Uzun yıllardır bilinçli bir programla toplumun hassasiyetlerinin törpülendiğine ve de bunun toplumsal yaralara neden olduğuna hep beraber şahit oluyoruz. Kendinize bakın ne zaman hiç bir şeyi umursamaz hale geldiniz? Veya geldiniz mi? Hiç bir toplumsal değer sizin için bir anlam ifade etmemeye başlamışsa insanlıktan çıkıyor, çevredeki ottan, böcekten, kurttan, kuştan farkımız kalmıyor demektir. O zaman yıllarımızı boşa geçirdiğimizi, ana babalarımızın, öğretmenlerimizin bize vermeye çalıştığı iyi Yurttaş olalım diye verilen emeklerin hepsinin boşa gittiğini üzülerek anlarız. Tabi ki bunu anlamak, farkına varmak bile bir erdemdir, kaçımız bunun farkına varıyor ve daldığımız uykulardan uyanıyoruz.
Vatan elden gidiyor deniyor, gitmez canım bize bir şey olmaz diyorsun. Giderek çok öğündüğümüz mozaik olma özelliğimiz ortadan kalkıyor. Irksal ve mezhepsel bölünmenin eşiğindeyiz deniyor, senin umurunda değil. Hırsızlık her yerde, tüyü bitmemiş yetimin hakkını gasp ediyorlar deniyor; Sen, olsun çalışıyorlar çalsalar da olur mantığındasın ve bunu yapanlara toz kondurmuyorsun. Yandaşlara tüm ihaleler peşkeş çekiliyor, sana az biraz kömür ve makarna verip göz boyuyorlar. Bak bakayım cebinde metelik var mı? Yalan söylemenin en büyük günah olduğu gerçeğinden uzaklaşılmış, iyi yalan söyleyenin kıvrak zekâ sahibi olduğu gibi deli saçması ile kandırılıyorsun ama sende tık yok be VATANDAŞIM.
Bakın size gerçek bir olayı aktarayım; tanıdığım bir insanın başından geçen olaydır bu. Bir işyeri sahibi arkadaşım su tesisatı bozulunca iş yerine usta çağırıyor, sohbet muhabbet derken konu her yerde ve her zaman olduğu gibi siyasi muhabbete geliyor. Ustamız, gelen herkes aynı şeyleri yapmadı mı? Çalıyorlar ama çok da iyi çalışıyorlar abi diyerek toplumu körleştirmiş bu utanç verici cümleyi kuruyor. Bir kaç saat sonra usta işini bitiriyor, sıra hesap ödemeye gelince bizim arkadaş cüzdanını çıkararak sehpanın üstüne koyuyor ve içeri odaya geçiyor, iki dakika sonra geri geldiğinde bakıyor ki usta da, cüzdan da mıh gibi duruyor. Ustaya; ya paranı alsana hatta cüzdanı koydum önüne hadi çalsana diyor; USTA şokta Allah korusun ben hırsız mıyım diyor, bir saat önceki sohbeti unutmuş olarak. Benim arkadaş, ya ustam eline sağlık çok iyi çalıştın ve çok iyi iş çıkardın çalmak senin de hakkın deyince usta da jeton düşüyor. Bu güzel dersin ardından usta aydınlanmış insanların mutluluğu, arkadaşımsa bir uykudaki vatandaşı uyandırmış olmanın mutluluğu içerisinde helalleşerek ayrılıyorlar.
Şimdi sevgili okurlarım sizden ricam, benim arkadaşın başından geçen bu olayı sizler de etrafınızda uykudaki vatandaşlara, akrabalarınıza ve arkadaşlarınıza anlatın, onları gaflet uykusundan uyandırın. Ben akşam yastığa başımı koyduğumda iç huzuru ile uykuya geçebiliyorsam, bu gün de kimseyi bilerek kırmadım, kimseyi bilerek kandırmadım, haksızlık yapmadım ve kul hakkı yemedim diye muhasebe yapabiliyorsam, Allaha karşı görevlerimin bir kısmını yapmış olarak huzur duyuyorum. Allah’ın adını devamlı zikrederek hırsızlığı, katilliği, sapıklığı sıradan olaylarmış gibi olağanlaştıran herkese de bir gün bütün bunların hesabının öyle veya böyle sorulacağını hatırlatıyorum.
En derin sevgi ve saygılarımla, hoşçakalın.