Meraklı cingöz bakışları üzerimde. Masada onun için hazırladığım tabaktan bir şeyler atıştırıyor. Anneanne sen çocukken neler yoktu diye soruverdi. Bir anda kendi küçüklüğüme gidiverdim. Zeynep Hanımla uzun sohbetlerimize. Annemin annesi anlatır ben de dinler hayran hayran izlerdim idolümü. Nasıl da geçmiş onca yıl ve değişivermiş roller. Çabucak toparlandım ilk aklıma gelenden başladım. Aslında bir çok şey vardı ancak teknolojisi farklıydı deyiverdim. Çocuk teknolojiden anlamaz demeyin gücenir. Bebekliğinden bu yana babasından çırak yavru. Çağrının mühendis beyniyle bu ve benzer konularda oldukça yol aldılar. Sohbetimize devam ettik. Televizyonumuz vardı ancak renkli değildi. Tek kanal sadece akşamları belli saatlerde açılırdı bilgisine çok şaşırdı. Öyle İnternet YouTube vs, bilgisayar bunların hiç biri yoktu dediğimde bizim dedelerimizden dinlerken; at arabası ile seyahat edilir, günlerce yol alınır’a, gaz lambası yakılır’a benzer bir tepki verdi. Radyo dinlerdik gündüzleri diyerek boşluğu biraz kapattım neyse ki. Çamaşır makinemizin otomatik olmadığına, bulaşık makinesini yirmilerimde gördüğüme de bir o kadar şaşırdı. Neyse ki buzdolabımız vardı hem de mavi renkte dediğimde biraz rahatladı yavrucak. Cep telefonunun olmadığını, kablolu ev telefonunu, üstelik öyle her evde de olmazdıyı anlattığımda nasıl yani diye sordu. Gece yarısı Almanya’daki çocukları aradığında yatağımızdan kalkıp iki sokak ötedeki komşularımızı çağırdığım günler zihnimde canlandığında o zamanların sıcak ilişkileri bir anda ısıtıverdi içimi. Onun sordukları böyle şeylerdi, hayatı kolaylaştıran, konfor eğlence sağlayan araçlar. Maddeden manaya giden yolun başında heyecanlı, hevesli anlayıp kavramaya çalışan pırıl pırıl yepyeni bir hayat onunki. Anlayacak, söyleyecek konuşup paylaşacak ne çok şey var. Bir yanım geçmişe çocukluğuma, diğer yanım geleceğe ve onun nasıl bir hayatı olacağına gitti geldi. Çocuklarımızın, torunlarımızın yoluna yoldaşlık bir yere kadar; ışık olabilirsek ne mutlu bize. Hayat dediğin de bayrak yarışı gibi; bir süre yanyana koşsak da bir yerde bayrağı teslim edip arkalarından gururla bakmak da bize düşen. Hayat döngüsünün bitmeyen hikâyesi. Kuşakların buluşması çatışmasından çok daha keyifli. Ne de olsa birbirimize katacağımız çok şey, sevgiyle yaşayacağımız çok an var.