Hayatın ta kendisi…
Hayatın içerisinden kadını çekip alın geriye hiçbir şey kalmaz.
Kadınlar tüm varlıklarıyla hayatı var ederken, etmeye çalışırken, erkekler de bir o kadar yok etmeye çalışıyorlar.
Hep erkekler konuşuyorlar. Tamamen kadınlar ve kadın doğasıyla ilgili konuları bile erkekler konuşuyor, tartışıyor, yasalar kanunlar yapıyorlar.
Ve ne yazık ki içlerinin çirkinlikleri dışlarına vurmuş ahlaksız adamlar çıkıp kadını, kadınlarımızı, kızlarımızı belden aşağı tartışıyorlar, eleştiriyorlar, hedef gösteriyorlar.
Bütün bunlar planlı, organize bir operasyon gibi yürütülüyor. Her açıdan suç olan bu açıklamalarla ilgili en ufak bir işlem yapılmıyor. Böyle düşünen kirli ve çirkin emelleri olan cahil kesimler daha da cesaretlendiriliyor. Dini sömürerek, ahlak değerlerinden dem vurarak hep kadını hedef alan, geri plana iten, baskılayan, bir hayvan kadar değer tanımayan bir karanlık bir zihniyetin örgütlenmesine şahit oluyoruz.
Sonra ne mi oluyor?
Bir yerde bir kadın hunharca öldürülüp, param parça edilip, hayattan koparıldığında bir süre bu alçaklar susup eserlerinin tadını çıkarıyorlar. Sonra ülkenin ağır sorunları ve gündemleri arasında kadınlar yine o bildik kaderleriyle baş başa kalıyorlar. Ve o az önce biraz susmuş olan yaratıklar yeniden konuşmaya, kadınları hedef göstermeye devam ediyorlar. İçlerindeki kötülüklere din, ahlak kisvesi giydirerek salıveriyorlar ortalığa.
Bu tür adamlarla aynı nefesi almak, aynı toplumun bir ferdi olmaktan gerçekten utanç duyuyorum. Bu adamların hiç birisinin kutsal kitabımızı okumadığından eminim. Çünkü bizim dinimizde kadın özeldir, değerlidir, korunması emredilir. Şiddet yoktur, ceza yoktur, kin yoktur, nefret yoktur. Hele cinayet hiç yoktur. Yasaktır ve günahı çok büyüktür. İslamiyet sevgi dinidir. Başkalarının dinimize yapamadığını bizden olduklarını sandıklarımız yapıyor. Din adına ahkam kesiyorlar. Fetva veriyorlar. Dinimizi tahammül edilemez, yaşanılamaz bir hale getiriyorlar.
Ben bir kız çocuğu babasıyım ve onun için korkuyorum. Bu ne acı bir durum değil mi?
Tüm bu kötüleri ve kötülük üretenleri de birer kadın doğurdu. Onların da birer eşleri oldu. Onlarında kız çocukları olmuştur. Bugün yaşadığımız ya da maruz kaldığımız bu atmosferde geleceği, aileyi, sevgiyi, aşkı nasıl konuşacağız.
Bir kere şunu kabul etmeliyiz. Kadınlar erkeklerden daha zekidir. Daha duygusaldır. Daha duyarlıdır. Daha şefkatlidir. Daha merhametlidir. Daha üretkendir. Hayat kadın ve erkeğin eşit ortak yaşam alanıdır.
Konuşmadan önce annenize, eşinize, kızınıza, bacınıza bir bakın. Çünkü hedef gösterdiklerinizin de, canını yaktırdıklarınızın da, canına kıydırttıklarınızın da sevenleri var. Onlarda güzel ailelerin değerli birer parçası. Onları da birileri gözünden sakınıyor. Bu hastalıklı düşüncelerinizi içinizde tutun. Bu ülkenin bu toplumun iyiliği için bir zahmet biraz çalışın, emek harcayın, yorulun, terleyin o zaman bakalım tüm bunları aynı ton ve niyette söyleyebilecek misiniz? Yaslanmışsınız bir yerlere ekmek elden, su gölden sonuçlarını umursamaksızın atıp tutuyorsunuz!..
Atatürk’ün kadına gösterdiği özen ve sağladığı imkanları düşündüğümüzde bu karanlık ve fitne kafaların neden Atatürk’ten nefret ettiklerini çok daha net anlıyorsunuz. Bu konuyu konuşmak, düşünmek, yazmak insanı gerçekten öfkelendiriyor.
Sanki birileri bilerek bu konuyu canlı tutuyor, hatta besliyor, toplumsal öfkelerimizi buraya yönlendirip yönetiyor gibi.
Tüm bu kötülüklerin altına az ya da çok odun atanların hepsini lanetliyorum. Bir gün sebebi oldukları bu kötülükler kendilerini de gelip bulabilir.
Saygılarımla