Malum kış bu sene o soğuk yüzünü pek göstermedi bize.
Kısmen yumuşak geçen havaların ardından yağmurlu
esmer günlergeldi çattı kapımıza.
Sıcak ofisimde çalışırken biraz havam değişsin istedim
balkonun kapısını araladım ki kulağımda o yakarış.
Şöyle bir baktım, yolun karşısında siyah bir kedicik bir o yana, bir bu yana
gidip geliyor, öyle derin ve içten bir miyavlama ki sormayın.
Aklıma ilk gelen aç olabileceği oldu.
Böyle durumlar için tedbirliyim.
Hemen dolaptan bir paket mama alıp merdivenleri bir soluk indim,
caddenin karşısına geçtim.
Şöyle bir bakındım, neyse ki çok uzaklaşmamış.
Çağrıma kayıtsız kalmadı. Bir yandan mamaları boşaltıyor,
bir yandan da yemesi için teşvik ediyordum.
Soran gözlerle bana bakıyor, mamayı kokluyor ama yemiyor.
Sevilmek istiyor sanırım diye düşündüm, sokak hayvanlarında
bu tepkiye alışkınım. Kedi, köpek fark etmiyor mamadan önce
sevgi ve şefkati yaşamak istiyorlar, bir çok kez tecrübe ettim.
Tam da bu duygular içerisindeyken, bir genç dükkandan fırlamış
O da bir şey arıyor.
Kedisi ile alışverişe çıkmış, bizimki abisi dükkana girince kayboldu
sanıp paniklemiş, yakarışlar onun içinmiş.
O siyah kedicik kadar şanslı olmayan kedi, köpek hatta kuşlar
özellikle kış koşullarında sokakta yaşama mücadelesi veriyor.
Sevmek zorunda değilsiniz, kucağınıza alamayabilir, evinizi
açamayabilirsiniz onlara.
Aç, susuz, korunaksız kalmalarına seyirci kalmayalım yeter.
Bir tas su, yemek artıkları, bütçeniz uygunsa bir paket mama.
İstila ettiğimiz yaşam alanlarında, güvenli yaşama haklarına saygı.
O kadar işte. Benim sessiz kullarım diyen Allah´ın rızası için.
İnsan olmanın gereği, zayıfı güçsüzü koruyup kollamanın vicdani
sorumluluğu ve sevgiyle yaşanılabilir bir dünya için.
Çok değil, bir kap su, bir kap mama, içine girebilecekleri kedi evi.
Anne babalar, öğretmen arkadaşlar güzel olmaz mı her mahallede
bir dostluk köşesi.