Evet önümüzde yeni bir seçim var. Her seçim tarihidir ve sonuçları o ülkenin kaderini değiştirir. Hiçbir seçim laf olsun diye, prosedür gereği yapılmıyor. Yapılmaz da. Savaşlar tarihiyle, seçimler tarihi çok benzerdir. Bunu anlamak için seçimlerden önce, ya da savaşlardan önce ne vardı. Sonrasında ne olduğunu karşılaştırmak gerekir. Sevgili okurlarım siz işin araştırma kısmını zaten kendiniz yaparsınız. Yazımı bu örneklerle uzatmak istemiyorum.
Partiler, ittifaklar, adaylar, vaatler, kampanyalar vb. Seçimlerde olabilecek ne varsa artık meydanda. Seçimlerin de her zaman iki yüzü vardır. Birisi insanlara gösterilen anlatılan yüzü, diğeri ise seçmenin hiçbir biçimde bilinmemesi gerekenler. Hani şu seçimlerden sonra kaderimizi kökten değiştirecek olanlar. Bize duyurulanlar acı ilacın üzerindeki ince tatlı tabaka. Bilinmemesi gerekense uzun uzun yaşayacağımız yeni acılarımız. Bu nedenle oyumuzla birlikte aklımızı da kullanmamız hem kendimiz hem ülkemiz için daha hayırlı olacaktır.
Sanırım toplumumuzun çoğunluğu için bazı şeyler gerçekti hayal oldu. Aklıma gelen birkaç tanesini sizinle paylaşayım istiyorum. Örneğin; Emekli olunca bir ev almak, araba almak artık hayal oldu. Düğün yapmak, iş kurmak hayal oldu. Üniversiteyi bitirip iş bulmak hayal oldu. Ne yazık ki artık çay simit hesabı da yalan oldu!.. Sanırım sizler bu örnekleri fazlasıyla çoğaltırsınız.
Ne yazık ki ülkemiz, yani biz vatandaşlar bir ömür ödeyemeyeceğimiz kadar borçlandırıldık. Ama bu arada ayrıcalıklı bir kesim anormal zenginleşti!.. Ülkeyi yönetenler, onlara yakın olanlar hiçbir şey için bedel ödemedikleri gibi bir de vergi borçları, cezaları bir kalemde silinebiliyor. İktidarın elit azınlığına bir de ballı kaymaklı ihaleler veriliyor. Hem de hazine garantili. Bu garantilerin kaynağı kim biliyor musunuz? Cevabı çok net. Sen ben…
Her türlü zorluk, sıkıntı vatandaşın sırtındaysa küfe nasıl başkasının sırtında olabiliyor? Emin olun küfe sadece sıradan vatandaşın sırtında. Ve o küfeyi bu kadar ağır yapan da küfe sırtımızda diyenler. Vatandaş; sırtında sizlerin de içinde olduğunuz bu küfeyi gerçekten taşıyamaz durumda. Zaman zaman zorlanıyorum, çok ağır oldunuz, biraz insaf demeye çalışıyor. Dönüp “size söylemesi, istemesi kolay” diye azarlıyorsunuz. “Sizin sırtınızda küfe yok ki” diyorsunuz. Şaka mı yapıyorsunuz? Asıl sizin sırtınızda bir küfe yok.
Pandemide, depremde, selde, yangında hep vatandaştan destek beklediniz... VE o destek her zaman geldi. Geldi de ne oldu? Nerelere kullanıldı dönüp bir cevap bile vermediniz. Vatandaş bir defa sesini çıkarıp bir cesaretle destek verin lütfen dedi en acı cümlelerle kestirip attınız.
Vatandaş da artık bu küfeyi taşımak istemiyor. Birileri inmemek için her yolu denese de bu defa vatandaş küfeyi de küfedekileri de indirmeye niyetli gibi.
Önümüzde seçimle ilgili birkaç öngörümü de paylaşmak istiyorum. Seçimlerde en büyük hayal kırıklığını Muharrem İnce yaşayacak. En büyük sürprizi ise İşçi Partisi yapacak. Seçimin birinci turda bitmesi mümkün. Son ana kadar olağanüstü bir durum olmazsa ara açılabilir. Bunlar sadece tahmin tabii. Böyle düşünmemin nedeni de tamamen gözlemlerim.
Benim çevremdeki pek çok insan Cumhurbaşkanlığı’nda Kılıçdaroğlu’na, mecliste ise İşçi Partisine oy vereceğini söylüyor. Bunların içerisinde her dünya görüşünden, her inançtan, her toplum kesitinden insan var. İşçi Partisi’nin heyecanı, tarzı, tavrı, duruşu insanları heyecanlandırıyor. Umutlandırıyor. O dört milletvekilinin cesareti toplum tarafından beğeniyorlar. Muharrem İnce’nin söylediklerinin pek çoğu doğru olsa bile seçmen zamanlaması doğru olmadığını düşünüyor. Muharrem İnce’nin anketlere yansıyan oy oranları ise yanıltıcı deniyor. 100 bin imzanın toplanmasında olduğu gibi diğer tüm konularda da algı yaratmak için daha çok Ak Parti teşkilatlarının taktik beyanları olduğu düşünülüyor. İnce’nin toplantıları, mitingleri, ulusal basında, sosyal medya bu kadar geniş ve detaylı verilmesi AK Parti’nin algı operasyonları olarak değerlendiriliyor. Muharrem İnce, iktidara değil muhalefete muhalefet yapıyor gibi görünüyor. Muharrem İnce, tecrübeli bir siyasetçi ama öfkeli hareket ediyor. Sorsanız o bunun gerçek olduğuna inanıyor. Bunda da haklı. Çünkü siyaset böyle bir şey zaten. Hakkını teslim etmek gerekirse öyle ya da böyle yeniden denkleme dahil oldu ve kendisinden bahsettirmeyi, dikkate aldırmayı başardı. Biraz ağır faturası olan bir cüret. Neredeyse bir ay kaldı. Hep beraber yaşayıp göreceğiz.
Sevgi ve Saygılarımla.