Allah iyi insanlarla karşılaştırsın?
Bahçede oynayan Elfe, Sarp, mama sandalyesinde Arya.
En büyüğü henüz altı yaşında.
Onları izlerken aklımdan geçip, dilime dökülen bu cümle.
Allah iyi insanlarla karşılaştırsın.
Elfe ve Sarp´ın annesi Buket ile döndük birbirimize baktık.
Sanırım ikimizin de aklından aynı şey geçti.
Güldüm ve eskiden anneannem derdi böyle şeyler dedim.
İtiraf ediyorum genç yaşlarımda çok da üzerinde durmaz amin der geçerdim.
Zaman geçtikçe yaşanmışlar hanesine eklendikçe birçok an;
anlıyor insan ve genetik bir kodlama gibi diline yerleşiyor
eskilerin eskimeyen söylemleri.
Evet ya Melek abla diyerek onayladı beni genç anne.
Güzel bakan, dilinde gönlünde samimi insanlar lazım bize.
Kirli suda temiz balık olamayacağını bilip evreni bozmamak.
Hatasız kul olamayacağını, hataların da insana mahsus olduğunu kabul etmek;
fark ettiğinde bir daha tekrarlanmamak üzere özür dilemek
olabiliyorsa telafi etmek.
Sahip olmak, dahil olmak adına amaca ulaşan yolda ısrar yerine,
olmak ve ait olmak için samimi çaba.
Böyle olunca işte o zaman kırk yıllık dostluklar kalıyor elinde.
Dere gidiyor kumun yeri baki.
O birkaç iyi insan anlamanı sağlıyor, sevginin samimiyetin
ne kadar değerli olduğunu.
Gereksiz kalabalıklardan arınmış, her haliyle kabul ettiğin ve kabul gördüğün
bir çift göz, bir koca yürek iyi ki diyor ve yudumluyorsun kahveni.
Hatırı olan kahve değil, yaşanmış olanlar ve yaşanacak anlardır çünkü.