Daha önce defalarca yazdığım eğitim ve okulları, üniversiteye gidecek kız babası olarak bir kez daha yazmak istedim.
Sınava hazırlık dönemi bir stres, bir dert. Sınava girmek başka bir stres başka bir dert. Sınav sonucu ve sıralama beklemek başka bir stres başka bir dert. Sonrada aldığınız puana göre doğru tercihi yapmak sırat köprüsünü geçmekten farksız. Nihayet bu hafta stresi geride bıraktık. Hayırlısı...
Bu süreçte sosyal medyadan, özelden bize yazan, telefon açan ailelerin kaygılarını şimdi bir kez daha anladım. Özetle söyleyebilirim ki: Parayla pulla eğitim sorunu çözülmüyor. Bitmez, tükenmez sorunlar yumağı yaşıyor insan bu süreçte. Anaokulu, ilkokul ve ortaokul, lise ardından sıra üniversiteye girişe geldi. Diğer tüm aileler gibi bizde de başladı bir koşturma, bir telaş... Öyle ya da böyle, doğru ya da yanlış bir biçimde çocuklarımız tam olarak nereye varacaklarını bilmedikleri bir eğitim maratonuna daha başlıyorlar. Biz ailelere düşen tek şey ise fazla kurcalamadan, çocuğumuzu mutsuz etmeden ona rehberlik etmek, yanında olmak...
Şu son 10 yıldır eğitim sistemi ile o kadar çok oynandı, o kadar çok değişiklik yapıldı ki. Ne çocuklar ne öğretmenler, nede tüm bu değişiklikleri yapanlar bu işten hiçbir şey anlayamadılar. Eğitim deneme tahtası, çocuklar kobay olarak deney, deney, deney. Bu geçiş dönemlerine rastlayan öğrencilerin çoğunun eğitim hayatı eğitim sistemimiz gibi bir çıkmazın içine girdi. Sadece hak ettikleri okullara girememekle kalmadılar, hayallerini umutlarını da bu geçişlerde kaybettiler. Onların peşinden maddi manevi seferber olan ailelerin yaşadıklarını ayrı ayrı onlardan dinlemek lazım. Bir dokunsanız bin ah işitirsiniz.
Eğitim yani geleceğimiz dediğimiz çocuklarımızdan bahsediyoruz. Bu koşullarda gelecek için ne kadar umutlu olunabilir ki!.. Üstüne bir de Pandemi ile birlikte hepten kayıp bir nesil!.. Birçok öğrenci bu kapalı ve elektronik sistem içerisindeki eğitim biçimine adapte olmadı. Okulda notları, dersleri çok iyi olan öğrenciler evlerinden çıkıp sınava gidince bildiklerini bile yapamadılar. Kolay sorularda bile bocalayıp tel tel döküldüler. Tıpkı seyircisiz oynanan süper lig maçlarındaki dökülen takımlar gibi. Bu ruh hali ve tatsızlık, tuzsuzluk hiç öngörülemeyecek sonuçlar doğurdu. Tüm dengeleri değiştirdi. Sporda yaşanan bu durumun bir benzerini şu an eğitimde yaşıyoruz. Kazananda mutsuz, kazanamayanda, yerleşende mutsuz, yerleşemeyende. Çünkü okulların açılıp açılmayacağı bile belli değil. Nasıl bir eğitim biçimi ile eğitimin sürdürüleceği hiç net değil. Okullar açılıncaya dek daha ne kadar değişiklik yaşanacağı belli değil. Bu koşullarda eğitim alsanız, mezun olsanız ne olacak ki. Umut bitmiş. Hayaller küçülmüş. Çevrenizde üniversiteyi bitirip işsiz, çaresiz kalmış genç yığınlar arasında sizi nasıl bir gelecek bekliyor olabilir ki?
Allah çocuklarımızın ve onlar için varını yoğunu harcayan ailelerimizin yardımcısı olsun. Şans hep çocuklarımızla olsun.
Saygılarımla