Biz insanoğluna yaranmak ne kadar da zor değil mi?
Kış soğuğunu yaz hayaliyle;
yaz güneşini serinlemek arzusu ile geçirmemiz küçük bir örnek.
Klimalı odalar, arabalar.
Yaz günlerine has havuz sefaları.
Denizin, güneşin cömertçe bizlere kucak açması.
Yine de yetmez işte hep bir arayış.
Bronzlaşalım ama yanmayalım.
Gezip tozalım ancak yorulmayalım.
Üşümeyelim tamam ama terlemeyelim de.
Ah şu konfor arayışlarımız, ne oluyorsa ondan bu serzeniş.
Her şey istediğimiz gibi olsun arzusu.
Kabul edelim biraz şımarıklık var insanlığın mayasında.
Çalışmadan yorulmadan dinlenmenin kıymetini nasıl anlardık?
Üşümeden sıcağın, aç kalmadan tokluğun.
Tarlada, inşaatta şantiyede güneşin alnında ter dökenler
onlar da aynı yazı yaşamıyor mu?
Sanırım işin sırrı farkında olmakla ilgili.
Şikayet ettiğimiz bir çok şey başkalarının hayali.
Kaybetmeden kıymet bilenlerin ödülü de;
keyifli yaşanan anlar ve elindekinin kıymetini bilerek
yaşanmış bir hayatın huzuru olsa gerek.
Durumumuzdan sızlanmadan önce ilk düşünülmesi gereken
olmasaydı ne olurdu?
Olduğunda kıymetini bilmiyorsan zaten hiç yoktu diyesim
geliyor, susuyorum.