Her hafta yazımla ilgili konu araştırırken, okuyucularımla neler paylaşmalıyım diye kara kara düşünüyorum. Hafızamda konuyu, konuyla ilgili bilgilerimin doğruluğunu kontrol ediyorum, ondan sonra başlıyorum tuşlara basmaya. Konu seçiminde kendi kendime diyorum ki; bu hafta insanların içini karartma, etrafta hiç mi güzel şeyler olmuyor, bunlardan bahset. Ama ne mümkün.
Son yıllarda paylaşılacak güzel şeyler yok denecek kadar azaldı. Bu memlekette hiç bir şeye inanç kalmadı, doğru bildiğimiz evrensel kavramların hepsinin resmen ırzına geçildi. Bir örneği ele alalım, yıllardır dilimizden düşürmediğimiz mahkemelerimizin duvarlarını süsleyen şu cümleye dikkatinizi çekmek istiyorum. Anlamı çok ama çok derin cümlemiz şöyle. ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR. Bazı mal mülk düşkünleri bunu Dünya malı ile karıştırır, burada söz konusu olan mülk inançlarımızın, insani değerlerimizin, birbirimize olan hak ve hukukumuz ile bireyle devlet ilişkisinin yani maddi manevi varoluşumuzun teminat altına alınışını ifade etmektedir.
Yıllarca, bir haksızlığa uğrarsak tarafsız yargımız var fakir veya zengin oluşumuz, güzel veya çirkin olmamız, dinimizin mezhebimiz kürsüde oturan Hakim amcalarımızı enterese etmez, haklı veya haksızı kuyumcu terazisinden hassas ölçerler diye düşünür dururduk. Demokrasinin, kuvvetler ayrılığı prensibinin en güçlü ayağı olarak yargının tarafsızlığı hafızalarımıza kazınmış idi. Meşhur bir heykelcik var ya hukuk insanlarımızın masalarını süsleyen, ismi de THEMİS olan o heykelciğe dikkatli baktınız mı bilmiyorum. Bazı ayrıntılar hukukun olmazsa olmazlarını anlatır, mesela gözleri bir örtü ile kapalıdır ve hüküm verirken bazı şeyler etkilemesin diye tarafsızlığına gölge düşmesin diye böyle sembolize edilmiştir. Bir elinde terazi diğer elinde kılıç vardır. Terazi adaletin dengeli dağıtılmasını, kılıç adaletin keskinliğini ifade eder.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının büyük çoğunluğu, yukarıda yazdığım adaletle ilgili değerlerin çoğunluğunun maalesef kalmadığını büyük bir samimiyetle söyleyebilirler, maalesef tarafsız yargı, yargının bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı ilkesi içerisinde yargının bir güç olduğu gibi kavramlar masal oldu.
Bu ülkede, baklava çalan çocuklar aylarca hapislerde yatarken, yolsuzlukları tespit edilip bakanlıktan azledilen şahsiyetler haklarındaki soruşturmalardan TAKİPSİZLİK kararları ile yırtıyorlar. Eskilerin sözü ile OHHH !! NE ALA MEMLEKET.
Buradan çıkan sonuç şu mu?
Hırsızın bile garibanı değil, ensesi kalın olanı olacaksın, ufak işler yerine büyük işlerle uğraşacaksın!!!!
Siz gene de bu çıkarımları unutun. Önemli olan hukukun arkasına dolanarak, alavere dalavere ile ‘AK’lanmış gibi yapmak değil... Yastığa başını koyduğunda huzurla uyumak. Ve tabii ki her şeyden önemlisi ÖLÜM den sonraki hesaba hazır olmak.
Sevgi ve saygı ile hoşçakalın