İnsanın Değer Görme İhtiyacı
İnsanın en önemli ihtiyaçlarından biri değer görme ihtiyacıdır. Maslow’a göre fizyolojik ihtiyaçların ve güvenlik ihtiyaçlarının hemen ardından sevilme ve ait olma ihtiyacı gelir. İnsan doğası gereği bir şeyin parçası olmak, bir yere ait olmak ve değer görmek ister. Değersizlik duygusu, geçmişten getirdiğimiz hatalı inançlarımızdan ve düşüncelerimizden kaynaklanabilmektedir. Değer, Türk Dil Kurumuna göre; bir şeyin değdiği, ona denk diye düşünülen, kabul edilen karşılık olarak geçmektedir. İnsan da kendisinin değerli olduğunu hissetmeyi kurduğu ilişkilerinde beklemektedir. Romantik ilişkilerinde, arkadaşlık ilişkilerinde veya aile ilişkilerinde kendini değerli hissedemeyen insanlarda mutsuzluk, hüzün, depresif ruh hali gözlemlenebiliyor. Kişinin kendisine yönelik duyduğu saygı düşebiliyor. Kişinin ruh halini olumsuz yönde etkileyen değersizlik duygusu, kişinin geçmişte yaşadığı olumsuz yaşantılardan kaynaklanabildiği gibi dışsal kaynaklı bir durum da olabilmektedir. Bu dışsal durum genellikle kişinin hayatına aldığı hatalı ilişkilerden de kaynaklanabilmektedir.
İnsanın geçmiş yaşantılarında, evlilik ilişkisinde veya ebeveynleri ile kurduğu ilişkilerinde kendini değersiz hissettiği anlar yaşamış olabilir. Bunu tecrübe eden ve böyle anılar biriktiren kişi değersizlik duygusunu öğrenir. Zaman zaman ise insan öğrendiği duyguyu diğer ilişkilerinde de arar ve o insanı bulur. Kendisine değer vermeyen insanı eliyle koymuş gibi bulan insan da kendi değersizliğinden şikayetçi olur. Oysa bizler, bizlere geçmiş travmalarımızda ne öğretildiyse kurduğumuz diğer bağlarda ya da ilişkilerde de o travmaları yaşatacak kişileri arar buluruz. Kırmızı Oda, Masumlar Apartmanı, Doğduğun Ev Kaderindir ve en son Camdaki Kız dizilerinin konularının kitaplarından uyarlanan Gülseren Budayıcıoğlu bu arayıp bulma halimizi kader motifi olarak tanımlamaktadır.
Değersizlik duygusunu öğrendiğimizden bahsetmiştim. Değersizlik geçmişten getirdiğimiz anıların, yaşantıların sonucudur. Değersiz olduğunu düşünen kişi bunu geleceğine de aktarabilmektedir. “Ben zaten değersizim, ben hiçbir şey hak etmiyorum, bana layık değil.” gibi düşüncelerin hepsi kuracağı diğer tüm ilişkilerini etkileyebilir. Bu da sağlıksız ilişkilerini sürdürme ve kendini gerçekleştiren kehanet dediğimiz durumu ortaya çıkartmaktadır. Kendini gerçekleştiren kehanet ya da beklenti etkisi dediğimiz durum kısaca başına gelmesinden korkulan durumun bir şekilde gerçekleşmesidir. Değersizlik duygusu, psikolojik destek alınarak çalışılabilecek bir konudur. Bilişsel davranışçı terapi yöntemiyle aşılabilecek bir durumdur. Danışanlarımda sıklıkla karşılaştığım bu durum terapi desteğinin sonrasında kişinin günlük yaşantılarını ve ilişkilerini olumlu yönde etkilediğini gözlemlemekteyim.