Kubilay ilkokulunun bahçesinden bakınca ağaçlar içindeki
iki katlı kütüphane binası yıkılıyordu.
Sonra büyük bir inşaat başladı, ne olacaktı acaba?
Lise olacakmış, sadece kız öğrencilerin gidebileceği bir meslek lisesi.
Aradan birkaç yıl geçti ve o lisenin ilk öğrencilerinden olmak bana da kısmet oldu.
Sayın Ayşegül ÖZALTIN müdürümüz, Tuğrul ALPHAN efsane edebiyat öğretmenimiz.
Müşerref COŞKUN Branş öğretmenimizdi.
O okulda birçok öğretmenimiz oldu saygıyla andığımız.
Hepsine sevgimiz şükranlarımız sonsuz elbette.
Sadece 27 kişilik bir lise grubu. Okul çok büyük, bizler bir avuç.
O dönem almış olduğum eğitimin değerini yıllar içerisinde çok
daha iyi anladım. Müfredattan bahsetmiyorum o zaten sistemin
bir parçasıydı. Biz orada dostluğu, dayanışmayı, paylaşmayı öğrendik.
Dünya görüşümüz, hayatı anlama tarzımız o yıllarda şekillendi.
Kan bağı olmayan kardeşler olduk biz o dört duvar arasında.
Defter, kitap, araç gereç ve küçük yaramazlıkları paylaştığım
kızlarla şimdi birer altın kız olarak hayatı paylaşıyoruz.
On beş günde bir çocuklarımızla geldiğimiz ev toplantılarına
şimdi torunlarımızla katılmanın zevki de bir başka.
Çocukluk ve gençlik arkadaşlıkları öyle görünmez bağlardır ki
onları ne yıllar ne yollar ayırabilir.
Şimdi farklı şehirlerde, farklı hayatlarda olup da
çok sık görüşemediklerimiz de var elbette ancak biliyorum ki
bugün karşılaşsak kaldığımız yerden devam ederiz.
Bakıyorum da ne kadar değerli bir hazineye sahibiz.
Bu hafta sonu da bir ev dolusu altın kız mücevher gibi parlayacak.
Sizin de böyle arkadaşlarınız vardır elbette.
Aynı çatı altında buluşamasanız da GSM şirketleri hizmete hazır.
Bir hatır soruverin derim, dünü anmak ve bu günü sevgiyle aydınlatmak için.