?Hayatının alt üst olmasından korkma! Belki altı üstünden daha güzeldir.?
Hayatı defalarca alt üst olmuş biri olarak her defasında aklımdan geçen
bu değerlendirmeyi son yaşadıklarımı paylaştığım bir hekimden duymak
içimi rahatlattı.
Merak ettiniz tabi ki ne oldu da böyle bir konu gündeme geldi?
Yıllar öncesinde geçirdiğim bir trafik kazası sonucu dizlerimde ciddi hasar
oluşmuştu, uzun bir tedavi süreci ve sonrasında kişisel çabamla sorunun
üstesinden gelmiş on yılı aşkın bir süre bu durumla baş edebilmiştim.
Son aylarda eski sinyaller geri geldi ve ben umursamadım.
Sonuç, şimdilik üç ay boyunca yirmi dakikadan fazla yürümem,
merdiven inip çıkmam, ev işi yapmam, ayakta kalmam yasak.
Bu muydu? Amma da abarttın diyenler olabilir.
O iş öyle değil.
Ağrılarla yaşamayı bir şekilde başarıyor insan.
Her işini kendisi halletmeye alışmış, tez canlı ve hiperaktif biri için
en zor olan kısıtlanmak, yardım istemek ve birilerine ağırlık vermektir.
Bir anda hayatımı alt üst eden duygu . Yaşam tarzım değişecek!
Fena halde sıkıldı canım.
Sonra ne mi oldu?
Teklik yalnızlık değilmiş, yardım istemek de acizlik değilmiş.
Üstelik seni gerçekten seven insanlar için ağırlık değil yardımcı olmanın
hazzını hissettirmekmiş. Yetemediğimde yetişen kızım, oğlum ve dostlarım teşekkürler.
Aile olmak, evlat olmak, dost, arkadaş olmak böyle bir şeymiş. Bunu yaşıyorum.
Umarım bu süreç uzamaz ve eski fırtına günlerime dönerim.
Anneciğim kulakların çınlasın, fırtına onun bana zaman zaman hitap şeklidir.
Hayat, iş, sosyal yaşam elbette devam ediyor. Bir tek endişem var,
?Yahudi demiş ki: üzülmem çocuğun hastalandığına; üzülürüm huyu değişir?
Bu konfora alışırsam o kötü.
Şaka bir yana, her şeyde olduğu gibi kaybetmeden bilelim kıymetini sağlığımızın.