüler. Bu nedenle şehir dışındaki yolların çevresi çöp yığınlarını andırıyordu. Bu tür afet durumlarında yağmacılar, organ mafyası, insan kaçakçıları, hırsızlar afet bölgesine ilk ulaşanlar olur. Bu arada kaç çocuğumuz kayıp, organ mafyaları, insan kaçakçıları, müze, koleksiyon, tarihi eser kaçakçılarından hiç bahsedilmiyor!..
Depreme maruz kalan bölgenin büyüklüğüne, depremlerin şiddetine, yıkılan bina sayısına bakıldığında hayatını kaybeden sayısı pek ikna edici olmuyor. Tabii ki fazlası olmasın Allah korusun ama yine de ne kaybettiğimizi ne kadar yıkıldığımızı bilmek önemli.
Şu son üç dört gündür dikkatimi bir şey çekti. Sizlerle paylaşmak istiyorum. Kamunun ilgili kurumları hepimizin sosyal medya hesaplarını zaten takip ediyor. Bunu biliyoruz. Bu biraz da onların işleri. Tamam anladık istemesek de hoşlanmasak da yapacak fazla bir şey yok. Kabullendik. İyi de biz bu kurumların sosyal medya paylaşımlarını neden takip etmek zorunda kalıyoruz? Asıl dikkatimi çeken şey şu. Şu son üç dört gündür sosyal medya platformları hükümetin yönetimindeki kurumların paylaşımlarıyla dolu. Ve biz bu paylaşımları istemesek de görmek zorunda kalıyoruz. Sonra bu paylaşımın kaynağına gidiyorsunuz “takipte olduğunuzu görüyorsunuz” bu sayfalar size engelleme seçeneği vermiyor. Sadece takipten çıkıyorsunuz, sayfayı yeniliyorsunuz yeniden bu sayfalar karşınızda. Ve siz yine kendilerini takip ediyor görünüyorsunuz!.. Tuhaf değil mi? Bence de. Oysa hiçbir zaman bu sitelerin takipçisi olmadığımı gayet net biliyorum. O zaman benim dışımda bir irade beni takipçi yapıyor. Aslında belki herkesi. Bu konuyu bir incelemenizi tavsiye ediyorum. Muhtemelen benim fark ettiğimi siz de fark edeceksiniz. Sosyal medya kullanımı konusunda, insanları korkut ve yıldır anlayışıyla sosyal medya kullanımından uzaklaştırmak.
Sizi kimlerin takipçisi yapmamışlar ki; Cumhurbaşkanımıza, ailesine, yakınlarına, bakanlara, bakanlıklara, Cumhur ittifakı teşkilatlarına takipçi olmuşuz. Paylaşımlarda fotoğrafı bulunan tüm bakanların kirli sakalı var. Çevresindekilerinde öyle. Tıpkı tüm TV kanallarının tek bir merkezden yönetilmesi gibi bu sosyal medya paylaşımlarının da tümü tek merkezden dayatılarak gösteriyorlar. Soru şu “Ben bunları neden görüyorum?” Bu yasal değilse suç. Peki kime şikâyet edeceğim? Hiç bu işleri bilmeyen biri bile bu paylaşımların fikir, kurgu, tasarım ve paylaşımlarının aynı ekipten çıktığı kolaylıkla anlayabilir…
Sevgi ve Saygılarımla.