Mandalin aç kapıyı aç? Mandalin aç kapıyı aç?
Yer Kars Tarım İl Müdürlüğü Lojmanı, mandalinaya yalvaran da
o zamanlar henüz üç yaşlarında olan kızım Sıla.
En büyük zevklerinden biri mandalinaların kabuklarını soyup soyup
bırakmak! Kiler olarak kullandığımız odanın kapısında icraatını
gerçekleştirmek için umutsuzca yakarıyor.
Bir başka gün?
Banyoda çamaşır yıkıyorum ağlayarak geliyor, Orhan Abimi dövüyorlar anne!
Salona sürüklüyor beni, televizyonda Orhan Gencebay´ın filmi!
Bu ve benzer yüzlerce küçük hikaye.
Çocukluk masumiyeti ne güzel şeydir.
O yılları ardımızda bırakalı çok oldu.
Şimdi torunumla yeni hatıralar, masum anlar biriktirmeye başladık bile.
Annesi hayatı boyunca o naifliği, duru net bakış açısını hep korudu.
Keskin zekasını sağ duyusu ile harmanlamayı,
kurnazlığa kaçmadan aklını kullanmayı öğrendi.
Her şeyden önemlisi sevgiyi, merhameti ve samimiyetin önemini kavradı.
Annesinin kızı, kızının annesi olarak sevgi ile büyütüyor Arya´sını.
Anne ne olayım sorularına ?mutlu ol kızım? cevaplarını aldığı günlerde
ne demek istediğimi anlamış olmalı.
Aile olmak, sevgiyle çoğalmak ve hayatı paylaşmak.
Küçük anlardan kocaman bir dünya yaratmak.
Paylaşıldıkça azalan dertleri, paylaşıldıkça çoğalan güzelliklerle alt edebilmek.
Sonra dört nesil bir şen kahkahada buluşup bizi seviyorum diyebilmek.
Hayatın anlamını anlamak için çok da uzaklara bakmak gerekmiyormuş değil mi?