MENÜ
İzmir 26°
Menemen'in Sesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
YAŞAMA SEVİNCİ
Erhan Özalp
YAZARLAR
30 Mart 2023 Perşembe

YAŞAMA SEVİNCİ

Hafta sonu gece saatlerinde bir rahatsızlığım nedeniyle Çiğli Devlet Hastanesi, acil servisine gittik. Yanımda oğlum vardı. Hafta sonu ve geç saat olmasına rağmen acil servis çok kalabalıktı. Çok sayıda canı acıyan insan perdelerle ayrılmış alanlarda sedye yataklar üzerinde doktorun gelmesini bekliyordu. Epeyce bekledikten sonra doktor geldi. Genç bir doktordu. Aslında neredeyse tüm çalışanlar çok gençti. Şikâyetiniz nedir diye sordu. Buradan uzun uzun kendi rahatsızlığımı anlatmayacağım. Önce kan, sonra idrar tahlili istedi. Ağrılarımdan emin olamadığı için ultrason da istedi. Bu işlemlerin sonuçları neredeyse 2 saatte alınıyormuş. Mecbur bizi beklettikleri alanda beklemeye başladık. Hemen bitişiğimize bir genç delikanlı ve babası geldi. Çocuk sarhoş gibiydi. Babası çevresiyle çok ilgili pozitif biriydi. Onlarda karşıdaki yatakta oturup doktorun gelmesini beklemeye başladılar. Bize bakan genç doktor geldi. Elinde çocuğun durumunu gösteren bir dosya vardı. İki yatağın arası taş çatlasın 2 metreydi. Yani herkes tüm konuşulanları duyabiliyordu. Doktor sordu. İyi misin Ali? İyiyim dedi. Ancak ruhen hiç iyi görünmüyordu? Neden intihara kalkıştın? Ali biraz düşük bir ses tonuyla, biraz da tutuk bir vaziyette cevap verdi. Her şey için. Bu ikinci intihar girişiminmiş. Ne içtin? Ali ne kadar ilaç bulabildiysem karıştırıp içtim. Şimdi nasıl hissediyorsun? Daha iyiyim dedi Ali. Ali’nin babasına dönerek değerleri iyi görünüyor dedi doktor. Diğer tahlil sonuçlarını da görelim öyle karar verelim dedi ve gitti. Babası oğlu ile doktorun arasındaki bu konuşmayı hüzünlü ve bir o kadarda çaresizce izliyordu. Bu konuşulanlar karşısında ben kendi sorunumu unuttum. Belli etmeden dönüp oğluma baktım. Sonra Ali’nin babasına baktım. Halimize şükrettim.

Nedense o an Ali ile konuşmak istedim. Geçmiş olsun dedim. O da teşekkür ederim dedi. Yaşın kaç Ali dedim.O da 21 dedi. Okuyor musun dedim. Mekatron birinci sınıfta okuyorum dedi. Tek soru tek cevap şeklinde mesafeli bir diyaloğumuz olmaya başladı. Neden böyle bir şeye kalkıştın Ali diye sordum. Ne yapayım abi mutlu değilim, umudum yok, hayalim yok, hiçbir şeyden mutlu değilim dedi. Neden böyle düşünüyorsun, bak genç yakışıklı bir adamsın, daha önünde uzun bir ömür var dedim. Abi varda ne olacak dedi. Her şey boş dedi. Sanırım benimkisi biraz zorlamalı bir sohbetti. Babası bu sohbetten oldukça memnundu. Belli ki kendisi benzer konuşmaları sayısız defa yapmış ancak başarılı olamamıştı. Konuyu değiştirmem gerektiğini anladım. Belki de konuşmacıyı değiştirmemiz gerekiyordu. Belki de ben değil oğlumun konuşması daha işe yarayabilirdi. Öyle de oldu. Oğlum, Ali aslında sen oyunculuk okusan çok daha ilgini çekebilir, çünkü orijinal bir görünümün var. İstersen bu konuda sana yardımcı olabilirim dedi. Bu Ali’nin ilgisini çekti. Güzel olur ama daha önce hiç denemedim. Olur mu diye sordu? Oğlum neden olmasın? Bence bu konuda başarılı olabilirsin. Oğlum Ali’nin telefonunu istedi. Ali bir numara söyledi. O sırada biz de babasıyla sohbet ediyorduk. Ama bir yanıyla da kulağımız çocukların sohbetindeydi. Oğlum telefonu çaldırdı. Ali’ye ismini söyledi. Ali de oğlumun numarasını kaydetti. Ali sonra durdu ve şöyle dedi. Sizi tanımadığım için kullanmadığım numaramı verdim. Bir hafta sonra o hattım zaten kapanacak. Ben size devamlı kullandığım numaramı vereyim onu kaydedin dedi. Öyle de yaptı. Zaman nasıl geçti bilemiyoruz. Ali’nin tahlilleri iyi çıkmıştı. Doktoru ümitli bir değerlendirme yaptı ve kendilerini taburcu etti. Babası bu diyalogdan dolayı minnetle teşekkür etti. O da telefonunu bana verdi. Benim numaramı da kaydetti. Beklerim. Görüşelim.  Sizi misafir edelim. Birlikte yemek yiyelim dedi. Çok içtendi. Bizde bu durumdan çok etkilendik. Ve gittiler. Sonra doktorumuz geldi bizim durumumuzu detaylı olarak anlattı. Tüm tahliller temiz çıkmıştı. Rahatladık. Ama yine de pazartesi günü ilgili bölüme gitmemizi durumu uzman doktorla da görüşmemizi önerdi ve bizleri de taburcu etti.

Bu konuyu özellikle paylaştım. Etrafımızda yaşamın kıyısında o kadar çok evladımız var ki… Ali şanslıymış bir biçimde hayata tutunabilmiş. İlgili ve sevgi dolu bir babası vardı. Onun için çırpınıyordu. Ülke olarak hep büyük problemlere odaklanırken küçük gibi görünen detaylarda çocuklarımız var. Ve ne yazık ki çoğu zaman kum gibi avuçlarımızdan kayıp gidiyorlar. Bu mutsuzluk, umutsuzluk, çaresizlik ülkemizin üzerine karabulutlar gibi çökmüş. Toplumun genel çoğunluğu bu ruh haliyle yarınlarından vazgeçmişken çok küçük bir kesim ülkenin tüm imkanlarına sahip olmuş. Tüm siyasi partilerin makro problemler kadar mikro sorunlara da çalışması gerekiyor. Çünkü mikro sorun dediğimiz yerde canımızdan çok sevdiklerimiz var.

Kaybettiğimiz yaşama sevincimizi yeniden yeşertmeye her zamankinden çok ihtiyacımız var. Belki bunun için önce birlikte yaşadığımız insanlara bir merhaba deyip hâl hatır sormakla başlayabiliriz.

Saygılarımla.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Argun yüksel
 30 Mart 2023 Perşembe 13:06
Sn özalp size çok geçmiş olsun diliyorum tabi bugün yazınızın konuğu olan gence aliyede.Ali hangi ruh halindeydi bilemem böyle hiçde hoş görülmeyecek işe kalkışmış insan hayatında mutlaka heryönden gelgitler olur bunları çözmek mücadele etmek doğru olandır bence. Ülkemizin gençleri yarınları için umutsuz gelecekleri için karamsar olabilirler ama burdan kurtulmanın yolu böyle ve benzeri davranışlarda bulunmak olamaz çünkü benim,senin,onun,onların en önemlisi ÜLKEMİN gençlere çoook ihtiyacı var gençler sizlerin böyle davranmaya hakkınız yok mücadele edeceksiniz Sn özalp burda oğlunuzuda Aliye yaklaşımından dolayı kutluyorum Teşekkürler
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Menemen'in Sesi